“İnneme’l- A’mâlü Bi’n-Niyât= Ameller niyetlere göredir” Hadis-i Şerif’ini bilmeyenimiz yok gibidir.

“Kavâid-i külliye” şeklinde kurallaşan bu prensip, İslamî hükümlerin üçte birini oluşturur dersek, yanlış olmaz.

İslâm bilginleri, dinin hükümlerini üçe ayırırlar:

Birincisi; Lisan ile yapılan konuşmalar(Yazılar da buna dahildir).

İkincisi; Uzuvlarla yapılan davranışlar.

Üçüncüsü de; Kalple yapılan niyetlerdir...

***

“Cevâmiu’l-kelim” olan (az bir sözle çok anlam ifade eden) H.Peygamber (a.s) efendimizin öyle sözleri vardır ki, bunlar; İslam hukukunun kaidelerini oluşturmuşlardır.

Nice çetin ve karmaşık meseleler bunlarla çözülmüş, arîz ve amik (geniş ve derin) anlamlar müçtehitlerce istinbat ve istihraç edilerek yolumuzu aydınlatan birer ışık olmuşlardır.

İşte, “niyet”le ilgili meşhur hadis de bunlardan biridir.

Hz.Şafii’nin dediği gibi;

“Bu hadis etraflıca şerh olunsa, amellerin yarısını kapsar. Zira, dinin hem zahirî hem bâtınî tarafı vardır. Kalp; dinin batınî tarafını, davranışlar da zahirî tarafını oluştururlar. Niyet, kalbin kulluğudur. Davranışlarsa, uzuvların kulluğu... “

***

Yeri gelmişken, “cevâmiu’l-kelim” hadis-i şeriflerden birkaçını daha burada zikredelim:

“El-Halâlü beyyinun ve’l-Haramu beyyinun= Helal bellidir, haram bellidir…” diye başlayan hadis-i şerif, özellikle günümüzde bize gerçekten hayat rehberi olan işaret levhalarından biridir.

Şüphelerin etrafımızı çepeçevre sardığı şu belirsizlikler dünyasında, bizi haramlardan koruyan en önemli kalkandır. Şüphelerden kaçarak korunmak, bizi ateşten de koruyacaktır.

***

Bir diğer hadis-i şerif şudur: “El-Beyyinetü li’l-Müdde’î, ve’l-Yemînü  ‘alâ men Enkera= Ispat, iddia edene düşer, yeminse inkar edene gereklidir.”  

İhtilafların çoğaldığı, mahkemelerde dâvâların zirve yaptığı, iddia ve ithamların ayyuka çıktığı şu zamanda, buna ne çok ihtiyacımız var!...

Maalesef, iddia eden iddiasını ıspata gerek duymadan ortaya attığı yalan ve iftiralarla nice ocaklar söndürülüyor, nice toplumsal fitnelere sebebiyet veriliyor!...

Oysa, iddiasını ıspat edemeyenlere verilecek ağır cezalar ve kanunî yaptırımlar, bunu kökünden kazıyacaktır.

***

Yerimizin kifayetsizliği, yüzlerce “cevâmiu’l-kelim” hadis-i şerifleri yazmamıza izin vermiyor. Biz, sadece bu konuya dikkat çekerek elimizdeki eşsiz kaynağın nurundan faydalanmamız gerektiğini hatırlatmak istedik.

Gereğince amel edenlere ne mutlu!...