Suriye Savaşı Uzun Sürmezdi Ama
Suriye'deki iç savaş sürüyor. Biteceği miteceği de yok. Türkiye’de resmen 600 bin Suriyeli mülteci varmış. Gerçek rakam bir milyon olabilirmiş. Şehirler yangın yeri, savaş meydanı gibiymiş. Yüzbinlerce insan ölmüş. Yaralıların haddi hesabı yokmuş. Başkaldıranlar yetmiş ayrı gruba ayrılmış vaziyetteymiş. Bazı bölgelerde çoluk çocuk, kadınlar, ihtiyarlar açlığın pençesinde kıvranıyormuş…
Esed rejiminin devrilmesi bu kadar zor muydu? Değildi ama şeytanî bir satranç oynayarak işi çıkmaza soktular.
ABD, AB, İsrail, Rusya, İran ve başka güçler Suriye’de, çoğunluğu oluşturan Sünnilerin iktidar olmasını istemez. Suriye’de çoğulcu bir rejim kurulmasını istemez.
Onlar müzmin bir savaş olmasını ve ileride ülkenin bölünmesini ister.
Müslümanlar ne kadar bölünürse onlar için o kadar iyidir.
Derin güçlerin planları şudur:
Afganistan’da bitmez tükenmez bir savaş olsun ve ülke bölünsün.
Irak’ta bitmez tükenmez bir savaş olsun ve ülke bölünsün.
Mısır’dasakın İslamcı bir rejim kurulmasın, orada iç savaş olsun, ülke bölünsün.
Libya’da huzur ve iç barış olmasın, orası da bölünsün.
Tunus’ta Müslümanlar iktidar olmasın, iç savaş çıksın.
Derin güçler İran’ı da parçalamak istiyor.
Türkiye’nin parçalanma planları çoktan uygulanmaya başladı bile.
İsrailin ve Siyonizmin yaşaması için Ortadoğu param parça olmalı, Müslümanlar birbirleriyle gırtlaklaşmalıdır.
Türkiye Hıristiyanlığın beşiğidir, tekrar Hıristiyanlaştırılmalıdır. Siz Osmanlı devletinin ve Hilafetin misyonerler tarafından yıkıldığını bilmiyor musunuz?
Türkiye’yi yıkmak için bir milyondan fazla Kripto Hıristiyanı ve yine bir milyondan fazla Kripto Yahudiyi kullanıyorlar.
Ah ah ah!... Yirminci asrın ilk yarısında kurulan iki Yahudi devleti…
1920’lerde İngiliz boyunduruğu altındaki Hint Müslümanları Hilafeti kurtarmak için nasıl çırpınmışlardı. O gayret bugünün Müslümanlarında yok.
Derin şer güçleri Müslümanları parçalamak ve bozmak için şeytanın bile düşünemeyeceği planlarla çalışıyor.
Başta Türkiye Müslümanları olmak üzere dünyevileştirme, sekülerleştirme hareketi hızla ilerliyor.
İslam’ı bir ideoloji haline getirmek istiyorlar.
İslam’ı bir hümanizma haline getirmek istiyorlar.
Bin çeşit reform hareketiyle İslam’ı içinden yıkmak istiyorlar.
Türkiye’deki irili ufaklı ve hepsi birbirinden kopuk İslami fırkaların, hiziplerin, grup ve cemaatlerin sayısı binden aşağı değil.
Aman Müslümanlar bozulsun, aman Müslümanlar parçalansın, aman Müslümanlar tek bir Ümmet çatısı altında birleşmesin, aman Müslümanların gerçek ve raşid bir Halifesi olmasın… Aman paralı Müslümanlar lüks ve israf içinde yaşasın… Aman Müslümanlar birbirinden kopuk olsun…
Müslümanlar harıl harıl müzeyyen yeni camiler yapsınlar ama sakın onların gerçek İslam Mektepleri olmasın.
Aaaa sen neler söylüyorsun, Türkiye hiç parçalanır mı?.. Öyle bir parçalanır ki… 1912-13 Balkan savaşında ülkemizin en değerli kısmını birkaç hafta içinde yitirmedik mi?
1923’te kurulan Cumhuriyet bir İslam Cumhuriyeti idi. Onu yitirmedik mi?
Tanzimattan bu yana yitirdiklerimize bakalım…
Müslümanlar olarak aklımızı, kültürümüzü, kimliğimizi, Ümmet birliğimizi, İmamet kurumumuzu, alfabemizi, zengin yazılı lisanımızı, takvimimizi, hukuk sistemimizi, fütüvvet ahlakımızı, ahîliğimizi, ahlakımızı, velhasıl nice değerimizi yitirdik.
Kur’an, birileri için “…Onlar namazı yitirdiler ve şehvetlerine uydular…” buyuruyor.
Yıkılmak için çok şey yitirmeye lüzum yok, namaz yitirilince zaten bina-yıİslam ve Ümmet çöker.
(İkinci Yazı)
Tesettür Hürriyet Haysiyet ve
Medeniyettir, Çıplaklık Köleliktir
İslam'a göre, hür kadınların örtüleri onları yükseltir, şereflendirir, kendilerine haysiyet kazandırır.
Bir kadın için en kötü şey, avret mahallerini teşhir ederek kendisini seks ve şehvet konusu ve kölesi haline getirmektir. İslam böyle bir şeyi kabul etmez, buna izin vermez.
Kadınlar ve kızlar bacaklarını, göğüslerini, kalçalarını teşhir edecekler, erkekler bunlara şehvetle bakacak ve bu yapılan uygarlık olacak… Böyle bir şeyi Hıristiyanlık ve Yahudilik de kabul etmez.
İslam dininin, Kur’anın Sünnetin Şeriatın kadınlığa bahş ettiği en büyük hürriyet ve şeref şer’î tesettürdür.
Başörtüsü takmanın bir tür kölelik olduğunu iddiası hezeyandan ibarettir.
Müslüman kadınların ve kızların başörtülerine saldıranlar, TC başlıklı fuhuş vesikalarıyla seks köleliği yaptırılan kadınlara baksalar iyi ederler… Yasal, KDV’li, gelir vergili, kapısında resmî polis bekçili seks köleliği…
Başörtüsüne saldıran birtakım Kemalistler bu iğrenç ve rezil seks köleliğini niçin görmezden geliyor?
İslam’ın ve Kemalizmin kadın hakları, hürriyetleri ve haysiyeti konusundaki görüşleri bağdaşmaz.
Kemalistlerin, ülkemizdeki resmî-yasal, vesikalı, KDV’li seks köleliğini protesto etmeleri, onlar için bir tercih değil, mutlaka yerine getirmeleri gereken bir vazifedir. Bu vazifelerini niçin yerine getirmiyorlar?
Büyük Millet Meclisine başörtülü kadın milletvekili sokmayacaklarmış. Meclis onların babalarının çiftliği midir? Bu memleketin kadınlarının yarısından fazlası başörtülü iken, Meclise başörtülü vekil sokmamak diktatörlük, sömürgecilik, vesayetçilik olmaz mı?
Kemalist ve Sabataist medyadaki müstehcen yayınlardan utanmıyorlar.
Ekranlarda donu düşen, dekolte elbisesinin askısı kopan, fermuarı açılan kadınlar uygar oluyor; başlarını örten Müslüman kadınlar çağdışı ve gerici oluyor… Densizliğin böylesi!
İslam’da iffet ve haya denilen ve insanı insan eden iki büyük değer vardır. Onlar bu iki değerin şişelerini taşa çaldılar diye Müslümanlar tesettürden, başörtüsünden vaz geçecek değildir.
Devletin resmî ve tasdikli vesikalarıyla fahişelik yapmak hiçbir zaman ve zeminde bir hürriyet olarak kabul edilemez.
Kıyafet hürriyeti vardır ve Müslüman kadınlar ve kızlar tesettür kıyafetine bürünmek hakkına sahiptir. Bu hakka ve hürriyete karşı çıkanlar zorbadır.
Kadınları teşhir ederek onları seks ve şehvet konusu yapanlar ilerici ve çağdaş değil barbardır.
Bu barbarlar, kendilerini İskilipli Âtıf Efendinin idam edildiği kara günlerde mi sanıyor?
Zavallı Şalcı Bacıyı İstiklal Mahkemesi kararıyla idam ettikleri kara ve kanlı günlerde yaşadıklarını mı sanıyorlar?
İyi bilsinler ki, Türkiye, halkının çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedir ve Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir. Hiçbir zorba ideolojinin, millî kimlik ve kültüre aykırı hiçbir sistemin, hiçbir vesayetçi ve sömürgeci rejimin din hürriyetini kısıtlamaya hakkı yoktur.
Türkiye’nin İran’a veya Arabistan’a dönmesini istemiyorlarmış… Bırakın bu herzeleri!
Türkiye din ve inanç, inandığı gibi yaşamak konusunda İngiltere’ye, Norveç’e, İsveç’e benzesin istiyoruz biz.
Onlar Türkiye’nin Sodom ve Gomoreye dönmesini istiyorlar. Biz Kur’an, Sünnet, Şeriat, Ümmet Müslümanları ise iffetli, hayâlı, temiz, ahlaklı, faziletli bir Türkiye istiyoruz.
Çok iyi bilsinler ki, din hürriyetinin içinde tesettür, serpuş, yazı ve lisan hürriyeti de vardır.
(Bazı Kriptoların, tesettür gibi dinî konularda terbiyeli ve dengeli hareket etmeleri, agresif üslup kullanmaktan ve kültür ırkçılığından vaz geçmeleri gerekir. Aksi takdirde iç barışı ve toplumsal mutabakatı berhava ederler ve kendileri de enkaz altında kalır.)