Sen Benim Şahidimsin
İnsanlık tarihi göstermiştir ki; ister insana, ister hayvana, ister tabiata karşı olsun, işlenen tüm zulümlerin sahipleri lanetlenmiştir.
Tarihçilerin bu tespitine karşı çıkanlar olabilir. İtiraz edenlere bakıldığında görülecektir ki, onlar zalimlerin destekçisidirler. Oysa esas olan lanetleyenlerdir.
“Sen Benim Şahidimsin” sözü, Bosna’da açılan ve Srebrenica (Srebrenitsa) katliamını anlatan müzenin adı.
Saraybosna’nın ünlü Başçarşı’sının biraz ötesinde bulunan Katolik kilisesinin bulunduğu Ferhadiye Caddesindeki binanın ikinci katında bu müze ziyaretçilere açık.
Müzeyi gezen herkes, Sırp zulmünün ne demek olduğunu görmekte ve zulme şahitlik etmektedir.
Masumların feryadı olan; “Sen Benim Şahidimsin” fotoğraflarının pek çoğuna bakamadım.
Fotoğraflardan daha kötüsü, yine Sırpların masum insanları öldürdükten sonra cesetlerin üzerine yazarak bıraktıkları hakaret notlarıydı.
O notları yazmaya utandım. Edebim müsaade etmedi. Hatta fotoğrafını bile çekmeye utandım ama bir tanesini yazayım.
Bir Sırp’ın Boşnak olan arkadaşını çok iğrenç işkencelerle öldürdükten sonra, cesedinin üzerine yazdığı not şöyle:
“Sen benim arkadaşımdın, ben seni bir hiç uğruna zevk alarak öldürdüm. Geber.”
……………….
Müzenin tefrişatında ve fotoğrafların yerleşmesinde TİKA destek olmuş ve müzenin açılışını Devlet Bakanı Bekir Bozdağ yapmış.
Hükümetimiz dünyanın her yerinde olduğu gibi Bosna’da da mazlumların yanında olduğunu bir kere daha göstermiş.
Müzeyi gezerken bilgi veren yetkililer, Srebrenica katliamının II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük kitlesel kıyım olduğunu söylediler.
Ayrıca bu katliam, uluslararası mahkemelerce “soykırım” olarak kabul edilmiş.
Şimdi kısaca Srebrenica katliamını hatırlatalım.
11 Temmuz 1995 tarihinde BM kuvvetlerince korunan ve “güvenli bölge” olarak bilinen yerde, Boşnak’ların ellerindeki silahları teslim alınmış ve ardından Sırplar tarafından 8500 kadar erkek, kadın ve çocuk sistemli bir şekilde katledilmiş.
…………………..
Buradan Edirne’ye geçmek istiyorum. Eğer ibret alınacaksa Edirne’ye de böyle bir müze lazım.
Edirne’de Şükrü Paşa müzesi var ama yeterli değil. Sırpların ve Bulgarların Edirne’de işlediği katliamlar, Srebrenica’yı yaya bırakır. Edirne’den bir örnek:
“Edirne de Tunca Adasında 5000 esir Türk askeri ile Sarayiçi’nde 15000 esir Türk Askeri ve 5000 ahalinin ekserisi açlık, süngü darbeleri ve kurşunla şehit edilmiştir.
Halk ve askerler, ağaç kabuklarını ateş yakmak için değil, karınlarını doyurmak için yemişler ve tabi hastalanarak pek çoğu ölmüş ve her yer ceset tarlasına dönmüştür.
Evlerinde korku ve endişe içinde bekleşen kadınlar ve çocuklar, düşman tarafından dipçiklerle şehit ettikten sonra ellerine geçirdikleri kıymetli eşyaları çalarak gitmişlerdir.
Edirne’de böyle bir müzenin açılmasına CHP’li belediye destek vermeyebilir ama Edirne Valisi Hasan Duruer böyle bir müzenin açılışını sağlayabilir.
Çünkü geçmişini bilmeyen geleceğini kuramaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.