Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Televizyon haberlerindeki izlenme farklılığı

Televizyon haberlerindeki izlenme farklılığı

Haberleri gazetelerden takip etmekle televizyonlardan izlemek arasında büyük fark vardır. Gazete elinizin altındadır ve size aittir. Ne zaman isterseniz o zaman istediğiniz yazıları, haberleri, yorumları okuma imkânı bulabilirsiniz. Ama televizyon öyle değildir.
Televizyon, uzaktaki herhangi bir kalabalığa el sallayan adam gibidir. El sallayan adam hangi niyet ve düşünceyle el sallıyor ve kalabalıktan da kim ne anlıyorsa, görüntü ve sözler de ona göre gelip geçer, bir süre sonra da unutulup gider.
Her akıl sahibi kabul eder ki; insanın yaradılış fıtratına hitap etmeyen televizyon programları, gazetelerde yazılıp çizilenlerden daha zararlıdır. Kötü televizyonculuğun insan beynine bıraktığı ölümcül mikropların tedavisi için tıp, henüz bir çare bulmuş değildir.
Büyük şehirlerde oturan ve özellikle çalışan kesimin televizyon haberlerinden hiç uzak kalmadıklarını ve haberlerin doğruluk testini yapabilmek için de kanal kanal dolaştıklarını gözlemlediğim olmuştur. Bu arada doğruyu ararken kendilerini nasıl yıprattıklarını, kendilerini yıpratmakla kalmayıp, çevrelerindeki herkesle muhatap olurken, haberlere sattıkları ruh halleri de gözlemlerim arasındadır.
Mesela haberleri izledikten sonra yemek masasına oturan insanlar ne yediklerini ve nasıl yediklerini fark edemezler. Hapur hupur bir şeyler yiyip, beynindeki kirlenmeyi gidermek için başka çareler ararlar. Buldukları çareler de tedavi yerine, aksine dertlerini daha da büyütür. Hiçbir dert davet edilmez ama bu derdi insanlar kendileri davet ederler.
“Acaba bu durum büyük şehirlerin dışında nasıldır” diye şehir dışında da izlenimlerde bulunmaya çalıştım. çanakkale civarında bulunduğum sırada birkaç köye uğrama imkânı buldum ve kahvehanelere giderek vatandaşlarımızın haberleri nasıl izlediğine baktım.
Her zaman söylerim çarıklı erkan-ı harp olan ve şehirlilerin, “köylü” damgasını vurduğu bu ülkenin emekçisi ve sahibi insanlarımız, kendilerini akıllı zanneden şehirdeki “köysoylu” veya “kentsoylu” pek çok insandan daha akıllı ve daha mantıklıdır.
Siyasi ve fikrî düşüncesini hiç sevmediğim ünlü siyasetçilerden birinin bir sözü vardır. İlgili siyasetçinin şöyle bir laf ettiği söylenir. “Bu ülkenin her köyünde, her kasabasında bir Başbakan bulunur, siyaseti ona göre yapmalısınız.”
Hakikaten de öyle. Her köyümüzde, her beldemizde, her kasabamızda bir Başbakan bulunur ve siyasetçileri cebinden çıkaracak çok insan yaşar. Mesela bir mecliste; “Biz bilmeyiz, sen iyi bilirsin, hele anlat” diye lafa girildiyse, akıllı siyasetçi orada susmalıdır.
Aksi takdirde gülünç duruma düşeceğini bilmelidir. İşte köylerimizde televizyon haberleri ve siyasetçiler de bu mantıkla izlenir. Kime inanacaklarını, kime güveneceklerini çok iyi bilirler. Keşke televizyon haberlerini yapan haberciler veya her mikrofonu görünce bir avuç tuz alarak koşanlar ne hallere düştüklerini görebilseler.
çanakkale’ye 40 km. uzaklıktaki bir sayfiye köyünde iki kahvehane var. Kahvehanelerin birinde oyun oynanmıyor, bira ve diğer alkollü içecekler satılmıyor, sadece oturuluyor, sohbet ediliyor, gazete okunuyor, bir de ezan okununca camiye gidilip geliniyor.
Diğer kahvehane, özellikle köyün dışında bulunuyor, orada da kumar oynanıyor mu bilmiyorum ama kağıt oyunları ve diğer oyunlar oynanıyor, çay ve kahvenin dışında, bira da içiliyor. Her iki kahvehanede de televizyon açık ve isteyen izliyor, istemeyen izlemiyor.
Haberlerin başladığı sırada köy içine uzak olan kahvedeydim, iftira ve yalan haberleriyle meşhur olan Doğan Grubu'nun televizyonu izleniyordu. Biraz sonra köyün içindeki diğer kahvehaneye geçtim. Oyun oynanmayan, çay içilip sohbet edilen kahvehaneye. Orada da Samanyolu Televizyonu açıktı ve haberler dikkatli bir şekilde izleniyordu.
İnsanlarımız mizaçlarına göre tercihlerini yapmışlardı. İşin güzel tarafı şuydu: Bu mizaç farklılığı bir çatışma ve ayrışmaya sebep olmuyor, birbirlerine bağlılık ve saygılarına bir halel getirmiyordu. Sakin kahvehanenin insanları belirleyici ve yönlendiriciydi. Ve işte bu bir Türkiye fotoğrafıydı. önemli olan, bu fotoğrafı algılamak ve anlayabilmektir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi