“Dönünüz artık… Bitsin bu hasret!..”
Yaşadığımız her anın bir mesajı var…
Anlamsız nefes yok!..
Meslek hastalığı mıdır nedir; etrafa bakmaktan kendimi unuttuğum oluyor…
•
“Tık nefes” olmuşuz…
Tefekkürü ezen bir tempo…
Dedim ki:
Koca caddeler ve sokaklar,
Telaşlı erkekler ve kadınlar,
Son nefese kadar belli;
Koşacak ve koşturacaklar!..
•
Mezara kadar ailen, mülkün, hayırlı işlerin eşlik eder sana.
Oraya girdim mi, ailen ve mülkün geri döner…
Kalırsın hayırlı işlerinle!..
•
Mezara girmeye gör…
Dedim ki;
Babamı defnederken hava çok soğuktu,
Kürek buzdandı, elim buz tutmuştu,
‘Bitse de gitsek!’ dediğim lahza,
Babamın ruhu yorgan olmuştu.
•
İyi işler yapmak lazım…
“Kalıcı” işler…
Kafayı ve yüreği toplamak…
Derken…
İçime düştü:
Namaz satıhta,
Oruç açlıkta,
Zekât “banka”da,
Takva “uzak”ta!..
•
Ölüm, ölüm…
Ne ki hayat?
“Az kaldı, çok az, geldi gelecek,
Bir nefes, bir iki daha ve gerçek!..
Yolunu bekleyenler var,
Biraz yılan ve biraz da böcek!..
•
Bu halin şuurunda olarak…
Vakti zâyi etmeden…
“Nasıl sonuçlanacak?” cihetine merak “buyur”madan… “Hayırlı bir sonuca ulaşması için ne yapmalıyım?..” diyerek…
Düşünceyle icraatı denk getirerek…
Cehd ile…
•
Rahatta zahmet, zahmette rahat…
İmkânlar arttıkça, mukâvemet düşüyor.
İmkânlar arttıkça “zaman” daha bir hızlı tükeniyor.
•
Bir “zaman”lar ne sohbet ederdik…
Şimdi pek kalmadı, ikide bir cep telefonu; “Pardon abi!..”
“Ha ne diyorduk!..”
“Gitti o heyecan, o hava gitti!..”
•
Eskiden de hayat zordu, karpuzun büyüğünü almak her yiğidin harcı değildi…
Eskiden de çalışırdık, çok daha fazla çalışırdık…
Lakin o günlerde “karpuzun büyüğü”, “işin rahatı” gibi arayışlarımız yoktu pek.
Bugün, yenisi yarım kilo daha fazla “çamaşır” alıyor diye “eski”sini çöpe atar hallerdeyiz…
Her şeyin “eski”si çöpe…
Ve her şey ne de çabuk eskiyor.
•
Derdi ki Rahmetli Dedem;
“Evlat, en önemli kıyafetin eski kıyafetindir!”
“Zira evlat, eskisi olmayanın yenisi olmaaaz!..”
•
Ne “zaman” ki, “eski”yi bulacağız…
Ne “zaman” ki “mazimizle” buluşacağız…
İnşallah o “vakit” düze çıkacağız…
•
Koptum mu oradan…
Koptum mu “gönlünden”…
“Başka gönüllere girmenin derdinde!” oluyorsun.
Başka gönüller de seni ikide bir “sınır dışına atmakla” tehdit ediyor!..
•
İyisi mi…
Çekiniz restinizi “Efendi”m.
“Bitsin Bu Hasret!..”