İslam’ın Aynası Camiler
Bu haftaki kitabımız Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları arasından çıkan “İslam’ın Aynası Camiler” ismini taşıyor. Yazarı, Roger Garaudy. Tercüme eden Cemal Aydın.
Kitabın kapağını ve ismini görünce dilimden şu söz düşüverdi:
-“Ha ne vardı tarihi camilerimiz kadar biz Müslümanlar da İslam’ın aynası olabilsek.”
Ne yazık ki, başta ben de olmak üzere, bırakın İslam’ın aynası Müslümanlar olmayı, İslam’ın yüzkarasıyız denilsek yeridir.
Kendisini “yüzkarası” olarak görmeyenler varsa, Allah’ın “Rahman” sıfatına belki uyuyor olabilirler. Yalnız Allah’ın “Rahman” sıfatı her canlıyı kuşatmaktadır.
Biz Müslümanlar, Allah’ın “Rahim” sıfatına uygun muyuz değil miyiz kendimizi bir test edelim.
Kısa günde kırk kere okuduğumuz Fatiha Suresi’ne bari ittiba edebilsek hem Rahman hem Rahim sıfatına uyacağız da nasıl bir dünya hırsımız varsa, sadece okuyup geçiyoruz.
Garaudy’nun kitabı da Fatiha Suresi’yle başlıyor. Ne diyor Fatiha Suresi:
“Hamd, âlemlerin rabbi Allah’a mahsustur. O Rahman ve Rahimdir. Din gününün sahibidir. Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz. Bizi doğru yola eriştir. Nimete erdirdiğin kimselerin yoluna, gazaba uğrayanların ya da sapıtanlarınkine değil.”
Hakikaten de camiler İslam’ın aynası ama benim gibi camiye dünya gailesiyle girip dünya gailesiyle çıkanlar, nasıl İslam’ın aynası olur bilemiyorum. Geçelim.
¥
Roger Garaudy eserinde sırasıyla Kâbe’den Medine’ye yolculuk yapmış ve Kâbe ile Mescid-i Nebevi’yi,
Merkezi “Kâbe” olarak kabul edip oradan “Kubbetüssahra’ya” geçerek, Kudüs’teki İbrahimi Mücevheri’yi,
“Hz. Peygamber’in Evi Dünya Ölçeğinde Genişlediğinde” başlığı ile “Ümeyye Camii”ni,
Batının “Kaçırılmış Fırsatlarının İhtişamı” başlığıyla; “Kurtuba”yı, buradan yola çıkarak, “Yüzyılların Serabı” adını verdiği “Samarra”yı,
“Güzelliğin Sınırlarındaki Bir Çöl Fragmanı” ismiyle “İbn Tulun” ve “Burada İlim Eksiksiz Olarak Öğretildi” başlığıyla ünlü “Ezher Camii”ni,
“Bir Minberin Düşündürdükleri” adıyla “Kayrevan Camii”ni, “Sonsuzluğun Yolları” ismiyle “Karaviyyin Camii”ni,
“Müslüman Kalbinin Kasılıp Gevşemesi” başlığıyla “Kutubiye Camii”ni, “Allah Tarafından İyi Korunmuş” ismiyle “Tlemsen Camii”ni,
“Işığın Simyası” başlığıyla “Elhamra”yı, “Kültürlerin Sentezini Gerçekleştiren Bir İman” adıyla “Fars Camileri”ni,
“Sinan’ın Muzafferâne Meydan Okuyuşu” başlığıyla “Osmanlı Camileri”ni, “Bir Hint-Türk Kraliçesi İçin Farsça Mersiye” olan “Tac Mahal”i,
“Hint-Müslüman Sanatının Zirvesi” olan “Lahor Camii”ni, “Nijer Nehri ile İslam’dan Doğanlar” başlığıyla, “Cenne ve Timbuktu Camii”ni,
“Mizab Vadisi’nin Vahşi Güzelliği” başlığıyla “Gardaye Camii”ni anlatmış.
¥
Evet, birçoğunun adını bile duymadığımız bu camileri, Garaudy kendi üslubunca pek güzel anlatmış ve kitabının sonunu “Taşa Nakşedilmiş Bir Dua” yazısı ile “İslam Tarih ve Medeniyetinin Ana Çizgilerini” derç ettiği bir “Ek” bölümüyle bitirmiş.
Bilgi için Türk Edebiyatı Vakfı
0212- 526 16 15
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.