Bütün kutular açılmalı, bütün kutular!...
“O gün, o hedeflere uygun olarak Deniz Baykal’ı yiyenler, bugün, milletimizin gönlünde taht kuran büyük millet ve devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı gözlerine kestirmiş haldeler.”
*
Evet, buradan devam:
KON TV ekranlarında her Cumartesi sabahı (11’de) yayınlanan “Bir Fincan Kahve” adlı programımızın geçen haftaki konuğu, Akşam gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı’nın söyledikleri dikkat çekiciydi.
Sayın Pazarcı, Amerikan Derin Devleti’nin kontrolündeki bir “üniversite”nin “Deniz Baykal’ı Bitirme Plânı” hazırladığına “işaret” ediyordu.
Bu “işaret”in ardından Deniz Baykal yönetimindeki CHP’den “Konunun üzerine ısrarla gitmenizde ülke çıkarları açısından büyük fayda var… Ki, siz Deniz Baykal’a yönelen komploya Deniz Baykal’ın dünya görüşünü benimsemeyen bir gazeteci olduğunuz halde ilk karşı çıkanlardansınız. Bunu yapmak CHP’ye yakın bir yazar için kolaydı ama sizin için çok zordu.” mesajları aldım.
*
Evet, taaa o günlerde söylediklerimizi gelişmeler teyid ediyor.
Sami Dadallıoğlu’nun Kanaltürk’te yayınlanan programında “Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir proje genel başkanı olduğunu” söylemiş ve Deniz Baykal’a yönelik komploya net ifadelerle karşı çıkmıştık.
Deniz Baykal kimdi?..
Bariz hatalarına mukabil, belli konularda “duruşu” olan, “çizgisi” olan, zaman zaman sapsa da devlet adamlığı vasfını korumaya çalışan bir lider.
Kemal Kılıçdaroğlu ise bazı CHP’lilerin dile getirdikleri gibi “bir proje adamı” olarak öne çıkartıldı.
Servis malzemeleriyle AK Parti’den bir iki ismi devirmesi temin edildi, “yolsuzluklarla mücadele” (!) sembolü haline getirildi, ve “kaset maset” derken, paldır küldür CHP’nin başına yerleştirildi!..
CHP büyük bir operasyona tabi tutuluyordu da niçin tutuluyordu?..
Yapılmak istenen neydi?..
Bülent Ecevit’i, “İsrail adeta soykırım yapıyor!” sözleri doğrultusunda birkaç manevra çektiği için götürdüler…
Ya Deniz Baykal…
Onu yemelerinin sebebi neydi?..
*
Deniz Baykal, 1 Mart tezkeresinde ve sonrasında “mayın”lı alana mı girmişti?..
Neyse ne…
Şimdi herkes net olarak görüyor ki, SSK Eski Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun oraya getirilmesinin “farklı farklı” amaçları vardı.
Komployu Kemal Kılıçdaroğlu üretmedi, onun bu işlerde dahli yok, bir eski Genel Müdür için CHP gibi bir partiye Genel Başkan olmak çok büyük bir hadiseydi, rüyasında görse hayra yormayacağı bir işti, Atatürk’ün koltuğuna oturmak inanılmaz ötesi bir şeydi…
Oldu…
Oldurdular!..
Bunu da “Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olsun, çoluk çocuğu mesut olsun! ” diye yapmadılar!..
Bugün görüyoruz ki..
O hedeflere uygun olarak o gün Deniz Baykal’ı yiyenler bugün milletin gönlünde taht kurmuş büyük millet ve devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı gözlerine kestirmiş haldeler.
Recep Tayyip Erdoğan’ı yok ettikten sonra...
ABD’deki gibi, “milli değerlerden epeyce kopuk” bir Demokrat Parti ve diğer tarafta da “ulusal değerlerden epeyce kopuk” bir Cumhuriyetçi Parti!..
Siz üzerinde düşünedurun…
Ben, O gün Deniz Baykal’ı yemek için olağanüstü gayret sarf edenlerin bugün pişmanlık duyduklarını ifade edeyim.
Onlardan biri de CHP camiasının önde gelen isimlerinden Sayın Şahin Mengü.
Der ki, “CHP Lideri Deniz Baykal’a düzenlenen komplonun ardından CHP Liderliğinde Kemal KILIÇDAROĞLU’nu desteklediğim için hem eski Genel Başkan Sayın Deniz Baykal’dan hem de CHP’ye gönül veren vatandaşlarımızdan özür dilerim!..”
*
Bunları Sayın Şahin Mengü’nün söylemiş olması özellikle önemli…
Önemli zira; Kılıçdaroğlu’nu desteklediği günlerde ABD kaynaklı çok önemli isimler gelmiş kendisine…
Kemal Kılıçdaroğlu projesine verecekleri katkılar üzerine görüşme yapmak istemiş…
Şahin Mengü de, -kendi anlatımları- “Bu Amerika mamerika işleri midemi bulandırdı, ben bu işlerden korkarım” demiş…
Ve doğruya ermiş.
*
Ve bu arada, Wikileaks belgelerinde ABD’nin “Deniz Baykal’ı devirip yerine uygun isimleri getirmeye dair” nice kayıtlar varmış!..
*
Mesele bu kadar açıkken…
“Paralel Yapı”nın “Bu işin arka planı yok, kutu meselesi bu kutu!” yollu savunmasına kargalar güler!..
Bütün kutular açılmalı!..
Bütün kutular!..