Gençlerde intihar girişimleri
Değerli okuyucularım, zaman zaman her insan yaşamını sorgulamaya başlayabilir ve hatta insanın hayattan bıktığı zamanlar da olabilir. Fakat hayatına son vermek istemek ve ölümü son çare olarak görmek, tedavi edilmesi gereken bir düşünce bozukluğudur.
Hamide de böyle düşüncelerle dolu on sekiz yaşında bir genç kızdı. Son iki senedir intihar girişiminde bulunuyordu. Hamide’nin lise yıllarından tanıştığı ve çok sevdiği bir genç vardı. Bu genç, Hamide ile evlenmek istiyordu, birbirlerini çok seviyorlardı. Ancak aile Doğu kökenli bir aileydi ve oğullarının kendi memleketlerinden bir kızla evlenmesini istiyorlardı. Hamide’yi tanısalar mutlaka seveceklerdi ama buna bile fırsat vermediler. Daha sonra Hamide’nin erkek arkadaşı başka bir kızla evlendirildi. Bunu öğrenen Hamide ilk defa o zaman intihar girişiminde bulundu. Terk edilmek ona çok ağır gelmişti. Erkek arkadaşında, babasından şimdiye kadar bulamadığı sevgiyi, ilgiyi bulmuştu. Yani Hamide için sevdiği kişiyi hayatından çıkarmak, kendisine, sanki vücudunun bir organını kaybetmiş gibi hissettirmişti.. Ailesi Hamide’yi bir doktora götürmüş ve ilaç tedavisine başlanmıştı. Bir psikologdan iki ay terapi de almıştı ancak şu sıralar gene kendini bitkin, hayattan bezmiş değersiz görüyordu. Anne ve baba da çok umutsuzlardı. Bir başka danışanımın tavsiyesi üzerine bana gelmişlerdi. Hamide’ye “EMDR terapisi” ve “Bilişsel Davranışçı terapi “eşzamanlı olarak uygulandı. Danışanımın geçmişte yaşadığı terk edilme ile ilgili travmatik yaşantısı çalışıldı. Hamide geçmişteki o olumsuz travmatik anının olumsuz etkilerinden kısa sürede kurtuldu. Seanslardan sonra babasıyla aralarındaki o soğuk iletişim de düzeldi. Hamide terapilerde şu gerçeğin farkına vardı; “Hayat her şeye rağmen çok güzel. Kimse için ölümü düşünmeye değmez.” “Sağlıklı olarak uyandığımız her gün aslında bize Allah tarafından verilmiş güzel bir hediyedir” diye düşünüp, her geçen gün hayata sımsıkı sarılmaya başladı. Kontrol olarak aradığımda da aile her şeyin yolunda gittiği bilgisini verdi.
Değerli okuyucular, Psikanaliz ergenlikte intihar girişimini şöyle açıklar;
“Ergenliğin uğraşı bedeni sahiplenmedir. Bedene sahip çıkmak demek, yeni bedenin zihinsel bir tasarımına sahip olmak demektir. Düşüncede yeni bedene ait yeni bir tasarım oluşturmak. Çocuksu beden tasarımı yerini, erişkin beden tasarımına bırakmalıdır. Çocukken kız ya da erkek olmanın farkı penisin olması ya da olmaması iken ergenlikte erkek -kadın farklıdır. Dünya, bir penisin varlığı ya da yokluğu değil artık kadın ve erkeklerin hepsinin de bir şekilde eksik olduğu bakış açısına sahip olmak demektir. Ve bunun kanıtı da bedenidir. Ancak bedenleri artık geri dönülmez olmuştur. Ergenler bedensel değişikliği reddettiklerinde beden ergenin tüm kinini üstüne çekmektedir ve intihar girişimleri de bu nefretin tanığıdır. İntihar girişimleri bedene saldırıdır.”
Ergenlerde depresyon belirtilerine baktığımızda bunlar;
İç sıkıntısı ve huzursuzluk, dikkat toplamada güçlük çekme, eyleme vuruk davranışlar, insanlara sığınma veya onlardan kaçış, okul başarısında düşme, enerji azlığı, uykusuzluk, iştahsızlık, ilgi azlığı, ümitsizlik, intihar düşünceleri olarak sıralayabiliriz.
Yukarıda saydığımız sıkıntılar, gencin bireysel ve sosyal gelişimini olumsuz olarak etkilemekte, çevresi ve ailesiyle uyum sorunları yaşamasına neden olmaktadır.
Son zamanlarda, gençlerde görülen intihar davranışının ardında depresyon ve bunaltı ruh halinin olduğunu gözleyebiliyoruz. Genç bir yandan kendi kimliğini bulmayla uğraşırken, bir yandan da çevresel sorunların artışıyla birlikte bunalmakta, çözüm yolu olarak kısa vadede intiharı seçmektedir. Genç kişi, ilişkilerinde, hayatında bir tükenmişlik ve çaresizlik duygulanımı içinde kendini bütün kötü giden olayların sebebi olarak algılamakta, belki de kendisiyle beraber ailesini de bu kötü gidişten sorumlu tutup onları da cezalandırma düşüncesi içinde intihar girişiminde bulunmaktadır.
Gençlerimizi intihara sürükleyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz;
Çökkünlük, depresyon, çaresizlik, ailede uzun süren huzursuzluk, sosyal ilişkilerde uyumsuzluk, değersizlik duygusu, kız-erkek arkadaşlarla ilgili sorunlar, okul sorunları, sevgisizlik, cinsel uyum /kimlik sorunları, alkol ve madde bağımlılığı gibi faktörlerdir ve asla gözden kaçırılmamalıdır.
İntihar da bazı risk faktörleri etkilidir bunlar; 15-24 yaş grubu arasında olmak, erkek cinsiyeti, akademik başarısızlık, yalnızlık hissi, aile ilgisizliği, ümitsizlik, kronik fiziksel hastalık bulunması, sosyal destek azlığı, ruhsal hastalık varlığı, alkol veya uyuşturucu madde kullanımı, daha önce intihar girişiminde bulunulması gibi faktörlerdir.
Gençlerin intihara karşı meyilli olup olmadıklarını nasıl anlayabiliriz, bu konuya değinelim;
Çocuğunuzdan sık sık, “Yaşamın bir anlamı yok, her şey boş, hiçbir şeyden zevk almıyorum. Keşke ölsem de kurtulsam” şeklinde konuşmalar duyuyorsanız size sinyal veriyor demektir.
Sık sık araba kazaları yapıyor ve çok süratli araç kullanmaktan zevk alıyorsa bunun altında ölme isteği yatabilir.
Kronik ve çaresiz gibi sayılan bir fiziksel ya da ruhsal hastalığı varsa “nasıl olsa iyileşemeyeceğim” düşüncesiyle yaşamına son vermek isteyebilir.
Genç, okulda, ailede özellikle başkalarının yanında küçük düşürülmesi veya dayak atılması gibi durumlarda aniden intihar girişiminde bulunabilir.
Gençlerimizi anlayabilmemiz ve onlarla hem arkadaş hem ebeveyn olabilmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.
PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI
DNŞ TEL:0212 503 79 95- 0 506 401 79 91
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.