Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Anayurt’tan Atayurda

Anayurt’tan Atayurda

Topraktan geldik toprağa döneceğiz.
Toprağın üstünü yurt edinen insanlar, kendilerine tahsis edilen nefes sayılarını tükettikleri yeri vatan sayar, yurt sayarlar.
Toprak üstünde alacakları nefes sayıları sona erdiğinde, üzerlerine örtülecek toprak, yani arka toprakları neredeyse, orasını da yine yurt edinmiş olurlar.
Bir memleketin mezarlıklarında kimler yatıyorsa, orası onların kâh ata yurtları kâh ana yurtlarıdır. Bir ülkenin mezarlıkları, o memleketin tapusudur çünkü.
Dolayısıyla vatan kavramı ve yurt kavramı; milletlerin, “sahiplenerek ve severek,” üzerinde yaşadıkları ve altında yattıkları toprakların tarifidir.

İslam inancında; yeryüzü, gökyüzü ve ikisinin arasında bilinen ve bilinmeyen ne kadar yaratılmış mevcutsa, hepsi Allah’a aittir.
Müslümanlık inancına sahip topluluklar, yaratılmış her nesnenin kendilerine bir emanet olarak verildiği inancıyla, üzerinde yaşadıkları her kara parçasını kutsal bilir ve vatan sevgisiyle sahip çıkarlar.
Bu sahip çıkma, sadece yaşadıkları yerlerle ilgili değildir elbet. “İlay-ı Kelimetullahı” yaymakla vazifeli oldukları için, dünyanın ayak basılabilecek her yeri kutsaldır ve oralara vatan gözüyle bakarlar.
Bir daha ifade edelim ki, yaratılmış her varlık Allah’a aittir ve tüm kâinat, “Nasıl kullandın” diye sorulmak üzere, Allah’ın insanoğluna sunduğu bir nimettir.
Yol kenarında bulunan bir taşı kaldırıp, yolu temizlemeyi zekât sayan, kıyamet koparken bile ağaç dikmeyi tavsiye eden İslam medeniyetinin mensupları için, elbet yaratılmış her nesne hürmete ve sahiplenilmeye layıktır.

Bu kutsal inançtır ki, yeryüzünün her tarafı; “vatan, memleket ve yurt” olarak kabullenilmeyi, savunulmayı ve sevilmeyi gerektirir.
Böyle bir gerekliliğin başlıca nedeni ise 14 asır önce Peygamberimiz (s.a.v.) in, İslam’ı yaymaya başladığı ilk mektuptur.
Mektup “İlay-ı Kelimetullahı” yeryüzüne yaymak üzere yazılan ilk tebliğdir ve her Müslüman, kendisini bu mesajı yeryüzüne yaymakla mükellef sayar.
İşte Atayurt’tan Anayurda, Balkanlar’a, Avrupa’ya, Amerika’ya, Çin’e, Okyanus ötelerine, velhasıl nerede bir canlı varsa, asırlarca oralara süren göçlerin sebebi budur.
Atayurt’tan Anayurda yapılan göçler, her ne kadar farklı sebeplere dayandırılsa da esas nedenlerin başında, “İlay-ı Kelimetullahın” yayılması vardır.
Bunun en canlı örneği de at sırtında başlayıp, altı yüz yıl dünya devleti olan ve dünyaya; “önce insan sonra Müslüman” olmanın ne demek olduğunu öğreten Osmanlılarda görülmektedir.
Burada Osmanlı’dan öncekileri yok sayıyor değiliz tabi. Osmanlılar bu uğurda atılmış ilk tohumların olgunlaşmış ve hayata tam olarak geçirilmek üzere görevlendirilmiş ataların çocuklarıdır.

Yine meramıma geçemeden yazının sonuna geldim ama bu ifadelerimi de paylaşmam lazımdı.
Bugünlerde Orta Asya’da yiyecek ekmeğim içecek suyum varmış, Rabbim oraları nasip etti ve ilk durağım Kırgızistan’dı.
Yarın sohbete Kırgızistan’dan başlayacağım İnşaallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi