Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yürek Mektupları

Yürek Mektupları

• Ahmet Köroğlu;
Ben Beykent üniversitesi’nden Ahmet Köroğlu... 7. sınıfa giden bir kardeşim var. Tarihe çok meraklı... Bu yaşında Osmanlı tarihi konusunda bazı okumalar ve araştırmalar yapıyor...
çoğu yaşıtlarının bilgisayar ve televizyon karşısında boşa geçirdikleri vakitleri, kardeşim daha dolu ve faydalı şeylerle değerlendiriyor.
Bir sohbetimiz esnasında, tanışmak istediği bir tarihçi olup olmadığını sorunca ilk olarak sizin isminizi verdi. Sizinle tanışmak istediğini söyledi. Eğer uygun görürseniz tanıştırmak istiyorum.
Uygun gördüğünüz takdirde uygun bir vakitte ziyaretinize gelmek istiyoruz.
* Görüşme talebinde bulunan dostlarım telefon etme zahmetine katlanırlarsa, bir müsait zaman ve zemin kararlaştırabiliriz inşallah.

• Plt. Dr. Atakan çolak;
Evvela tarih konusunda bizi bilgilendirdiğiniz ve geçmişimizle barıştırdığınız için sonsuz şükranlarımı sunmak isterim.
Ben bugüne değin Risale-i Nur Külliyatı haricinde bir eserle zihnimi ve kalbimi meşgul etmeme konusunda hep dikkat göstermeye gayret ettim… Ancak radyo programlarınızı dinlemeye başladıktan sonra, bir istisna yaptım ve bir konferansınıza katıldım. Konferanstan sonra da kitaplarınızı aldım.
Hatta size imzalatma ve sizinle çok kısa da olsa muhabbet etme fırsatı dahi buldum.
Geçen hafta sizin de yönlendirmenizle ailece Bursa ve Edirne gibi Osmanlı başkentlerini kapsayan küçük bir Osmanlı turnesine çıktık. Ancak Edirne’de Selimiye Camii’ndeki bazı pencerelerle Yahudi yıldızını gördüm…
Aynı şekilden İstanbul’daki diğer bazı camilerde de var… Fotoğraflarını dahi çektim, isterseniz gönderebilirim.
Yahudiliği sembolize eden şeklin camilerimizde ne işi var?..
Mimar Sinan gibi dindarlığından şüphe edilmeyecek bir zat-ı muhteremin eserlerinde, bu sembol ne arıyor? Sadece merakımdan soruyorum.
* Farz ve sünnet gibi, dinin “olmazsa olmaz” kurallarında hassasiyet iyidir, sevgili dostum. Ancak sembolik motiflerde hassasiyet gösterilirse, insanı rahatsız etmeye başlar. Bu kez her baktığınız yerde hassas olduğunuz sembolleri aramaya, her şekli onlara benzetmeye başlarsınız. Bu da aşırılık olur.
Bu işi, yani camilerde kullanılan motifleri Musevi Yıldızına benzetme hassasiyetini, bilebildiğim kadarıyla önce “İslâm Demokrat Parti” kurucusu rahmetli Cevat Rıfat Atılhan başlattı. Sultanahmet’in pencerelerindeki motiflerin fotoğrafını çekip “Bu ne gaflet” diyerek yayınladı. Halbuki Sultanahmet, Selimiye ve benzer sembollerin kullanıldığı diğer camilerin mimarları, söz konusu motifleri seçerken, büyük ihtimalle salt estetik kaygıdan hareket etmişler, bir gün bunların yüzünden suçlanabileceklerini akıllarının ucundan bile geçirmemişlerdir.
çünkü o motiflerin camilerde kullanıldığı tarihlerde, Yahudiliği, Museviliği, yahut İsrail Devleti’ni sembolize ettikleri yolunda şimdiki gibi yaygın bir kanaat ve hassasiyet yoktu.
Hatta böyle bir şey bilinmiyordu diyebiliriz.
Bu bir yana, sevgili dostum; hemen hemen her şekil ve hayvan figürleri, olumlu-olumsuz bazı şeyleri sembolize ederler. Böyle bir hassasiyet göstereceksek, hiçbir süsleme yapmamamız gerekir.

• Bahri Keskin;
Sevgili hocam, merhabalar. 45 yaşındayım. Gençliğimiz kitaplarınızı okuyarak geçti. ‘Merhaba Söğüt, Sahipsiz Saltanat, Buhara Yanıyor, Elveda Buhara, Sultan Dördüncü Murad, Cem Sultan, çaka Bey ve Sunguroğlu serisi…
Hepsi çok güzeldi. Sizinle tarihe ilgi duydum, sizinle sevdim.
Şimdi ise yıllardır Vakit’te yazıyorsunuz. Ben de bir zamanlar Vakit’in müdavimlerindendim. Ama İslâmcıların, daha doğru ifadeyle Müslümanların bazı konularda şekil değiştirmeleri, beni bu camiadan soğuttu. Şimdi bu gazeteleri elime bile almıyorum. Nasıl bir şekil değiştirme mi diyorsunuz?..
Bir zamanlar, vatansever ve antiemperyalist olan Müslüman kitleyi, şimdilerde müthiş bir Avrupa Birliği sevdası sardı. Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar ‘Hıristiyanların arasında ne işimiz var’ diyenler, şimdilerde birliğe Türkiye alınmazsa, AB’nin eksik kalacağını, küresel bir güç olamayacağını söyleyerek, güya onları biraz korkutmaya çalışıyorlar.
Belki fiilen İslâmcılar, ille de AB’ye gireceğiz demiyorlar, ama bu birliğe girmek için çılgınca mücadele eden AKP hükümetini destekleyerek buna yardımcı oluyorlar.
Bu hükümetin ABD’nin arka kapılarında kurdurulduğunu herkes biliyor. Bunun için gazeteci rahmetli Turan Yavuz'un ‘çuvallayan İttifak’ adlı kitabında her şey yazıyor. Hiçbir hükümet şimdiye kadar böylesine bir destek görmedi, AB ve ABD tarafından. Avrupa ve ABD'nin, yani emperyalizmin hizmetinde olanları destekleyerek emperyalizme karşı duramazsınız diye düşünüyorum.”
* Evet sevgili dostum, öyle düşündüğünüzü zaten yazıyorsunuz. Ama bu yorumunuz, izninizle söylüyorum, biraz biraz “Benim desteklediğim partiyi desteklemediğiniz için küstüm” kokuyor.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi