Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Ananaslı muhabbetlerde, niye hiç “selâm” yok?

Ananaslı muhabbetlerde, niye hiç “selâm” yok?

Bir süredir aklıma takılan ama yine de “empati” yapıp, “Cemaat lehine” yorumlamaya çalıştığım bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Konu, “selâm”la ilgili...

Mevzuya girmeden önce, “selâm”la ilgili “ayet” ve “hadis”lere bir bakalım...

  •  En-Nur Sûresi 27. ayet:

“Ey iman edenler, kendi (ev ve) odalarınızdan başka (evlere ve) odalara, sahipleriyle alışkanlık peyda etmeden ve selâm da vermeden girmeyin.”

  • En-Nisa Sûresi 86. ayet:

“Bir selâm ile selâmlandığınız vakit, siz ondan daha güzeliyle selâmı alın veya onu aynıyla karşılayın.”


Gelelim “hadis-i şerif”lere...
 

  • Bir adam, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (SAV)’e sordu:

“Ya Resulullah, İslâmın hangi ameli daha hayırlıdır?”

Efendimiz buyurdu ki;

“Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selâm vermendir.”
 

  • Yine “Efendimiz” buyuruyor:

“Allah Teâlâ Adem (Peygamber)’i yaratınca oturmakta olan bir grup meleği göstererek; ‘Git, şunlara selâm ver ve sana nasıl bir selâmla karşılık vereceklerini dinle... Çünkü onların karşılığı senin ve neslinin selâmı olacaktır.’

Bunun üzerine Adem;

‘Esselâmü aleyküm’ dedi.

Melekler de;

‘Esselâmü aleyke ve rahmetullahi’ şeklinde karşılık vererek, ‘Ve rahmetüllâh’ kelimesini ziyade ettiler.”
 

  • Bir hadis-i şerif daha:

“İman etmediğiniz müddetçe cennete giremezsiniz... Birbirlerinizce sevişmedikçe de iman etmiş olamazsınız... Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi size söyleyeyim mi?.. Aranızda selâmı yayınız.”
 

Buyrun, “selâm”la ilgili birkaç hadis-i şerif daha aktaralım:
 

  • “Selam kelamdan (konuşmadan) öncedir.”
  • “Biriniz, bir meclise vardığı zaman selam versin, meclisten ayrılırken de selam versin. Birinci selam sonuncudan daha önemli değildir.”
  • “Biriniz (din) kardeşiyle karşılaştığı zaman ona selam versin. Eğer aralarına bir ağaç, duvar veya (büyükçe) bir taş girer sonra da onunla karşılaşırsa ona yine selam versin.”
  • “‘Selâm, Allah-u Teâlâ’nın isimlerinden bir isimdir... Onu Allah (selamlaşmak için) yeryüzüne koymuştur. O halde aranızda selâmı yayın.”
  • “Selam verdiğinde duyur... Çünkü o, Allah katından bir sağlık dileğidir, mübarektir ve hoştur.”


NİYE SELÂMLAŞMAZLAR?

Bu kadar misal, herhalde yeter...

“ayet-i kerime”lerden ve “hadis-i şerif”lerden anlaşılan o ki, selâm; “Allah’ın isimlerinden biri”dir, bir “sağlık ve esenlik dileği”dir, “mübarek”tir, “hoş”tur...

Ve yine; selâm, bir “Müslümanlık göstergesi”dir, bir anlamda “parola”dır...

Gerek Allahü Teâlâ, gerek O’nun Resulü Peygamber Efendimiz (SAV); “Selâmı yayınız” diye buyurduğuna göre, fazla söze hacet yok...

Gayet iyi biliyorsunuz ki; bu köşe, bir “ilâhiyat köşesi” değil... Ben de; bir “ilâhiyatçı” değil, “sıradan bir Müslüman”ım...

Peki, “selâm”la ilgili bu kadar “ayet” ve “hadis”i niye aktardım?..

En başta dedim ya; kafama takılan bir hususu sizlerle paylaşmak için...

Malûm;

Geçtiğimiz haftalarda, gerek “Fethullah Gülen’in, Cemaat’ten birileriyle”, gerek “Cemaat mensuplarının birbirleriyle” yaptığı telefon konuşmaları yansıdı gazete ve televizyonlara...

Bilmem, hiç dikkat ettiniz mi; bu konuşmalarda, hiç “selâm” verilmiyor!..

Bu nasıl “Hocaefendi”dir, bunlar nasıl “dini bir cemaat”tirler, nasıl “Müslüman”dırlar ki; “selâmın faziletleri” ortada iken, birbirlerine hiç “selâm” vermezler?..

Buyrun; “ananas”ların, “tesbih”lerin ve hatta “petrol ihaleleri”nin bile gündeme geldiği ama “selâm”ın hiç hatırlanmadığı o konuşmalardan birkaç bölüm aktaralım:
 

  • Tarih 14 Ekim 2013.

“- Aloo

- Fethullah Gülen: Efendim.

- Efendim hürmet ederim... Bir iki husus vardı efendim, müsaade ederseniz arzetmek istiyordum.

Fethullah Gülen: Buyrun.”
 

  • Tarih 1 Kasım 2013...

“- Alo

- Aloo

- Tamam bir görüşeyim dedi ama uzun olmasın tamam mı

- Tamam

- Fethullah Gülen: Efendim.

- Hürmet ederim efendim inşallah daha iyi afiyettesinizdir.”

  • Tarih 27 Kasım 2013...

Gülen: Efendim

- Efendim hürmet ederim. Dün sabah Mustafa Koç Bey’e gittim, tesbihi zat-ı aliniz adına verdik, çok teşekkür etti çok beğendi. Hürmetlerini arz etmemizi istedi.

Fethullah Gülen: Teşekkür ederim.”
 

  • Tarih 21 Aralık 2013...

“- Aloooo

- Buyur

- Ya Abdullah Bey.

- Buyur Abdullah

- Bir saniye burada bir Şivan sana bir şey söyleyecek.

- Söylesin

- Aloo. Abi.

- Efendim

- Ben Osman.

- Buyur.”
 

  • Tarih 25 Aralık 2013...

“- Aloo

- Fethullah Gülen: Efendim

- Efendim hürmet ederim. Bu Ali Bey’in iş yeriyle alakalı bu büyük müşterilerden bir kaç tanesi almış, yani almış şeylerini...”

KELÂM VAR, SELÂM YOK!

Görüyorsunuz ya;

Ne Fethullah Gülen, “Selâmün aleyküm” diye başlıyor sözlerine, ne de “Cemaat mensupları!”

Birisi “Selâmün aleyküm” dese, diğeri, mutlaka “Aleyküm selâm” der de; hiçbirinin ağzında “selâm” yok!..

“Ayet-i kerime”ler ortada,

“Hadis-i şerif”ler de ortada...

Cenab-ı Allah (cc) ve O’nun Resulü Hz. Muhammed (SAV) buyuruyor ki; “Selâmı yayınız.”

Kime söyleniyor bu?..

Elbette “Müslüman”lara...

Peki, Fethullah Gülen nasıl bir “Hocaefendi”dir, Gülen Cemaati de nasıl bir “Müslüman topluluğu”dur ki, konuşmalarının hiçbiri “selâm”la başlamıyor!..

Oysa, ne buyuruyor Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed;

“Selâm, kelâmdan önce gelir.”

Yani, bir Müslüman, “konuşmaya” başlamadan önce, diğer Müslümana “selâm vermelidir!”

Ama bunlarda;

“Kelâm”ın her türlüsü var...

“Ananas” var,

“Tesbih” var,

“Petrol ihalesi” var,

“Tweetleri ikiye katlama” var!..

Ne hikmettir bilinmez;

“Selâm”ın S’si bile yok!..

“Alo” demeyi biliyorlar,

“Selâmün aleyküm” demiyorlar!..

Yoksa, bu da mı;

Bir “Takiye” metodu?..

İyi ama, takiye “başkalarına” yapılır... Müslüman kardeşine de takiye yapılmaz ki!..

Hadi, amacına ulaşmak için, “takiye” yapıp, başkalarından “Müslüman” olduğunu gizleyeceksin... Peki, “Müslüman olduğunu, Müslümandan da mı gizleyeceksin?”

DİNİ CEMAAT DEĞİLSENİZ!

Biz “selâm”dan, “İslâm”dan, “Müslüman”dan söz ediyoruz ama, galiba boşa kürek sallıyoruz...

Öyle ya; Cemaat’in önde gelen isimlerinden Hüseyin Gülerce, 7 Ağustos 2013 tarihli Zaman gazetesinde açık açık yazmıştı:

“Bizim ‘Hizmet’ dediğimiz, aynı duygu ve düşüncede birleşen fedakâr insanların birlikteliğinin, ‘dini cemaat’ olarak vasıflandırılması tam anlamıyla bir haksızlık olur. Hocaefendi kaç defa söyledi; ‘dini cemaat değiliz.’ ”

Tamam, “dini bir cemaat” değiller ve o yüzden de birbirlerine “selâm” vermiyorlar diyelim; peki Fethullah Gülen’in yetiştirdiği “Şakirtler”in görevi neydi?.. “İslâmın tebliğcileri”(!) olmak değil mi?..

Milletten, bu “şakirtler” için “himmet” adı altında, hem de “makbuzsuz” para toplamıyorlar mı?..

Abi’ler ve Abla’lar “cemaat mensupları”nı arayıp; “Sana 5 kurban yazıyorum” demiyor mu?.. 

“Bu ne kurbanı?” diye soranlara “Peygamber kurbanı” denilmiyor mu?.. 

Cemaat’in zavallı bireyleri, “5-10 kurban parası” toplayabilmek için, dostlarına telefon açıp, yalvar-yakar para istemiyor mu?..

Şu hâle bakın;

İnsanlardan, “Peygamber Kurbanı” diyerek para topluyorlar ama, Hz. Peygamber’in “Aranızda selâmı yayın” buyruğunu ciddiye alan yok!..

Tamam, anladık;

“Dini bir cemaat değiller!”

O halde; para toplamaya gelince, niye “dini söylem” kullanıyorlar?..

“Dini bir cemaat” iseler,

Niye “selâm” vermiyorlar?..

Bu, benim kafama takıldı.

Sizinle paylaşayım dedim... 

*************************************************************************************

20 Şubat’ta ne olacak?.. Bir “tezgâh” hazırlığı mı var?

Bugün 18 Şubat... 

Birkaç gün önce de aktardığım gibi; Aydınlık’tan Mehmet Faraç’ın iddiasına göre, Başbakan Tayyip Erdoğan; bugün CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’la ilgili “Zina kasedi”nin arkasında “kimler” olduğunu açıklayacak...

Açıklar mı, açıklamaz mı, ya da Erdoğan’ın elinde, bu yönde bir “bilgi ve belge” var mı, bekleyip, göreceğiz...

Ama, benim asıl merak ettiğim, “20 Şubat’ta” ne olacağı konusu... “Cemaat mensupları”nın kendi aralarında yaptığı “kapalı kapılar arkasındaki toplantılar”da yaymaya çalıştıkları bir “şayia” var... “Cemaat mensubu” olup da, bana telefon açarak; “Abi ne olacak 20 Şubat’ta?.. Hükümet’e ve Tayyip Erdoğan’a karşı bir operasyon mu yapacaklar?.. Bir kaset mi yayınlayacaklar yoksa AK Parti’ye yönelik hukukî bir darbe mi yapacaklar?” diye soranlar var...

Ben, “Gönlünüzü ferah tutun” diye cevap versem de, içime bir kurt düştü... 

Sahi, 20 Şubat Perşembe günü için, ne tezgâhlıyorlar?.. 

Yoksa; ortada bir tezgâh filan yok da, ortalığı “terörize” edip, “Cemaat’teki dağılmayı” önlemeye mi çalışıyorlar?..

Bekleyelim ve görelim... 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi