Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Çocukluğuma dair ilk Cumhuriyet fotoğrafları

Çocukluğuma dair ilk Cumhuriyet fotoğrafları

Doksan yaşındaki Cumhuriyetin yarısına canlı şahitlik etmekteyim. Diğer yarısına da dinleyerek ve okuyarak şahit oldum.
“Doksan yaşına basmış Cumhuriyetle ilgili olarak, çocukluğuma dair zihnimde kalan fotoğraflar nasıl” diye kendime sordum.
Henüz 6 yaşında iken ilk hatırladığım, kasabamızda Cumhuriyet kutlamaları sırasında içki içmeyen muhtar ve ihtiyar heyetinin salon dışına çıkarılmasıydı.

Çocuktum ve konuşulanlardan tek anladığım;

-“Cumhuriyet çağdaşlık demektir, çağdaşlığın işareti içki içmek ve dans etmektir, içki içmeyen ve dans etmeyenler salondan çıksın” demişler.
Bu hadiseyi duyduğumda Çankırı Ankara arasında çalışan otobüslerin markası “Çağdaş” idi. Bu otobüslere sadece içki içenler biner sanırdım ama öyle değilmiş.
…………………..
Ankara Altındağ’da otururken, akşamları evden eve kitap taşıdığımı hatırlarım. Evlerde Risale okumak, Hadis okumak ve Kur’an okumak Cumhuriyete tersmiş.

Devletin kolluk kuvvetleri, kitap okunan evleri takibat altına alırmış ve kimin elinde çanta görse sorguya çekermiş.

Ben de akşam ile yatsı arasında bez torba içinde kitap taşıdığım hatırlıyorum. Çocuk diye benim çantama bakmazlarmış.
Sonra Hamamönü’nde oturduğumuz seneydi. Yerini tam hatırlamadığım ama Merhum  Mehmet Akif Ersoy’un evinin yakınında bir ilkokul vardı.
CHP’liler okulun bahçesinde içmişler, aralarında kavga etmişler, birbirlerine taşlı sopalı girmişler ve polis gelerek dağıtmış.

Bu olay ertesi gün CHP’lilerin yayın organlarında; “Ticaniler büste saldırdı” diye haber yapılmıştı ve mahallede ne kadar camiye giden cemaat varsa hepsi sorgulanmıştı.
……………….
Babam belediyenin EGO işletmesinde işçiydi. Bir akşam eve çok onurlu ve dik geldi. “Sizin silahınız varsa bizim de imanımız var” diye konuşuyordu.
Meğer o gün namaz kılan işçilerin elbise dolaplarına CHP’liler çarpı işareti koyarak ölümle tehdit etmişler ve namaz kılmalarını engellemişler.

Yine Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’da halk açlık, kıtlık, işsizlik, çekerken, devlet memurları, bitle pireyle savaşırken, Cumhuriyet balosunda dans edecek hanımların elbiseleri, İstanbul Beyoğlu’ndaki bir Ermeni terziye “hususi trenle” gönderilirmiş.
……………….
Bir de Aşık Veysel’le ilgili bir hatıra anlatırlardı.

Mustafa Kemal, Aşık Veysel’i 10’ncu yıl kutlamaları için türkü söylesin diye Sivas’tan çağırmış.

Aşık da yanına İbrahim adındaki yardımcısını alarak Sivas, Çorum, İskilip üzerinden Ankara’ya gelip, Ulus’taki Taşhan’a yerleşmiş.

Sazına tel alması lazımmış. Tel almak için Ulus’taki çarşıları dolaştıktan sonra azıcık Merkez Bankası’na doğru ilerlemeye kalkınca, önlerine polis dikilmiş ve geçit vermemiş.

Aşık Veysel ve İbrahim’in kıyafetleri köylü kıyafeti olduğu için Kızılay taraflarına geçmeleri yasakmış.
………………….
Evet, Cumhuriyet halk idaresiydi ve yasağı koyan siyasi partinin adı da “Cumhuriyet Halk Partisi’ydi.

Neyse, çağdaşlık halktan nefret ederek değil, halka hizmetle olur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi