Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Biz “Ahir Zaman Peygamberi”nin ümmetiyiz!

Biz “Ahir Zaman Peygamberi”nin ümmetiyiz!

Fitne zamanıdır..
Akıl, hikmet ve feraset sahibi olmak gerek..
Teenni şart.
Tartışmadan konuşmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Sabırlı olmak zorundayız. İstişare ve şurayı elden bırakmamak gerek.
Saflarımızı sık ve doğru tutmak zorundayız.. Ticaretimizde ortaklığa gitmemiz gerek.. İhtilaflarımızda ise hakeme gitmeyi öğrenmeliyiz..
Adaletten şaşmamak gerek. Bir kişi ya topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.
Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde ise hayır olabileceğini hesaba katmamız gerekiyor..
Geçmişi iyi bilmemiz gerek. Bugünü iyi izlemek, tarihe tanıklık etmek zorundayız ve geleceğe ilişkin projelerimiz olmalı..
Sağlam bedene, hisseden bir yüreğe ve akleden bir beyine sahip olmamız gerekiyor. Onun için çok okumamız gerekiyor.. Etkili konuşmak ve söyleneni doğru anlamak için mantık ve edebiyata ihtiyacımız var. Vakıayı doğru anlamak ve başka olaylarla kıyaslamak için matematik ve geometriye, doğru düşünmek ve geleceği doğru okumak adına, ihtimalleri görmek için felsefeye ihtiyacımız var.. Ve tabii ilahi rızayı anlamak için Kur’an bilgisine, hadis bilgisine, siyer bilgisine ve fıkıh bilgisine ihtiyacımız var. Hepsinden önce de akidemizi sağlamlaştırmak zorundayız..
“Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez.”
Mekke’de kardeşlerle oturup bunları konuşuyoruz..
Biz yeryüzünden hesaba çekileceğiz.
Biz sadece Ahir Zaman Peygamberi’nin değil, alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz..
Bu sadece sözden ibaret bir iddia değil.. Bu manevi derece olduğu kadar tarihi bir sorumluluk da yüklüyor üzerimize..
Bunun anlamı şu: Yeryüzünden hesaba çekileceğiz..
“Bize ne” diyemeyiz..
Tüm açlar ve çaresizler, mazlumlar ümmetin yetimidir..
Mekke bunun kongre mezkezi, oryantasyon merkezi, camiler ise yerel kongreler ve uygulama merkezleridir. Namaz bu idrak ve şuurun, sorumluluğun hesabının görüldüğü yerdir..
Yeryüzündeki bütün sorunlar bizim sorumluluğumuzdadır ve hiçbir Müslüman, bu anlamda dünyada olup biten şeyleri görmezlikten, duymazlıktan, bilmezlikten gelme hakkına sahip değildir..
Yaşadığımız her anın hesabını vereceğiz.. Yaptıklaırmız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın da hesabını vereceğiz..
Mallarımızla, canlarımızla, sevdiklerimiz ile bu konuda seferber olacağız..
Müslüman olmak bu anlamda bir kahramanlıktır..
Ama nice zamandır bu sorumluluğumuzu unuttuk..
Başımıza gelen felaketler belki de biraz da bunun sonucudur..
Biz tarihin yaşayan tanıklarıyız.. Bir çok şey biz yaşarken oldu. Oluyor.. Olacak..
Tabii afetler, savaş, kıtlık, ekolojik felaketler, yeni hastalıklar.
Bunlar ahir zamanın halleridir..
Fitneler yakamızı bırakmayacak.
Belki de böyle bir zamanda daha çok dua ve daha çok sabra ihtiyacımız olacak. Daha çok çalışmamız gerekecek..
Sonunda kazanacak olan taraf belli, ama geçiş dönemi zorlu olacak gibi.
Yine dünyanın en şanslı bölgelerinden birinde bulunuyoruz. Şanslı ve belalı bir coğrafya..
Sahip olduğumuz zenginlikleri işleyecek, yönetecek bir zekaya sahip değilsek iki yakamızı bir araya getirmezler..
Hani diyorlar ya: “Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülke” diye.
Bu bölge hep böyle..
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi