Gezi Zekâlı’ların 12 Eylül Darbesi’nden haberi var mı?
O günleri bilenlerin ve yaşayanların “hafızalarını tazelemek”, bilmeyenlerin ise “bilgi dağarcığı”na katkıda bulunmak için, bugün sizlere “bazı rakamlar” vermek istiyorum.
Bu rakamlar, “darbenin bilânçosu”nu gösteren rakamlardır... Evet, “12 Eylül 1980 Darbesi’nin bilânçosu”nu gösteren rakamlar...
Bugün, 12 Eylül 2013...
Bu da demektir ki;
“12 Eylül 1980 Darbesi”nin üzerinden tam “33 yıl” geçmiş!..
Geçti, geçmesine de, nasıl geçti?.. Onu, “yaşayanlara” sormalı...
Bugünkü manşetimizi biliyorsunuz;
“Darbeler hâlâ ağlatıyor.”
Gerçekten de hâlâ ağlatıyor.
TİMURTAŞ HOCA’NIN YAŞADIKLARI
Dün, Habertürk TV’de, “12 Eylül Darbesi” ile ilgili bir haber verilirken; darbeden birkaç gün sonra “gözaltı”na alınan, daha sonra ise kendisinden aylarca haber alınamayan merhum Timurtaş Uçar Hocaefendi’den bahsedildi ve eşi Mevlüde Uçar Hanımefendi ile bir “tele röportaj” gerçekleştirildi...
Mevlüde Hanım; hem anlatıyor, hem de ağlıyordu... “Sabah namazı saatleri”nde evlerinin nasıl basıldığını, kapılarının nasıl kırılıp içeri girildiğini ve Timurtaş Hoca’nın ellerinin kelepçelenerek nasıl götürüldüğünü anlatırken, bir yandan da “Allah o günleri kimseye yaşatmasın” diyor ve ağlıyordu...
Timurtaş Hoca’yı götürmüşler, aylarca ondan haber alamamışlar, sonradan Selimiye Kışlası’nda olduğunu öğrenmişler ama görüştürmemişler!..
Niye görüştürmemişler?..
Çünkü “işkence” yapmışlar!..
Meselâ; Timurtaş Hoca’nın sakallarını tek tek yolmuşlar. Öyle ki; Timurtaş Hoca, 2000 yılında vefat edene kadar “el ve ayak parmaklarından altısı”nı kullanamamış... “Çocukları sorar da, polis ve askere düşman olurlar” diye, kullanamadığı parmaklarını hep gizlemiş...
Lise çağına gelen kızı “sakat parmaklarını” farkettiğinde, ona demiş ki; “O parmaklar bana polis ve askerimizin hatırasıdır!”
Demem o ki;
“12 Eylül Darbesi” başta olmak üzere; yaşadığımız bütün darbeler, insanları hâlâ ağlatıyor!..
Evet, “darbe”ler geldi, geçti...
Ama “travma”ları devam ediyor.
12 EYLÜL’ÜN BİLANÇOSU!
Bunu da ifade ettikten sonra, şimdi sizleri “rakamlar”la baş başa bırakmak istiyorum. İşte, “12 Eylül 1980 Kanlı Darbesi”nin bilançosu:
l TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, “siyasi partiler”in kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu.
l 650 bin kişi “gözaltı”na alındı.
l 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
l 210 bin dâvâda 230 bin kişi yargılandı.
l 7 bin kişi için idam cezası istendi.
l 517 kişiye idam cezası verildi.
l Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1 ASALA militanı).
l İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
l 71 bin kişi eski Türk Ceza Kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
l 98 bin 404 kişi hakkında “örgüt üyesi olmak” suçundan dava açıldı.
l 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
l 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
l 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
l 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.
l 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
l 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.
l 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.
l 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
l 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.
l 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
l Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
l 31 gazeteci cezaevine girdi.
l 300 gazeteci saldırıya uğradı.
l 3 gazeteci silahla öldürüldü.
l Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
l 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
l 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
l Cezaevlerinde toplam 299 kişi hayatını kaybetti.
l 144 kişi cezaevlerinde kuşkulu bir şekilde öldü.
l 14 kişi açlık grevinde öldü.
l 16 kişi “kaçarken” vuruldu.
l 95 kişi “çatışmada” öldü.
l 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.
l 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.
KESİN, SAKLAYIN!
Bu rakamları kesip, saklayın... Ki, “darbe”nin ne demek olduğunu bilmeyen “apolitik gençler”e ve “Gezi Zekâlı”lara gösterip, deyin ki;
“Sizin ağaç bahanesiyle başlattığınız gösteriler, darbecilerin ellerini ovuşturmasına yol açmaktadır... Sizler belki farkında değilsiniz, belki de bile bile piyon olarak kullanılıyorsunuz ama nihayetinde darbeciler kaos ortamını çok severler!..
Biz, o günleri yaşadık... Bilin ki, sizin yürüdüğünüz yolun sonu da darbeye çıkar!.. Darbeler, sadece ülkeleri geriye götürmekle kalmaz, insanların travma yaşamasına, işkence görmesine, zindanlarda çürümesine ve sakat kalmasına da yol açar!..”
Evet; bu rakamları, özellikle “Gezi Zekâlı”lara gösterin...
GEZİ’Yİ CHP KIŞKIRTIYOR!
Diyordum kiii...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, dün CNR Fuar Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası KOBİ Şûrası’nda yaptığı konuşma geldi ajanslardan...
Başbakan; konuşması esnasında “Gezi olayları”na ve “darbe”lere de temas etmiş ve özetle demiş ki;
l “Şu anda Türkiye’deki Gezi olaylarının, benzeri olayların arkasında da maalesef CHP’nin tahrikleri yatmaktadır, CHP’nin milletvekilleri yatmaktadır. Bu kadar açık ve net. Her şey görüntülerle vesaire ortadadır.
Ülkemizi karıştırmaya yönelik bir çabadır bu... Sandıktan çıkamayacağını anlayanlar, kendilerinin çıkabileceği yolun sokaklar, caddelerdeki eylemler olduğunu artık net ortaya koymaya başlamışlardır.
Fazla değil 6 ay kaldı. 6 ay sonra sandık önümüze geliyor. Biz sandığı kaçıran ülkelerden değiliz. Tam aksine sandığı seve seve milletin önüne getirenlerdeniz.
Şu anda CHP’nin savunduğu birçok ülkedeki rejim yöneticileri onlar sandıkları sürekli kaçırmak suretiyle, vatandaş ne zaman sandığa gidecek onu dahi bilmiyor. Araştırın bakın.”
l “Gazi Mustafa Kemal’in partisini, 90 yaşındaki partiyi, sadece birkaç sene içinde eli kanlı terör örgütlerinin, eli kanlı Türkiye düşmanı ülkelerin kuklası haline getirdiler, bunu hiç görmüyorlar.
CHP’nin de, CHP’yi bir kukla haline getiren örgütlerin de, bu ülkeyi şiddete sürüklemelerine izin vermeyiz.
Onlar kendi kirli gündemlerinde çabalayıp dursunlar. Onlar gitsin darbecileri ziyaret etsinler, gitsin diktatörlerin sırtını sıvazlasınlar. Biz, her ortamda, bıkmadan, yılmadan, usanmadan hakkı savunmaya devam edeceğiz. Tek başımıza da kalsak, hakkı savunacağız. Yalnız da olsak, mazlumun sesi olacak, mazlumun elini tutacağız. Hakkı daha iyi savunmak, mazluma daha çok el uzatabilmek için de, Türkiye’yi daha da büyütecek, daha da güçlendireceğiz.”
BU TELEFONLAR CHP’NİN!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuşması esnasında sarfettiği; “Türkiye’deki Gezi olaylarının arkasında maalesef CHP’nin tahrikleri yatmaktadır, CHP’nin milletvekilleri yatmaktadır” sözleri, bana gelen bir “mail”i hatırlattı...
Bir okurum; “Gezi eylemlerine destek” için “cami imamları”na mesaj gönderen “CHP’lilerin telefonları”nı aktarmış bana...
Telefonları elbette açık açık yazmayacağım ama, baştan ve sondan “4’er rakamı” yazarsam, bu numaraların sahipleri, “kendilerini” herhalde bilirler.
0537...6971
0531...8830
0534...6215
0534...6173
Bu “telefon numaraları”nı verdim ki, CHP’liler ile “Gezi Zekâlılar” arasındaki bağlantı iyice bilinsin!..
Amacım, elbette “CHP-Gezi ilişkisi”ni “deşifre” etmek değil... Zaten “deşifre” etmeye de gerek yok... Çünkü bu ilişkiyi cümle âlem biliyor.
Benim amacım;
Bir vatandaş olarak CHP’yi, bu “kirli ilişkiler”den vazgeçmesi için uyarmak... Çünkü bu “kirli tezgâh”ın sonunda, olan Türkiye’ye olur, ülke “şiddet ve kaos”a sürüklenir!.. Biliyorum, böyle bir durum “CHP’nin canına minnet” olur ama, kaybeden Türkiye olur!..
“27 Mayıs 1960”ta,
12 Eylül 1980”de,
“28 Şubat 1997”de kaybettiği gibi...
Herkes aklını başına alsın!..
Türkiye hangi ülke ile kavgalı ise CHP orada!
Ne ilginç değil mi?.. “Türkiye’nin arası kiminle kötü” ise CHP heyetleri orada... Suriye’de “zalim Esad”la hatıra fotoğrafı çektirdiler, daha sonra Irak’a gidip, İran’ın güdümündeki Şii Nuri el Maliki ile görüştüler... Son olarak da, “Mısır’da kanlı bir darbe” yapan “General Sisi” ile görüşüp, döndüler...
CHP heyetlerinin ziyaretleri; bir anlamda “darbeleri onaylama, darbecileri aklama” amacı taşımaktadır... Bunun da ötesinde; “Suriye’deki, Irak’taki ve Mısır’daki katliamları onaylama” anlamına gelmektedir...
Öyle ya; CHP’nin, “Türkiye’nin diplomatik ilişkilerini düzeltme” gibi bir “görev ve yetki”si yok!.. Dolayısıyla, son Mısır ziyareti; “darbe yönetimini tanıma”dan başka şekilde yorumlanamaz!..
Dediğim gibi; CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ve İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ten oluşan CHP heyeti, Mısır’daki “darbe turu”nu tamamlayıp, dün yurda döndü...
Faruk Loğoğlu, dönüşte demiş ki; “Biz, Mısır’ın yalnız olmadığını gördük!”
Çok doğru bir söz...
Darbeci Sisi, elbette “yalnız” değil...
Arkasında, “90 yıllık CHP” var!..