Genelkurmay internet sitesinden açıklama yapılmış. İlk defa Genelkurmay’ın internet sitesinden böylesine bir açıklama görüyorum.

Açıklamada; Hatay’da yol kesen teröristlerin bir çocuğu rehin aldığı, anne ve babasına bin lirayla içinde undan bulgura, sucuktan çikolata ve sakıza kadar çok sayıda malzemenin yer aldığı listeyi veren teröristlerin, ailenin erzakları getirmesinin ardından çocuğu serbest bıraktığı bildiriliyor.
Dediğim gibi Genelkurmay’dan ilk defa böylesine bir açıklama duydum. Açıklamanın sonunda ise olaydan sonra Vali’nin izniyle bölgeye iki Jandarma Özel Harekat Timi gönderildiği ve hiçbir ize rastlanılmadığı belirtiliyor.
KCK’nın “çekilmeyi durdurduk” duyurusunu yaptığı gün Genelkurmay’ın internet sitesinden yaptığı açıklama ilginç doğrusu.
Çekilmeyen teröristlerin lojistik ihtiyaçlarına binaen yaptıkları bir eylem gibi duruyor.
Aslında Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “açıklama” yapmayan “iş” yapan bir Genelkurmay Başkanı profili çizdiğini ve basında görünmeyi de basına konuşmayı da açıklama yapmayı da sevmediğini biliyorum.
PKK’yla mücadele konusunda “işini yapamaz” durumdaki bir Karargah, hiç olmazsa PKK’nın neler yaptığı bilinsin diye “bari açıklama yapalım” diyor sanki.
Karşı taraf hayli “iş” yapıyor, görüyoruz, farkındayız.
“Çekilmeyi durdurduk” açıklaması bu bağlamda komik.
“Çekilmediniz ki durdurasınız” diyesi geliyor insanın ama artık laf üstünlüğünün bir anlam taşımadığı günlerdeyiz.
Bir Çözüm Süreci var bir de PKK’nın Süreci…
Öcalan, dünyanın en faydacı insanlarından biridir. Örgütünü de böyle dizayn etmiştir.
Geçmişten bu güne silahların konuştuğu dönemlerde de sustuğu dönemlerde de kendi faydası için strateji üretmiştir. Çözüm için değil.
Çözüm Süreci’ni de böyle değerlendirdiler. Şehirlerde örgütlendiler, kırsalda lojistik ve eğitim sorunlarını çözdüler. Asıl olarak şehirlere yüklendiler bu kez.
Dünya artık “şehir isyanlarıyla” sonuç alınan bir dünya çünkü.
Kırsal isyanlar devri soğuk savaş yıllarında kalmış, Türkiye’de uzatmaları oynuyordu sadece.
Örgütlenmelerini belirli noktaya getirdiklerine inanıyor olmalılar ki, Suriye’de müdahalenin arefesinde, yerel seçim takviminin yakınlaştığı dönemde viraj almaya başladılar.
Şehirleri savaş alanına çevirecekler, silahları şehirlerde kullanıp, çatışmaları şehirlerde çıkartacaklar.
Sokaklarda yatan ölüler, kanla boyanmış kaldırımlar…
Sonra da dünyaya dönüp, Kürt Baharı’ndan söz edip Başbakan Erdoğan’ı Arap Diktatörleriyle benzeştirecekler.
Zaten Gezi olaylarında bunun temelini attılar.
PKK’nın hiçbir zaman çekilmediği, bilakis eleman sayısını artırdığıyla ilgili daha net rakamlar, veriler paylaşabilirim.
Ama inanın içimden gelmiyor.
PKK’nın çekildiğine samimi olarak inanan tek bir kişinin bile olduğuna inanmıyorum çünkü.
Gelinen noktada söylenecek çok şey var ama anlamı var mı bilmiyorum. 
Hayırlısı diyorum, hayırlısı.