#bilkentteharfyasagi
Cumhuriyet’in 90. Yaşına basmasına yedi gün kala Bilkent’ten ‘yasakçı’ bir uygulama haberi geldi. Bilkent Üniversitesi, Bilkent Medeniyet Topluluğu’nun iki yıldır organize ettiği Osmanlıca kurslarına izin vermediğini açıkladı. Bu sene 60 kişinin başvurduğu, ücretsiz kursun yasaklanma gerekçesi öğrencileri tatmin etmemiş ki bir bildiri ile bu yasağa tepkilerini gösterdiler.
Bildiriyi herhangi bir basın kuruluşu yayınlamadığı için, bir ibret vesikası olarak aynen yayınlıyorum:
“Bilkent Medeniyet Topluluğu’nun Osmanlıca kursu başvurusunun reddine dair bildirisidir:
Bilkent Medeniyet Topluluğu olarak kurulduğumuz dönemden bu yana ülkemizdeki ve üniversitelerdeki akademik sığlığa ve fukaralığa bir nebze olsun mani olabilmek için faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.
Konferanslarımız ve okumalarımızla olduğu gibi açtığımız kurslar vesilesiyle de bu amaç için gayret sarf etmeye devam ediyorduk. Fakat 2012-2013 bahar dönemi itibariyle başlattığımız ve ilk kur eğitimini verdiğimiz Osmanlıca Kursu bu sene rektörlük tarafından aynı dersin üniversite programında olması gerekçe gösterilerek engellendi ve kursun tekrar açılmasına izin verilmedi.
Tabiatiyle bu vahim olay neticesinde ortaya cevaplandırılması gereken sorular çıktı:
1. Geçtiğimiz dönem bu kursa aynı dersin okul programında olmasına rağmen izin verilmesi ve fakat bahsedilen duruma dair hiçbir değişiklik olmamasına rağmen bu sene izin verilmemesi, bu kurs açma talebini reddedenlerin meseleyi yeni idrak ettiklerine mi yoksa derin bir tutarsızlığa mı işaret ediyor?
2. Okulda hâl-i hazırda bir Osmanlıca Dersi varken topluluğumuzun Osmanlıca Kursu açıldığında 15’er kişilik 3 sınıfta bu dersin verilebiliyor olması demek Osmanlıca öğrenimine olan ilginin ve iştiyakın okulca sunulan imkânlarla karşılanamadığı manasına gelmez mi?
3. Eğer durum böyle ise sosyal bilimlere önem atfettiğini düşündüğümüz Bilkent Üniversitesi’nin, bünyesinde bulunan sosyal bilimci öğrencilere üzerinde yaşadıkları topraklarda terkip edilen tarihi ve ilmi müktesebata nasıl ulaşacakları sorununa dair bir endişe taşıyıp taşımadığı hakkında şüpheye düşülmez mi?
Ne yazık ki biz üniversitenin bu konuda bir endişeye sahip olduğuna dair ciddi şüphe ve tereddüt içerisindeyiz. Fakat durum böyleyken sunmaya çalıştığımız katkının hangi amaca hizmet için geri çevrildiğini anlamakta güçlük çekiyoruz. Eğer bu soruların makul cevapları yok ise bu engelin konjonktüre bağlı olarak değil de topluluğumuzun misyonu ve vizyonuna karşı geliştirilmiş bir tepki olduğu kanısına varacağız. Umuyoruz ki okulumuzdaki ve ülkemizdeki entelektüel seviyenin yükselmesi için ortaya koymaya çalıştığımız ürünlere daha fazla kota getirilmez.”
Öğrenciler, aynı gün seslerini duyurabilmek için sosyal medyada ses getiren bir kampanya da yaptılar. İşte destek mesajlarından birkaçı: “Geçmişimiz ile bağımızı tekrar kuracak olan en etkili araç Osmanlıcadır.” (Yüksel Özden) “Hani üniversiteler özgürlüklerin mekânı olacaktı. Yakıştı mı şimdi sana Bilkent üniversitesi harf yasağı!” (Talip Küçükcan) “Hangi çağda yaşıyoruz diyeceğim, xwq’yu hatırlatırlar diye demiyorum ama #bilkentteharfyasagi gerçekten komik” (Mehmet Emin Ekmen) “Bilkent Üniversitesi’nde Osmanlıca dersinin yasaklanması şaka değil, kâbus olmalı.” (Bekir Gür)
Sonuç ne oldu bilmiyorum. Kazanan öğrenciler, kaybeden Bilkent yönetimi oldu; bu açık. Ama 85 sene önce bugünlerde (1 Kasım 1928) yapılan Harf İnkılâbı’nın sonuçlarını gayet iyi biliyoruz ve yaşıyoruz. Bir gecede cahil kaldığımız, ilim adamlarının nüfuzlarının bitirildiği, tarihimizle ve İslam Dünyası’ndaki kardeşlerimizle köprülerin atıldığı o meş’um tarihi unutmamamız lazım. Ta ki bugün yeniden yeşeren ve her geçen gün çığ gibi büyüyen ‘kadim harflerimizle buluşma şöleni’ daha bir anlam kazansın. Harflerimizi unutturmaya çalışanların niyetlerini kendilerine unutturalım. 85 sene önceki ‘operasyon’un failleri çoktan toprak oldular; artıkları ise sağda solda o eski zihniyeti hortlatmak hülyasıyla yasakçılık peşindeler.
Boşa debelenmeyin efendiler! O iş bitti! Rüzgâr çoktan tersine döndü. Ya sevin ve inanın yahut saygı duyun ve alışın!
Bu memleket, bu yazı, bu tarih hepimizin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.