Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Akit’in “Özel Haber”leri ve “Akit’e özel” bir haber

Akit’in “Özel Haber”leri ve “Akit’e özel” bir haber

Hemen her hafta olduğu gibi, geçen hafta da, “gündem” olan “özel haber”lere imza attık...

Mesela, 9 Şubat Pazar günü; “Paralel Cunta ve Medya’nın ihanette el ele olduğunu” ortaya koyan, yine Murat Alan imzalı, “Alçakça talimat”ı deşifre ettik.

“Alçakça talimat” şuydu:

“TIR’ları şehir merkezine getiriyoruz... Medya çekime hazır olsun!”

Murat Alan’ın haberi şöyleydi:

“28 Şubat darbecileri tank şov yapmak için gazetecileri organize ederken, 17 Aralık darbecileri de Adana’da TIR şov için aynı organizasyonu yapmış. Operasyon ekibinde yer alan bir subayın, ihanet planının medya ayağını organize ettiği; ‘bomba yüklü TIR’ mizansenini tüm dünyaya servis edecek basın kuruluşlarının koordinesinden sorumlu olduğu ifade edildi.

MİT TIR’larını şehir merkezinde dünyaya teşhir etmek isteyen paralelci jandarmaların, basın mensuplarına ‘Şehir merkezine gidin, birazdan TIR’ı oraya getirip sergileyeceğiz. Bolca fotoğraf çeker, mümkünse canlı yayın yaparsınız’ dediği belirlendi. Kirli operasyonun, finali Adana’da yapılan 6. Büyükelçiler Konferansı ile aynı güne denk getirilmesi de manidar bulundu.”

VALİ BEY’E PARALEL TEZGÂH!

Murat Alan, 16 Şubat Pazar günü, yani dün de “10 Kasım’da Adana’da yaşanan provokasyonu” deşifre ediyor ve “Vali Hüseyin Avni Coş’a kurulan Paralel tezgâh”ın ayrıntılarını özetle şöyle aktarıyordu:

“Adana’daki 10 Kasım provokasyonunu, ihanet şebekesinin tezgâhladığı ortaya çıktı... İki aşamalı bir plan yapan paralel ekibin, önce isimsiz DHKP-C ihbarıyla Vali’nin güvenliğinden sorumlu yakın koruma birimine nüfuz ettiği, daha sonra Vali Coş’un aracının marjinal grupların ortasına çekildiği ifade edildi.

Olayı araştıran istihbarat birimleri 30’a yakın sivil ve üniformalı polisin saldırıyı seyretmekle yetindiğini, sadece birkaç trafik polisinin saldırgan gruba müdahale etmek üzere hareketlendiğini belirledi.”

BABASINI BİLE SATMIŞ!

Geçen hafta, sadece “MİT’in TIR’larına yönelik ihanet tezgâhı”nı gözler önüne sermekle kalmadık, aynı zamanda, arkadaşlarımız Koray Taşdemir ve Zekeriya Say’ın haberleriyle, “Paralel Yapı”nın İstanbul Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül’ün; “babasını bile sattığını” belgeleriyle gözler önüne serdik...

Haber, özetle şöyleydi:

“Mustafa Sarıgül’ün, 1991 yılında SHP milletvekili iken babası Hakkı Sarıgül’ün Şişli’de, Fulya Camii’nin altında işlettiği İslami usullere göre hizmet veren düğün salonunu laikliğe aykırı olduğu gerekçesi ile İçişleri Bakanlığı’na şikâyet ettiği bildirildi.”

“Babasını bile satan” bir insanın, “daha başka neleri ve kimleri satabileceği”nin değerlendirmesini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

NİYE 9 AY SONRA?

Geçen hafta, bir “şaibeli” olay daha yaşandı... “9 ay önce”, yani Haziran ayındaki “Gezi Kalkışması” esnasında; Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun gelini Zehra Develioğlu; Kabataş’ta, “bebeği ile birlikte saldırıya uğramış ve darp edilmiş”ti...

O günlerde, Zehra Develioğlu ile röportaj yapan gazeteciler; Zehra Develioğlu’nun anlattıkları ve hatta “seyrettikleri görüntüler” karşısında “dehşete kapıldıklarını” yazmışlar ve “Bir kadına, hele de küçük bir bebeği bulunan bir kadına bunu yapanlar insan olamaz!.. Nasıl darp edildiğini gördük ve insanlığımızdan utandık... Çok acı bir olay ama maalesef gerçek” şeklinde yazılar yazmışlardı...

Gelin görün ki;

“Aradan 9 ay geçtikten sonra”, olay gününü gösteren “kamera görüntüleri”(!)nin ortaya çıktığı ama “Zehra Develioğlu’nun darp edildiğine, hele hele üzerine idrar boşaltıldığına” dair görüntüler bulunmadığına dair haberler yapıldı...

Bu haberler üzerine de; Hürriyet Yazarı İsmet Berkan ile Türkiye yazarı Balçiçek İlter; ilk yazdıklarından 180 derece dönüş yaparak; “Kandırıldık!.. Özür dileriz” şeklinde yazılar yazdılar.

Olabilir... Belki de “baskı” altında kaldıkları için “özür” dilemek zorunda kalmış olabilirler...

Yalnız, onların “özür” dilemeleri, “gerçek”leri ya da “soru”ları ortadan kaldırmaz...

İlk soru şu:

İsmet Berkan, o günlerde katıldığı bir televizyon programında; “görüntüleri izlediğini” söylüyor ve görüntülerde; “Bir bebek arabasının devrildiğini gördüğünü” ifade ediyordu...

Ama, Kanal D’nin yayınladığı görüntülerde, bırakın “bebek arabasının devrildiğini” gösteren görüntüler, neredeyse en ufak kargaşa bile yoktu!..

Peki, İsmet Berkan’ın “Bebek arabası devrilirken gördüm” dediği görüntüler, nerede?..

İkinci soru şu:

Kanal D’nin yayınladığı görüntüler, belli ki “Paralel Yapı” tarafından servis edilmiş...

İyi ama;

Bu görüntüler, “niye olayın tartışıldığı günlerde” değil de, “9 ay sonra” yayınlandı?..

İnsan sormaz mı;

Aradan geçen 9 ay içinde, acaba bir “montaj”lama ve “ayıklama” mı yapıldı?..

Bu soru sorulmalı, çünkü “Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nin işgal edildiği” günlerde, orada “bira” ve “sigara” içildiğini haber yapıp gazetelere servis eden Cihan Haber Ajansı muhabiri; daha sonra, “Camide sigara da içmediler, bira da!” diye “açıklama” yapmıştı!..

Dememiz o ki;

“Paralel Tezgâh’a gelmeyin!”

Çünkü, “Paralel” için;

“Dün, dündür!”

Onlar, dün “yok” dediğine, bugün “var”, “var” dediklerine de “yok” diyebilirler!.

TOKAT’TA 12 SAAT

Geçen haftaya dair yazdıklarımızdan sonra, gelelim “Akit’e özel” bir habere...

Önceki gün, yani Cumartesi günü İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu ile birlikte Tokat’taydık...

Hem “vatandaşlarla” bir araya gelmek ve onların nabzını tutmak, hem de, kısa adı İMDER olan Tokat İmam Hatip ve İlahiyat Mezunları Derneği’nin Akit’e vereceği “Yılın Gazetesi” ödülü adını almak üzere gittiğimiz Tokat’ta, tek kelimeyle bir “sevgi yağmuru”na maruz kaldık... Gerek “28 Şubat Darbesi”nde, gerek “17 Aralık Darbe Girişimi”nde, hiç eğilip-bükülmeden “dik duruş” sergileyen Akit, Tokat halkının “ilgi ve sevgi”sine mazhar olmuş...

Gündüz 11.00’den gece 23.00’e kadar kaldığımız Tokat’ta; birinci sayfamızda da göreceğiniz gibi; Akit’e “Yılın Gazetesi”, bendenize de “Yılın Gazetecisi” ödülü takdim edildi...

Bizleri bu ödüle lâyık gören Tokat İmam Hatip ve İlâhiyat Mezunları Derneği’ne, gazetem ve kendi adıma teşekkür ediyorum...

“Teşekkür” demişken; izninizle, “ilgi ve sevgi”lerinden dolayı; “Tokat halkı” başta olmak üzere; İMDER Başkanı Muzaffer Katar’a, İMDER Yönetim Kurulu üyeleri Yahya Aktaş’a, Hüsnü Dede’ye ve Kamil Yunal’a... AK Parti Niksar eski İlçe Başkanı Sadullah Karataş’a, AK Parti Niksar Belediye Başkan Adayı Özdilek Özcan’a, Eğitim-Bir Sen mensuplarına teşekkür ediyoruz... Tarafımıza tevdi edilen ve Niksar’a özel, meşhur “hediyelik sandık” için de ayrıca teşekkür ediyoruz...

HALK, HER ŞEYİN FARKINDA

Tokat’ta bulunduğumuz süre içinde; öğlenleyin Niksar Halk Eğitim Merkezi konferans salonunda, akşamleyin de Pirhan VİP Salonu’nda Tokat halkı ve Akit okurları ile bir araya geldik, onlara “28 Şubat ve 17 Aralık darbe süreçleri” ile ilgili bilgiler verdik, “soru”larını cevaplandırdık...

Edindiğimiz izlenim şu:

Herkes, her şeyin farkında... İnsanlar; bırakın atılan “adım”ları, alınan “nefes”lerden bile haberdar... Öyle “soru”lar soruldu ki, hepsi de “bilgi yüklü sorular”dı... İnanın; “bilgi” sahibi olmayan bir insan, bu soruları soramaz...

Tokat halkını ve “Akit okurları”nı, bu “şuur”larından dolayı, bir defa daha tebrik ediyoruz...

“12 saatlik seyahat”imizde, Tokat’ı gezme ve tarihî mekânları görme imkânı da bulduk... Alipaşa Camii’ni, Takyeciler Camii’ni, Çay Mahallesi’nde bulunan “Tarihî Tokat Evleri”ni, uzaktan da olsa Tokat Kalesi’ni, Londra’daki Saat Kulesi’nden çok daha güzel ve çok daha estetik olan Saat Kulesi’ni gezip-görme imkânı bulduk... Namazlarımızı da, “tarihî cami”lerde kılma bahtiyarlığı yaşadık...

İNŞALLAH YİNE GİDECEĞİZ

Açık ve net;

Tokat, mutlaka görülmesi gereken bir şehir... Allah nasip ederse, 30 Mart’tan sonra, bu defa AK Parti Belediye Başkan Adayı Eyüp Eroğlu’nun davetlisi olarak gideceğiz Tokat’a...

Tabiî;

“Yüzde 60 ve üzeri” oy alırsa...

İMDER Başkanı Dr. Muzaffer Katar ve İMDER yöneticileri ile Eğitim-Bir Sen mensuplarına, İHH Tokat Temsilcisi Cemil Çağlar’a ve seyahatimiz esnasında bize rehberlik eden RİNTUR’un sahibi İlyas Say’a bir defa daha teşekkür ediyoruz...

“Yılın gazetesi ve gazetecisi” ödüllerinin “dik duruş”umuz, “kararlı, tavizsiz yayınlarımız ve yazılarımız” için verilmesi, bizim için, gerçekten bir “onur”dur...

Tekrar teşekkürler...

Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi