KCK Dalgayı Yakaladı
Gezi Süreci’nde BDP ve KCK’nın belirlediği “olaylardan uzak durma” stratejisi Abdullah Öcalan tarafından eleştirildi ve örgütün önemli bir fırsatı kaçırdığı vurgulandı.
Öcalan’ın bu uyarısı daha sonra BDP ve KCK’lıların yorumlarına da yansıdı ve Gezi sürecini anlayamadıkları için bir nevi özeleştiri cümleleri kurdular.
Eylül ayında Gezi olaylarının yeniden başlayacağına dair çok şey söylendi, uyarılar yapıldı ama yine olan oldu. Şu an dalga tekrar başlamış durumda. PKK bu kez dalgayı ıskalamıyor.
Hatay’daki can kaybı hadisesi sonrası KCK hemen devreye girdi.
KCK Eşbaşkanlığı, Hatay’da Ahmet Atakan’ın ölümüyle ilgili derhal bir kınama yayınladı. Açıklamada pek çok ilde süren sokak olayları “Türkiye’deki demokrasi güçlerinin mücadelesi” olarak nitelendirildi ve “destekleneceği”, “omuz omuza olunacağı” vurgulandı.
Bu desteğin aynıyla karşılık bulacağına şüpheniz olmasın.
KCK zaten pek çok ilde sokağa dökülmeye başlamıştı. Okulları bir hafta boykot etmekle başlayıp sokaklara dökülme ve sıcak sokak olaylarını ateşleme stratejisini devreye soktular. Güneydoğu’da şehirleri alev alev yapacaklar. Omuz omuza oldukları Gezi ekibi ise batı illerinde aynı şeyi yapıp fotoğrafı tamamlıyor.
Türkiye’nin dünyaya yansıyan fotoğrafı, doğusuyla batısıyla halkın sokakta olduğu bir ülke görüntüsü olacak. Batı medyasının hangi görüntüleri cımbızlayacağı, durumu nasıl sunacağı herkesin malumu zaten.
PKK, Gezi koalisyonuyla yapabileceklerini Çözüm Süreci’ne anında tercih etti. Geçen sefer yapmamaları beni şaşırtmıştı ama bir iletişim problemi olmuş demek ki.
Öcalan-KCK-BDP, Gezi sürecine destek konusunda ortak bir fikir birliğine vardılar bu kez.
Sokak olayları, eylemler, sokak çatışmalarına karşı koymak, kırsaldaki saldırılara karşı koymaktan çok daha zor açıkçası. Üstelik dünyada şuan “şehir olayları” çok farklı yorumlanıyor ve iktidarlara yönelik bir “devrim” mekanizması gibi kurgulanıyor.
Sokak olaylarını engellemek, Güneydoğu’da bir başkaldırı görüntüsünün önüne geçmek için, gece gündüz uyumadan çalışmak ve stratejiler üretmek gerekiyor. Güvenlik önlemlerinden bahsetmiyorum. Güvenlik önlemleriyle bu olayları bastırmak hem çok riskli hem de pek mümkün gözükmüyor.
Geçen yazımda da bahsettim. Cudi dağındaki bir PKK’lı cesedinin fotoğrafıyla, Diyarbakır sokaklarındaki bir PKK’lı cesedinin fotoğrafı dünyada çok farklı yorumlanacaktır. Birleştirici, toparlayıcı, karşı tarafın ezberini bozucu ve argümanlarını elinden alıcı politikalar üretmeye ihtiyaç var.
Seçim süreçlerini geçmiştekinden daha gerilim içinde geçireceğiz belli ki. Bu durum AK Parti’nin oylarını çok fazla etkilemeyebilir. Ama Türkiye’deki fay hatlarında yeni kırıklar açılacağı muhakkak.
Özellikle de mezhepsel problemler. Alevileri bir Nusayri-Şii bloğunun içine çekme projesi tam gaz devam ediyor. Hatay’da hayatını kaybeden genç çocuğun facebook’ta Esed için yazdığı kutsayıcı ifadelere bakınca, projenin hayli mesafe aldığını görüyoruz.
Allah sonumuzu hayretsin.
Mısır’da olanlar ortada.
Ümmet-i Muhammed’in bu topraklarda da paramparça olup, oluk oluk kan akmasına fırsat vermemek gerekiyor.
Ülkemizdeki karışıklığın bu topraklarda yaşayan hiçbir kesime faydası olmaz. Hepimiz kaybederiz.
Tüm kesimlerin aklı başında insanlarına büyük sorumluluklar düşüyor.
Haydi göreve.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.