Kur’an Kursu’na düşman... Rusya’ya danışman!
Ancak bu kadar olur... Başkaları, bu “örtüşme”yi “tesadüf” olarak izah edebilir... Ama ben, “hiçbir şeyin tesadüf olamayacağına” inandığım için; bu olayın, olsa olsa “tevafuk” olabileceğini söylerim... Evet evet, ancak bu kadar “tevafuk” olur... önceki gün akşam saatlerinde; “Ergenekon soruşturması kapsamında aranan ve yurtdışında olduğu tespit edilen AK Parti eski Milletvekili Turhan çömez ile emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nce yakalama kararı çıkartıldı... Bu kararla birlikte Turhan çömez ve Levent Ersöz, yakalandığı takdirde cezaevine gönderilecek” şeklindeki haber gelip de, bu haberi gazeteye koyduktan sonra, eve gittim... Daha sonra da, “hangi filmi seyredeyim” diyerek, kanal kanal dolaşmaya başlamıştım ki; Kanal-D’de gösterilmeye başlanan “Sıkı Takip” isimli filmde karar kıldım... Film, bir “teknoloji casusluğu”nu konu alıyordu...
Filmi uzun uzun anlatacak değilim... Gerek FBI, gerek Rus mafyası, bir “çanta”nın peşindedir... çantada bir CD vardır ve o CD’de de, yeni bir “uçak modeli”nin çizimleri bulunmaktadır...
Amerikan istihbarat teşkilâtı FBI, bu modelin “Ruslar”ın, hele de “Rus mafyası”nın eline geçmemesi için çalışmakta, Rus mafyası da bu uçak modelini ele geçirmeye uğraşmaktadır!..
“FBI ajanlarının başındaki adam” bütün ajanları seferber etmiş, “çanta”nın peşindedir!..
Ancak, o ne?!?..
Filmin son sahnelerinde görülür ki, “FBI için çalıştığı” sanılan ajanların lideri, meğer “Rus mafyasının FBI içindeki köstebeği” imiş... Meğer, “Rus mafyası için çalışıyor”muş ve “çanta”yı elegeçirip, Rus mafyasına vermek için uğraşıyormuş!..
Evet evet, “Ruslar’la işbirliği” içindeymiş!..
Düşünebiliyor musunuz;
“çanta”yı elegeçirmek için FBI ajanlarının hayatlarını “tehlike”ye atan ekip başının, “ülkesine ihanet eden” bir adam olduğu, ancak filmin sonunda anlaşılıyor!..
Evet, “ABD’ye karşı, Rusların yanında” olarak!..
RUS’UN HİZMETİNDE BİR GENERAL!
İşte bu filmi izleyince, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz geldi gözlerimin önüne!.. Evet, “Ergenekon Operasyonu” kapsamında “gözaltı”na alınacağı gün; gazetecilere yazılı bir mesaj gönderip; “Bir iş gezisi için Rusya’ya gidiyorum... 10-15 gün içinde döneceğim” diyen ve fakat tam 45 gün önce kaçtığı Rusya’dan hâlâ dönmeyen Levent Ersöz!.. Ergenekon tutuklusu Org.Şener Eruygur döneminde “Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı” yapan Levent Ersöz!..
Diyeceksiniz ki; “Film” ile “bu olay” arasında ne gibi bir bağlantı var?..
Hemen söyleyeyim: “Rusya ile iş tutma” ortak paydası dışında hiçbir bağlantı yok!..
“Rusya ile iş tutma” konusu malûm...
“FBI ajanlarının başı” olan şahıs, nasıl ki “Rus mafyası ile” iş tutmuştur, Ergenekon zanlısı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de, emekli olduktan sonra “Rus firması” ile iş tutmuştur!..
Biraz açalım...
Efendim, “Levent Ersöz’ün Rusya’ya kaçtığı gün”ün ertesinde, gazetelerde şöyle haberler yer almıştı:
“Ergenekon zanlısı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün Rusya’nın savunma sanayiinde ihracat yapmakla yetkili tek firması olduğu belirtilen Rosoboron Export bünyesinde danışmanlık yaptığı öğrenildi.
Silahtan tanksavar füzelere, helikopterden uçağa kadar Rus malı savunma sanayii ürünlerini başka ülkelere ihraç eden şirketin pek çok üretici firmayla çalıştığı, Ersöz’ün de Rusya’nın askerî alandaki ihracatçısı olan bu çatı şirketle bağlantılı olduğu belirtiliyor.
Ersöz’ün bu firmanın Mart ayındaki tanıtım toplantısına katıldığı da ortaya çıktı. Mart ayında Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde savunma sanayiine ilişkin tanıtım toplantısı yapıldı.
Rus generallerin yanı sıra yerli savunma sanayii temsilcilerinin de bulunduğu konuklara, kokteylin ardından özel bir sunum yapıldı. Bu sunumda, en hafif silahtan savaş uçağına kadar geniş bir yelpazede savunma sanayiindeki gelişmeler aktarıldı.
Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, büyükelçilikteki toplantıya CEO’luğunu yaptığı firmanın sahibi ile geldi. Ersöz ve firma sahibi toplantıdan S600 Mercedes’le birlikte ayrıldı.”
O SİLAHLARI VEREN KİMDİ?
Açık söyleyeyim;
Bir “TSK mensubu”nun, hele bir “general”in, üstelik de “Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı” yapmış birinin, “emekli” olduktan sonra bile olsa gidip de “Rus firmasına danışmanlık” yapmasını, o zamanlar da yadırgamıştım!..
Ki, Levent Ersöz, “sıradan bir general” değildi... Adı, “bir sürü olayın içinde” geçiyordu!..
Meselâ, Hizbullah’a yönelik operasyon!..
Gazeteler, bu olayı şöyle duyurmuştu:
“2001 Ocak ayında Şırnak’ın İdil ilçesinde gerçekleştirilen Hizbullah operasyonunda 13 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin gösterdikleri yerlerde yapılan aramalarda altı el bombası, beş lav silahı, üç roketatar, iki ağır makinalı tüfek, bir A-3 makinalı tüfek, 20 Kalaşnikof tüfek ve bir G-3 piyade tüfeği ele geçirildi.
İdil kırsalında PKK’lılarla çatışmaya girmek ve köy girişlerinde silahlı nöbet tutmak suçlarından tutuklanan sanıklar hakkında, kapatılan Diyarbakır 3 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde dava açıldı.
Sanıklar kendilerine komplo kurulduğunu, silahların güvenlik güçleri tarafından evlerine bırakıldığını söyleyince; mahkeme, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Alay Komutanlığı’ndan silahlarla ilgili bilgi istedi. Seri numaralarında yapılan inceleme sonucu silahların Şırnak Jandarma Alay Komutanlığı envanterine kayıtlı olduğu tespit edildi.
Bunun üzerine Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı’nca 13 Nisan 2001 günü Diyarbakır 3 No’lu DGM Başkanlığı’na gönderilen yazı ortalığı karıştırdı.
Şırnak İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı sıfatıyla Albay Nevzat Alyanak imzasını taşıyan ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın iki mesaj emrini içeren ‘gizli’ ibareli belgede, ‘sanıkların gösterdikleri yerlerde ve evlerinde yapılan aramalarda ele geçen vahim nitelikteki silahların ordu malı olduğu, Silahlı Kuvvetler envanterine kayıtlı olması nedeniyle işlemlerin bitirilmesinden sonra kendilerine iade edilmesi’ talep edilerek şöyle denildi:
¥ “1- Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’nca icra edilen operasyonlarda ele geçirilen ve tahkikat için teslim edilen aşağıda cins, miktar ve kayıtları yazılı silahlar ordu malı olup, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı envanterindedir.
¥ 2- Söz konusu silahların adli işlemlerinin bitimini müteakip 173 No’lu birlik Mal Saymanlığı’na iade edilmek üzere Şırnak İl Merkez Jandarma Komutanlığı’na teslim edilmesini arz ederim.”
Sonuçta, silahlar “Alay”a iade edildi, “sanık”lar da bir süre hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı!..
Ama, sıkı durun...
Söz konusu sanıkların yakalandığı ve silahların ele geçirildiği tarihte Şırnak Alay Komutanlığı görevini kim yapıyordu biliyor musunuz?.. Aynen tahmin ettiğiniz gibi!.. Evet, Ergenekon soruşturmasının firari sanığı olan ve Rusya’nın önde gelen Rosoboron Export adlı silah şirketine danışmanlık yaptığı belirtilen emekli Tuğgeneral Levent Ersöz!
KUR’AN KURSUNU YIKTIRAN PAŞA!
Biliyorum, bu olaydan yola çıkıp, Levent Ersöz’ün; pekâlâ bir “Hizbullah sempatizanı” olabileceğini, dolayısıyla onun “dindar” biri olduğunu düşüneceksiniz!..
Neredeeee!... Tam tersine!..
çünkü efendim, Levent Ersöz; Şırnak’taki görevi bittikten sonra geldiği Bursa’da “Kur’an kursunu yıktırmakla” gündeme gelmişti.
Vakit’in 22 Mayıs 2003 tarihli birinci sayfasında “Güçleri Kur’an kursuna yetti” başlığıyla verilen haber, şöyleydi:
“Hükümet, orman özelliği kaybolan arazilerin bir kanunla satışını Meclis’ten geçirmeye çalışırken, Bursa’nın metropol belediyelerinden Osmangazi Belediyesi, dün sabah erken saatlerde şimdiye kadar gerçekleştirilen en büyük yıkım operasyonunu başlattı.
Bursa’da Uludağ eteklerinde yeralan Hüseyinalan Köyü’ndeki 117 villa ve evin yıkımı için bir gün önceden 10 iş makinesini köye getiren Osmangazi Belediyesi ekipleri, dün sabah 07.00 sularında 150 jandarma desteğinde, köydeki villaların yıkımına başladı.
Yıkıma, jandarma en üst düzeyde iştirak ederken, Bayındırlık İl Müdürlüğü, Orman Bölge Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü, TEDAŞ temsilcileri de hazır bulundu.
Toplam 116 villanın bulunduğu Hüseyinalan Köyü’ne sabahın erken saatlerinde 10 iş makinesiyle gelen Osmangazi Belediyesi ekipleri, önce yıkılacak binaları tespit etti. Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Levent Ersöz ve İl Jandarma Alay Komutanı Arif çetin’in de hazır bulunduğu operasyon sırasında, villalardaki eşyaların tahliye edilmesi için jandarmalar tarafından çadır kuruldu. TEDAŞ da bölgenin elektriklerini kesti. Diğer yandan 250 jandarma robokop, özel eğitilmiş köpeklerle çevrede güvenlik tedbiri alırken, operasyona start verildi.
İlk olarak, kime ait olduğu bilinmeyen temel halindeki bir inşaat yıkıldı. Ardından Mehmet Kıran’a ait 3 katlı villa, içindeki eşyalar boşaltıldıktan sonra yerle bir edildi. Daha sonra Muharrem Balkoç’a ait 2 katlı villa, ikinci defa yıkıldı.
Diğer villalara yönelen ekipler, bina sahiplerinin Bölge İdare Mahkemesi’nden yürütmeyi durdurma kararı çıkartmasıyla ne yapacaklarını şaşırdı. 100 villa sahibinin jet hızıyla mahkemeden karar çıkarttığı öğrenildi. Villalarını, Hüseyinalan Köyü’nün henüz belediyenin mücavir alanlarına katılmadan önce yaptıklarını hatırlatan vatandaşlar, yıkımların kanunsuz olduğunu söyledi.
Bunun üzerine ekipler, Yıldırım Beyazıt Kur’an Kursu Derneği’ne ait 20 yıllık binaya yöneldi. 2 yıl öncesine kadar öğrencilerin Kur’an-ı Kerim öğrendiği tesisi gezen Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Levent Ersöz, binanın yıkılması için hiçbir hukuki engel olmadığını iddia etti. Ardından binadaki eşyalar tahliye edilerek, yıkıma başlandı.”
Evet, o günlerde bu haberi vermiştik... Gerçekten de, “villaları yıkmaya gücü yetmeyen”ler, gidip “Kur’an kursu”nu yerle bir etmişti... “Yıkım ekibinin başında” olan ve “Kur’an kursunun yıkılması için hiçbir kanunî engel yok” deyip, yıkıma fırsat veren de Levent Ersöz’dü, iyi mi?..
KİM KUR’AN-I KERİM’E DüŞMAN İSE!
Hangi birisini sayalım... Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün gayrimeşru ilişki yaşadığı L’nin 5 yakın akrabasının TİKKO örgütü mensubu olduğunun MİT ve JİTEM raporlarıyla tespit edildiği iddiasını mı,
Aynı Levent Ersöz’ün Şırnak’ta görev yaptığı süre içerisinde bir kişiyi ölümle tehdit ettiği, daha sonra bu kişinin kaybolduğu, bu konuda Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi özkök’e de şikâyette bulunulduğu iddiasını mı?..
İşte bu adam, şimdi “kayıp”larda!..
“10 gün içinde döneceğim” deyip kaçtı ama, “45 gündür kayıp”larda!..
Artık “Rusya’nın neresinde”dir, Rus şirketi, kendisini nerede gizlemektedir, orası belli değil!..
Belli olan şu ki;
Levent Ersöz, hâlâ “Rus silah şirketine danışmanlık” yapmaktadır!..
Görev yaptığı yıllarda “Ulusalcılık” edebiyatı yapan, “Atatürkçülük” nutukları atan, “Kur’an kursu yıktıran” bir adam, bugün “Ruslar’ın hizmetinde” ya; varın gerisini siz düşünün!..
Artık, şöyle düşünmeye başladım:
Kimin ki “din”le, “dindar”la, “başörtüsü” ve “Kur’an” ile bir problemi vardır; bilin ki bu adam “vatansever” değil, kesinlikle “yabansever”dir!..
Şekil 1 A’da görüldüğü gibi!..
===============
Ağızbirliği!
Geçenlerde, bir televizyon kanalının haberinde; "İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın Türkiye ziyareti"ni eleştiren İsrail gazetelerinden Jarusalem Post'un yazısı; "İsrail gazetesinden Ergenekon ağzı" ifadesiyle veriliyordu...
Dünkü "Ergenekoncu kartel gazeteleri"ne baktım... Onlar da, aynı ziyaret için "İsrail ağzı" kullanıyorlardı!.. Neymiş, Ahmedinejad'ın İstanbul gezisi trafiği felç etmiş... Neymiş, "İstanbullulara Ahmedinejad işkencesi"ymiş!..
Şöyle düşündüm: İsrail gazeteleri "Ergenekon ağzı" kullanır da, kartel gazeteleri "İsrail ağzı" kullanmaz mı?!?..
Gördük işte; "ağızbirliği" içinde hareket edip, "Ahmedinejad'ın Türkiye ziyareti"ne karşı "psikolojik harp tekniği" kullandılar!..
Akılları sıra, "İran-Türkiye ilişkileri"ni baltalayacaklar... Ama, dün "Sultanahmet Camii'nde görülen "sevgi seli", hem "Ergenekon ağzı" kullananlara, hem de "İsrail ağzı" kullananlara, okkalı bir cevap niteliğindeydi!.. Bu ziyaretin bir önemli tarafı da, "Ergenekon-İsrail ilişkisi"ni ortaya çıkarması oldu...
Mahmud Ahmedinejad'a yönelik "SİYON-İST" ve "PİYON-İST" saldırılar da, bunun kanıtıdır!..