Emanetçi muhâlefet
Nasıl da tersyüz oldu her şey birdenbire...
Nasıl da keşmekeşe gark oldu zihinler... Nasıl da çalındı istikballer, sömürüldü enerjiler... Gündem ayarları şaştı kaldı; birinci sayfalar ifrazat kusuyor bir süredir; göze göz, dişe diş!
Yeniden yalan ile doğru, hayır ile şer, güzel ile çirkin arasındaki makas daraldı…
Karabasan gibi çöktü fitne bulutu üstümüze!
Haysiyet fukaraları haysiyet cellâtlığına soyunurken itibar kuraklığı içinde kavrulanlar itibarsızlaştırmanın menhus bataklığı içinde debelenir oldular...
Zâhirperest âlim-i câhillerle câhil-i âlimlere ise gün doğdu: Tüm basmakalıplar vitrine sürüldü, âdî, pespaye, devr-i sâbıkta bile mûteber olmayan fikirler müşteri buldu, rağbet gördü!
Mefkûre zehirlendi mi bir kere, ak ile kara, hayır ile şer, yalan ile doğru ayırt edilemez olur. Zihinler temyîz kuvvetini, kalpler ferasetini, akıllar basiretini yitirir. İşte o zaman fitnelerden fitne beğen!
O vakit sofraya rotasını kaybetmiş kibir küpü kurtlar üşüşür! Kırk kulplu hizmet kazanları açları doyurmak yerine nizamı bozmak için kaynatılır!
Ne bedbahtlıktır bu? Ne kör tâlihtir!
Bu hâle düşmektense dağa çıkıp eşkıya olsan daha bahtiyarsın!
Gelecek nesillere rezil bir miras, zelîl bir hâl bırakmak kimin kârına Allah aşkına!
Hiçbir hakiki vatanperver, hâlis mü’min bunu ister mi?
Bu zulme taraftar olur mu?
Bu günahı bile isteye işler mi?
Yakın tarihimiz boyunca ‘emanetçi hükümetler’den çok çekmiştik, şimdilerde ise envaiçeşit ‘emanetçi muhalefet’ boy verdi.
Mayası emanetçi sermaye olan bir muhalefet bu...
96 yıl önce bir Şubat günü vefat eden Abdülhamid Han da istiklâl, istikrar, ittihat ve izzetli siyaset gibi değerlerle icraat yaptığında da iki tür muhalefet vardı: Emanetçiler ve millîler.
Emanetçiler memleketi felâket uçurumlarına yuvarlamışlardı. Paramparça etmişlerdi. Nihayet, sözde çok sevdikleri vatanlarını bile terk etmek mecburiyetinde kaldılar. Milli ve hakiki olanlar ise ülkelerine hizmete devam ettiler. Hakkı tutup kaldırmaktan, zalim idarecilere kılıçlarıyla ve kalemleriyle ikaz vermekten geri durmadılar.
Muhalefetin millîsi, yerlisi, hakikisi makbuldür: Hak namına hakikati söyleyen, halk namına tenkit eden, yol gösteren…
Emanetçi muhalefet ise nerede memleket için faydalı proje var ona muhalefet ediyor. Bilakayduşart muhalefeti matah belliyor. Şimdi çok para etmese de her meseleyi güvenlikleştirip, tabu siyaseti yapıp yeni adımlar, yeni hamleler yapılmasına mani olmaya çalışıyor.
Emanetçi muhalefet’in ilkesi olmaz, insafı ve ahlakı yoktur; çirkeftir. Tek gayesi vardır: Yıpratmak ve hükümeti alaşağı etmek.
“Mevzû vatansa gerisi teferruattır” yerine “Mevzû iktidarımsa gerisi teferruattır” anlayışıyla hareket eder.
Emanetçi muhalefet oyalar, alıkoyar, yol keser, yalan ile doğruyu boca eder!
Şu algı anarşizmi ve gündem keşmekeşi içerisinde emanetçi muhalefetle milli ve hakiki muhalefeti ayırt edebilenlere helâl olsun.
‘Seçime doğru’ her gün yaşamakta olduğumuz zorlu seçim bu çünkü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.