Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Hem Gezice hem Zekice!

Hem Gezice hem Zekice!

Cinsel dönekliğe transseksüellik denmektedir. Bu dönekliğin simge isimlerinden birisi de Sisi’dir. Sisi bizde 28 Şubat sürecinin ünlenen ‘kahramanlarından’ birisidir. Söz konusu süreçteki rolünü övünerek anlatmaktadır. Sisi Arapça olarak da aynı anlamda kullanılmaktadır. Çift cinsiyetli anlamına gelmektedir. Abdulfettah Sisi de Mısır’daki 28 Şubat sürecinin mimarıdır. Hayrat Şatır’ın eşi neden Sisi’ye aldandıklarını şöyle dile getirmiştir: Namazında orucunda birisiydi. Bizi görüntüsüyle aldattı, iğfal etti. Doğrusu çifte kişiliğini çözemedik, tam kavrayamadık. Demek ki, çifte kişiliğe sahip. Manevi alemde çift kişilikli tiplere münafık denmektedir.
Mısır’daki darbeden sonra Sisi birçok lidere benzetilmiştir. Kimileri onu Mustafa Kemal’e benzetirken zannederim Amr Şubeki bu benzerliği uzak görmüştür. Bununla birlikte, Nasır’a benzetenler çok olmuştur. Müslüman Kardeşleri tenkil etmede Nasır’a benzemeye çalışsa da yeterlilik anlamında Nasır’a benzeyip benzemediği tartışmalıdır. Yazar Fehmi Huveydi’nin bu benzerliğe veya benzetmeye itirazı vardır. Amerikalı senatör McCain de, taktığı kalın ve güneş gözlükleriyle de Nasır’a benzemeye çalıştığına dikkat çekmiştir. Sadece İhvan tenkil etmekle veya kalın gözlükler takmakla Nasır olunmaz!  Kalın güneş gözlükleri bizde bir zamanlar Zeki Müren’le anılıyordu. Günümüzde ‘Gezi zekalılık’ bir deyim olmuştur. Mısırlı Sisi de hem Gezice hem de Zekice işler yapmaktadır. Velhasıl Abdulfettah Sisi siyasi bir transpolitik ve başka bir anlamda transseksüeldir. Siyasi dönekliğin adı olmuştur. Kimileri onu ‘siyaset tanrısı veya putu’ ilan ediyorlar!

*
‘Beşerin öyle dalalatı ve halatı vardır ki, kendi yapar kendi tapar’ denildiği gibi Mısır bugün Sisi’ye tapınma döneminden veya daha doğrusu dönemecinden geçiyor. Mısır bazı pervasız ve haddini bilmez şarkıcıların ifadesiyle iki millete ayrılmış görünüyor. Hatta Mısırlı laikler atomu parçalayamadılar ama tanrıyı da parçaladılar. Halkı ve tanrıyı ikiye ayırdılar. Tanrılardan birisi Allah ve inananları da Müslüman halk. Diğer tanrı ise Sisi, milleti de ona tapınanlar! Sakın mübalağa falan yaptığımızı zannetmeyin! Ali Haccar isimli Mısırlı şarkıcı Mısır’da Allah’ı da, halkı da ikiye ayırmıştır. Dolayısıyla Sisi’nin müstakil bir halkı vardır. Sisi’nin ayrı bir halkı olduğu gibi bu halkın da Sisi diye bir mabudu ve tanrısı vardır. Bunu söyleyen ve yazan da Mısır’ın yarı resmi üç gazetesinden birisi olan el Ahbar yazarları arasında bulunan Ekrem Sadani olmuştur. Bunlar Turgut Özakman’ın ardından gitmektedir ve ‘din yok, milliyet var’ diyen zümredendir. Sisi, Nasır ve Mustafa Kemal’e benzetildiği gibi Cezayirli darbecilerden Halit Nezzar’la da anılmaktadır. Onun ötesinde Ekrem Sadani Sisi’yi Fatimilerin efsanevi halifelerinden el- Müiz Lidinillah ile birlikte anmaktadır. Al Ahbar gazetesinde ‘Sisi ve Felsefi yapmak’ başlıklı yazısında Endülüslü Şair ibni Hani’nin şiir veya kasidesini Sisi’ye adapte etmiş ve uyarlamıştır. Burada el Müiz Lidinillah’in üzerinden ve peşinden Sisi de ilahlaştırılmakta ve tanrılaştırılmaktadır!

*
Şiirin iki mısrası şöyledir:

Ma şi’te la ma şaet el akdar. Fehkum feente’l vahid el kahhar
Fekeennema ente en nebiyyyye Muhammed! Fekeennema ensaruke el ensar…
Senin dilediğin olur, kaderin dilediği değil! Hükmet! Sen vahit ve kahharsın!
Sanki Peygamber Muhammed sensin! Sanki taraftarların da, ensar!


Darbeci katile sınır tanımayan bu tarz övgüler düzüyorlar. Bunlar olsa olsa ahmakların sövgüleri olabilir. Yazar Ekrem Sadani, Sisi’nin Mısır’ı karanlık dehliz ve Gazze tünellerinden kurtardığını ve ülkeyi esenliğe ve sahil-i selamete kavuşturduğunu ve mucize gerçekleştirdiğini yazmaktadır. Bu adam ve benzerleri Sisi’den diktatör hatta tanrı olmasını ve daha fazla kan akıtmasını istiyorlar. Bütün ehli kalemin ittifakıyla Mısır’ın Butisi veya daha geriye dönerek Urfalı Şeyh Saffeti olan Ali Cuma’da ‘ eline beline kuvvet’ diyerekten Sisi’nin katliamlarına takdis etmektedir. Kaddafi, Fatimilere özenen ender şahsiyetlerden birisiydi. Şimdi Sisi’nin de aynı yola revan olduğu görülüyor. Daha önce de Cumhuriyet Türkiye’sinde bazı faniler için benzeri şiirler yazılmıştır. Bunlardan birisi de Kemalettin Kamu’nun düzdüğü şiirdir:
Ne örümcek, ne yosun
Ne mucize, ne füsun
Kâbe Arabın olsun
Bize Çankaya yeter.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi