“Fişleme” mi dediniz... Alın size “The Cemaat” fişlemeleri!
Dün, “acil bir işim” olması dolayısıyla, bu yazıyı “sabah erkenden” yazdım... O kadar erken yazdım ki, “gazetelere göz gezdirmeye” bile fırsat bulamadım... Dolayısıyla “yandaki fişleme belgeleri”nin gazetelerde yer alıp almadığını, aldılarsa nasıl değerlendirildiğini ve nasıl yorumlandığını bilmiyorum...
Yandaki belge, “Cemaat’in fişleme belgesi”dir... Bu belgeye, ya da belgelere acaba ne diyecekler?..
Kalıbımı basarım ki;
“Bu belgeler Camia’yı bağlamaz... Bu fişlemeleri kim yapmışsa yakasına yapışılmalı ve varsa cezası verilmelidir... Ama bir veya birkaç kişinin yaptığı bu işgüzarlık gerekçe yapılıp, bütün bir Camia töhmet altında bırakılamaz!”
Diyeceklerdir...
Belki de, demişlerdir.
İMHA YAZILARI BİLE!
Biliyorsunuz, son günlerde “fişleme” iddiaları gündemde... Zaman gazetesinin “Eğitime büyük darbe” manşeti ile başlattığı “Dershane” tartışmaları, “şekil, yön ve zemin” değiştirip, “tetikçi Taraf” tarafından, dikkatler “2004 MGK’sı”na çekildi...
“2004 MGK’sında Gülen’i bitirmek için karar alındığını” iddia eden “tetikçi” gazete; Hükümet ve AK Parti kurmayları tarafından yapılan; “O kararlar yok hükmünde... Zira, Bakanlar Kurulu’na hiç gelmedi ve hiç uygulanmadı” açıklamaları üzerine, bu defa “işte uygulandığının belgeleri” diyerek, “imha belgeleri”ni yayınladı iyi mi?..
Peki, nasıl yaptı bunu?..
Dönemin Başbakanlık Takip Kurulu Başkanı Ömer Dinçer’in açıkladığı gibi; zamanı dolduğu, ya da “işlem yapmaya gerek olmadığı” için “imha” edilmesi gereken belgeler, elbette “Başkan”a soruluyor... Başkan da diyor ki; “Şu şu tarih, şu şu sayılı belgeleri imha edebilirsiniz!”
Taraf, işte bu “imha emri”ni ele geçirip, diyor ki; “İşte fişlemenin uygulandığını ve devam ettiğini gösteren belgeler!”
El insaf!..
Allah’tan korkun be adamlar!..
ERGENEKON VE BALYOZ’A KIYAK!
Daha önce yazdığım için, tekrar yazmaya gerek var mı bilmem... Ama, “2004’ün MGK kararları”nı yayınlayan Taraf; belki bilerek, belki de farkında olmadan “Ergenekon ve Balyoz tutukluları”nın ekmeğine yağ sürmüştür...
Malûm, Taraf’ın yayınladığı o “MGK belgesi”nden sonra; Ergenekon ve Balyoz tutukluları “tahliye”lerini istemeye başlamışlar, CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu da onlara destek vermiştir...
Neyse, uzatmayalım... “Devletin gizli belgeleri”nin “bavul”lardan çıkarılıp, Taraf’ta çarşaf çarşaf yayınlanması üzerine, “iftiraya uğruyoruz” diyen MGK, Başbakanlık ve MİT, savcılığa “suç duyurusu”nda bulundu.
Dosya, İstanbul Başsavcılığı’nda...
Önceki gün itibariyle; Savcı Sıddık Ilgar tarafından Taraf ve Mehmet Baransu hakkında, “Siyasi ve askeri casusluk”tan “soruşturma” açıldı... Dâvâ açılması yakındır.
Taraf hakkında “suç duyurusu” yapılması ve “soruşturma” açılması üzerine yorum yapan “Cemaat’ten arkadaşlar” Perşembe akşamı “körler-sağırlar birbirini ağırlar” modunda bir araya geldiler ve “tetikçilerini savunma refleksi” ile dediler ki;
“Ne olacak soruşturma veya dâvâ açılınca?.. Diyecekler ki, niye gizli belgeleri yayınladın?.. Baransu da diyecek ki; o fişlemeler yasadışı!.. Ben suç işlemişsem, MİT de suç işlemiştir, MGK ve Başbakanlık da!.. Bakalım o zaman Savcı ve Hakim ne yapacak?”
Elbette “akıl” verdiler Baransu’ya!..
Bu “taktik”ler, “eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürme” taktikleridir.
“Adamlarını” elbette savunacaklar, elbette sahip çıkacaklar... Bunu takdir bile ettim... Çünkü, benim bildiğim “Cemaatçi” arkadaşlar, “zor” durumda kaldıklarında, “adamım” filan demezler anında satarlar!..
Bunu da;
“Biz fertleri feda ederiz, çünkü aslolan Hizmet’tir” gerekçesi ile izah ederler... Eee, “her numaraya bir numara” vardır elbet!..
THE CEMAAT’İN FİŞLEMELERİ
Bu arkadaşlar; “fişlemenin yasadışı olduğunu” iddia edip Baransu’ya sahip çıkıyorlar ve ona “akıl” veriyorlar ama, bana kalırsa; asıl kendilerinin bir “akıl”a ihtiyacı var!..
Öyle ya;
MİT’in “fişleme” yapması “en tabiî görevi” olmasına rağmen, sen kalkar, bunu “suç” görürsen, sorarlar adama;
“Peki, Cemaat neci oluyor ki, özellikle polisleri fişlemiş?!?”
Evet, evet, sorarlar adama;
“MİT’in izleme ve fişleme yapmak gibi zorunlu bir görevi zaten var... Peki, polisleri fişleyen Cemaat’in ne gibi bir özelliği, ne gibi bir ayrıcalığı, ne gibi bir resmiyeti var?”
“Belge”yi görüyor musunuz;
Polisleri “fişlemiş”ler!..
Hem de;
“Polisleri, polislere fişletmişler!”
Hem de;
“Kendilerine yakınlık derecesi”ne göre; “Birinci, İkinci, Üçüncü Birlik” diyerek “fişleme” yapıp, polislerin “özel hayat”ına dair “bilgi”lere kadar yazmışlar...
Meselâ; “Üçlük bir arkadaş” demişler ve eklemişler: “Dersleri arasıra aksatır... Sessiz biridir.. Arabası var... Eşi çalışıyor... 40 yıl dergi borcu var!”
Meselâ, demişler ki;
“Noktada Zaman gazetesi okuduğu görülmüş, namaz kılar... Evine ziyarete gidemedik... Bir türlü kabul etmedi... Yenge yönüyle problem olabilir... Çağırdık, gelmedi... İşin içine girmek istemiyor... Belki de bahanedir!.. Ama siz gerekli ilgi ve alâkayı gösterirseniz, kazanılabilir.”
Bunun gibi, nice bilgi!..
“28 Şubat cuntacıları”nın yaptığı “fişleme”lerden, “insan”ları ve “kebapçı”ları bile “kara liste”ye almalarından bıkmış, usanmıştık... Şimdi görüyoruz ki; Taraf vasıtasıyla “fişlemeleri deşifre” eden ve Hocaefendi’nin; “kolum-kanadım kırıldı” diyerek şikâyet ettiği “fişlemeler”in aynısını “The Cemaat” yapıyor!..
Dün “Kemalizm” adına yapılırdı fişlemeler, bugün ise “Gülenizm” adına!..
Bana bu “belge”leri gönderen okurum; “Bu belgeler, 2007 yılında elimize sehven geçti ve biz bunları bugüne kadar sakladık... Ama iş, Erdoğan’ı yeme noktasına gelince daha fazla bekletemedik” demiş...
Ben de diyorum ki;
“Fişleme”den mi yakınıyordunuz,
Alın size fişleme!..
Televizyon ekranlarından ve gazete köşelerinden saldırıya geçip, “aakeepee bizi fişliyor” deyip zırlayanlar, “kendi fişlemelerine” ne diyecekler acep?..
“Bu, Camia’yı bağlamaz” deyip, fişlemecilerini sahipsiz mi bırakacaklar?..
Yemezler!..
Millet, “oyun”un ve
“Oy”unun farkında!..
*************************************************************
İlân, gâvur gazetelerinde yayınlanınca mı “saygın” oluyor?
Malûm; Milli İrade Platformu adıyla bir araya gelen muhafazakar kesimin sivil toplum kuruluşları gazetelere bir ilan vererek hükümete karşı oynanan oyuna dikkat çektiler.
97 kuruluş ve dernek, 11 yıldır başarıyla görev yapan Başbakan’ın, sanki birtakım oluşumlara, dini gruplara karşıymış gibi gösterilmesinden rahatsızlık duyduklarını vurguladılar.
Bu ilân üzerine, Başbakanlık Başdanışmanı Yalçın Akdoğan dedi ki; “Bu ilanın hükümetin yönlendirilmesi ve baskısıyla yayınlandığını söylemek bütün bu oluşumlara ve temsil ettikleri yüzbinlerce kişiye saygısızlıktır.
Başka ilanlar çok saygın görülürken, bu ilanın küçümsenmesi ve tahkir edilmesi çok ayıptır.”
Çok doğru... Bir ilânın “saygın” olabilmesi için illâ da “Say-gısız piyanocular” tarafından “gâvur gazeteleri”ne mi verilmesi gerekiyor?..
Bu psikoloji; “aşağılık kompleksi” değil de, nedir?..