Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kahramanlık yokuş yukarı taş taşımaktır

Kahramanlık yokuş yukarı taş taşımaktır

Kırım seyahatimdeki izlenimlerim henüz bitmedi. Bitecek gibi de değil. Çünkü Kırım ziynet sandığı gibi açtıkça içinden başka ziynetler çıkıyor.

İnsani ve İslami değer yargıları üzerine öyle insan hikâyeleri ve mücadeleler var ki, tabiri caizse biz onlara göre burada fındık kırıyor veya bulduk da bunuyoruz.

Bulup da bunadığımız bir vakıa. Hangi kapak kaldırılırsa altından bin türlü hengâme çıkıyor.

Ürken fincancı katırlarının haddi hesabı yok. Hem de ne fincancı katırları varmış meğer. Geçelim.

Kırım’dan söz edip de efsane kahramanı Mustafa Kırımoğlu ve mücadelesinden bahsetmemek olmaz.

Kahramanlık, yiğitlik, cesaret, basiret ve gözü karalık gibi özelliklere sahip olmak için paraya, pula, şana, şöhrete, aşirete, bilek gücüne ihtiyaç yok ya da yokmuş.

Mustafa Kırımoğlu’nun hayatına ve mücadelesine bakıldığında, kahramanlık için sadece “inanmaktan iman etmeye geçmek” yetiyormuş.

İnanmaktan iman etmeye geçmek bir duruşun ifadesidir. Kişiliğini ve kimliğini maddede değil, manada eritenlerin ifadesidir. Ve manada eriyenler dünyaya takılmaz.

Tabii bu söylediklerim sadece Mustafa Kırımoğlu için geçerli değil, onun gibi davasına sadık herkes içindir.

Neyse sözü uzatmadan Kırımoğlu’nun hayatına konuk olalım.

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 yılında Bozköy’de dünyaya gelir. Babası Abdülcemil, annesi Mahfure hanımdır.

Kırımoğlu henüz altı aylık bir bebekken 18 Mayıs 1944’de, Stalin zulmüne uğrar ve bütün Kırım Tatarları gibi sürgün edilir.

Babası sürgünden iki gün önce tutuklanır ve Kırımoğlu kendisinden bir iki yaş büyük kardeşleri ve hamile annesiyle hayvan vagonlarına tıka basa doldurularak Asya steplerine sürülür.

Yol boyunca ölenlerin ve hastalananların trenlerden atılarak gidilen güzergâhta, Kırımoğlu ailesi Özbekistan’ın Andican bölgesinde indirilir.

Küçük kardeşi Dilara sürgünde doğar. Çocukluğu burada geçen Kırımoğlu, ailesiyle 1955 yılında Taşkent yakınlarına taşınır.

1959 yılında Rus dilinde orta öğretimini tamamlar ve Taşkent Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümüne girmek için müracaat eder ve kapıdan geri çevrilir.

Çünkü Sovyetlere sadık olmayan bir milletin mensupları, üniversiteye alınmamaktadır. Kapıdan döner bir fabrikaya işçi olarak girer.

Bütün bu yaşananlar, Kırımoğlu’na “yokuş yukarı taş taşıması gerektiğini” öğretir ve 1961 yılında arkadaşlarıyla birlikte “Kırım Tatar Millî Gençlik Teşkilatını” kurar.

Mustafa Kırımoğlu’nu sürgünden de kötü sürprizler beklemektedir artık. Teşkilatın kurulmasına müteakip lideri tutuklanır ve Kırımoğlu işten atılır.

1962 yılında Taşkent Ziraat Mekanizasyon ve Sulama Enstitüsü’ne yazılır. Artık KGB devrededir ve listenin başından Kırımoğlu vardır.

Bundan sonra gün yüzü görmez. Bugün 70 yaşında olan Kırımoğlu, güneşin balçıkla sıvanmayacağını bütün dünyaya öğretmiş ve özgürlüğün ne demek olduğunu hâlâ anlatmaktadır.

Daha bitmedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi