Saakaşvili ve şovenist siyasetin iflası
Amerika Birleşik Devletleri, Gürcistan'a askeri destek veriyor. Türkiye Cumhuriyeti de Gürcistan'a askeri destek veriyor. İkisinin de gayesi Rus yayılmacılığının önüne geçmek. öyleyse, Washington ve Ankara'nın müşterek bir Gürcistan siyasetine sahip olduklarını söyleyebilir miyiz? Hayır, söyleyemeyiz.
Küresel hegemonyasına potansiyel bir ortak olarak gördüğü Rusya'yı her cephede sıkıştırmak ve dahası Rusya'nın sofrasındaki Kafkas pastasından da pay almak isteyen Washington için Gürcistan, bu yolda kullanabileceği bir enstrümandan ibarettir. Ankara ise Gürcistan'ı Rusya'ya karşı emniyet supabı olarak görüyor. “Rusya'yla iyi ilişkiler içinde olalım, ama komşu olmayalım” diyor Ankara; onun için Gürcistan'ın Rus nüfuzuna karşı dirençli olmasını arzu ediyor.
Türkiye ile Ermenistan arasında, Ermenistan'daki onbinlerce Rus askerinin geri çekilmesini temin edecek -dolayısıyla Rusya'nın Türkiye'ye Ermenistan üzerinden komşuluğunu sona erdirecek- bir güven ve işbirliği ortamı oluşturmak için uygun konjonktürü kollayan Ankara'nın, Rusya ile köprüleri tamamen atmaya azmetmiş bir Gürcistan'ı desteklemesinde şaşılacak bir şey yok. Şaşılacak bir şey varsa, şudur: Rusya'nın fitne olarak tepe tepe kullandığı Abhazya ve Güney Osetya meseleleri makul bir çözüme kavuşturulmadan Gürcistan üzerindeki Rus hesaplarının boşa çıkarılabileceğine gerçekten inanıyor muydu Ankara? İnanmıyor idiyse, bu meselelerin makul bir çözüme kavuşturulması için neden gayret sarf etmedi?
Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili'yi tanıyanlar, “Böyle bir gayret beyhude olurdu” diyeceklerdir. Hıristiyan Gürcü kimliğini (dikkat buyurun: HIRİSTİYAN GüRCü kimliğini) bütün tebaasına kabul ettirmeyi vazife belleyen, resmi Gürcistan nüfusunun dörtte birini teşkil ettikleri halde Müslümanları aslî unsur olarak görmeyen, Gürcü'nün Müslüman'ını de muteber kabul etmeyen, Gürcistan sanki bir Hıristiyan memleketinden ibaretmiş gibi davranan, Acaristan bölgesinde kontrolü sağlar sağlamaz bu bölgenin bayrağına bir haç yerleştirerek Hıristiyan dayatmacılığını tescilleyen, zaten Haçlı seferlerinde kullanılan bir flamayı göreve gelir gelmez ülkenin yeni bayrağı olarak seçmek suretiyle Müslümanlara peşinen meydan okumuş olan, Gürcü harici Hıristiyan unsurları da mütemadiyen kışkırtan, Abhazların ve Osetlerin “aslında Gürcü”lüğünden dem vurarak etnik asabiyetleri kamçılayan, hülasa kaşındıkça kaşınan faşist Saakaşvili'nin Abhazya ve Güney Osetya'ya itimat telkin edecek bir siyasete sevkedilmesi elbette kolay olmazdı. Fakat Güney Osetya'daki gövde gösterisinin Rusya'dan gördüğü korkunç tepki, aklını başına almasına vesile olabilir.
Sırtını dayadığı ABD'nin her şeye kadir olmadığını idrak edip yelkenlerini suya indiren ve Ruslara “gelin bu çılgınlığı sona erdirelim” diye yalvaracak kadar çaresiz kalan Saakaşvili'yi Abhazya ve Güney Osetya konusunda sağduyuya davet etmenin tam zamanı!
Sağduyunun ayrıntılarına Cumartesi günü girmiştik. Yarınki yazımızda biraz daha girelim.