Gülen: “Pişmanlık Yok Kavgaya Devam” 1
Fethullah Hoca ve cemaati ile Başbakan Erdoğan ve AK Parti arasındaki kavga kızışarak devam ediyor. Her iki tarafın ileri gelenleri de iyice geriliyor, öfkeleniyor ve amansızca saldırıyor.
Bizim gibi kavgaya katılmak istemeyen ve aralarını düzelmesi için barış teklif edenler de yavaş yavaş net tavır almaya mecbur kalıyorlar.
Hani “ben demiştim” ukalalığını seven çokbilmişler, “günaydın, saflık uykunuzdan uyandınız mı?” diyecekler ve biz onlara yine sabırla cevap vereceğiz: “Uyanmadık, zaten uyanıktık, ama delilsiz mesnetsiz konuşmuyorduk. Şimdi delilimiz kanıtımız var. Artık konuşursak, vebali yoktur, çünkü caizdir, helaldir. Ama o zaman siz elinizde belgeniz olmadan zan ve tahmin üzerine konuşuyordunuz. Bu caiz değildi. Tövbe ediniz.”
Her neyse, bir Müslüman duyarlılığı içinde biz üstümüze düşeni yaptık hamdolsun. Sorunu gördüğümüz ve bildiğimiz oranda akıl mantık süzgecinden geçirdik, tecrübelerimizi kattık, dünyaya baktık, sonuçta kanaatimizi ve muhtemel çözümü yazdık. Bundan sonra sorumluluk iki tarafın da doğrudan yetkililerindedir. İş onların omuzundadır. Onlar da bir Müslüman olarak düşünsün, taşınsınlar, gereğini yapsınlar.
Burada şu sonuçlara bir kere daha dikkat çekmek faydalı olur diye düşünmekteyiz:
Elbette hükümet her türlü kanunsuzluğun ve yolsuzluğun üstüne gitmeli ve milletin malına sahip çıkmalıdır. Yakınlar bile olsa kimse korunmamalıdır. Bu arada devlet içinde devlet görüntülerine de asla izin vermemeli, yönetimde birlik sağlanmalı, iktidar asalakları çetelere, cuntalara, darbecilere asla imkan ve fırsat vermemelidir.
Hoca Efendi ilk günden söz verdiği gibi kendi hizmet alanına çekilmeli, yani bütün varlığını Allah için din ve insan eğitimine vermeli, sözünün eri olarak siyasetten uzak olmalı, devlete doğrudan müdahale etmemelidir. Ancak bir STK insanı olarak her zaman fikrini rahatça söyleyip edebi dairesinde eleştiri yapabilmelidir. Bu onun ve cemaatinin en temel hakkıdır.
Bu ülkede olan şu işler basit bir yolsuzluk işine benzemiyor. Bunun altında daha derin güçler ve amaçlar vardır. Bunlar Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini ve dünyada söz sahibi olmasını istemiyor, bu yüzden bu ülkeye darbe vurarak zarar vermek istiyorlar. Özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinden rahatsızdırlar. Gülen Hoca Efendinin bunun farkında olmaması mümkün değildir. Buna rağmen “kavgaya devam” diyerek barışa yaklaşmaması düşündürücüdür.
Bence kavga yapan kaybeder. Müslümanlar barıştan yana tavır koymalıdırlar.
Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı halkın iradesidir. Bir hükümet halkın iradesi ile iş başına geldikten sonra demokratik meşruiyeti hiçbir iç ve dış vesayet odağı ile paylaşmamalıdır. Bir “Sivil Toplum Kuruluşu” ya da değişik lobiler, bireyler gibi kendi görüşlerini hükümetle paylaşmalı, hatta raporlar hazırlayarak onları bilgilendirmeli, yönlendirmeli, yardımcı olmalı, yol göstermelidirler. Ancak seçimle gelen hükümete karşı asla bir güç kullanmamalıdırlar.
Bütün bunlardan sonra vaziyete son bir daha bakalım isterseniz. M. Fethullah Gülen Hoca Efendi bütün barış tekliflerimize rağmen hala BBC’ye verdiği mülakatta pişman olmadığını, bilakis karşıdan pişmanlık beklediğini söylüyor: “Belki onlar da bir gün nadim olup ağlayacaklar buna, pişmanlıklarını ifade edecekler.”
Ve “biz çok gördük böylelerini” der gibi ekliyor: “Daha önce de başımıza gelen şeylerden dolayı belki yüz tane insan e-maille, "Ne olur hakkınızı helal edin, size karşı haksızlık yaptık" dediler. Askeri dönemlerde de oldu bu, başka yine böyle herkesi vesayetleri altına almak isteyen insanlar tarafından da oldu.”
Hoca neden “barışa hayır, kavgaya devam” diyor acaba?
Görelim ama gelecek yazıda inşallah.