CHP Ve Din
Bu haftaki eserimiz; “CHP Ve Din” adını taşıyor. Beyan Yayınları arasında bulunan eser, CHP zihniyeti ile kaynaşmayan her “Müslümanın” okuması gereken bir kitap.
“Allah için” alnını secdeye koyan Müslümanlar bilir ki, CHP ile İslam arasında kıyamete kadar düzelmesi imkânsız uçurumlar vardır.
Bu anlayış, partinin ana gayesi ve hedefidir. Başkaca bir telifi ve tevili yoktur. Farklı bir yorum getirmek, insanların zekâsıyla alay etmek olur.
CHP ve Din üzerine kütüphanelerimiz ve özellikle “Müslüman hafızalar,” ansiklopedileri dolduracak milyonlarca vakalarla doludur.
………………
CHP ve Din meselesinin en canlı şahitlerinden birisi de “CHP Ve Din” kitabının yazarı, Mehmed Akif’in yol arkadaşı, büyük mütefekkir, büyük iman sahibi ve Milli Mücadelemizin büyük kahramanı Eşref Edib Fergan’dır.
Eşref Edib, bütün ömrünü İslam davasına adamış, milletin imanına verilen zararlı her hadisenin önünde dimdik durmuş bir İslam mücahididir.
Eşref Edib, CHP’nin din düşmanlığını anlatırken şunları söyler:
…………….
“Sebilürreşad kapanalı tam 22 sene oldu. Bu müddet içinde nice hadiseler cereyan etti. O günden itibaren başlayan baskı hareketi zaman oldu ki, en şiddetli dereceyi buldu.
Bunların dine ve din ehline karşı açtığı harp, manevi sahayı bir harap mezara çevirdi. Bütün din müesseselerinin kapılarına zincir vuruldu. Bütün mekteplerden din dersleri kaldırıldı. Bütün halkevlerine din kitaplarının girmesi menedildi.
İntikam ateşiyle ruhları yanan, gözleri kıpkızıl bir hale gelen Farmasonluk, azgınlığını o dereceye getirdi ki, din kitaplarından ayetleri kaldırdı. Camilerde hıfzı Kur’an’la meşgul olanları cürm-i meşhudla suçlandırdı.
Bu müfritlerin başlarından Başbakan Peker, meclis kürsüsünde “dinin zehir olduğunu” söyleyecek kadar cür’etkârlık gösterirken, beri tarafta milletin kalbinden din hislerinin tamamen sökülmesi için otuz sene daha bu baskının devamını isteyen ve (Haşa) “Hz. Muhammed’e kızıl tehlike” deme cür’etinde bulundular.
…………….
“Eğer İlahiyat Fakültesi açılacaksa Şekip Tunç’un dediği gibi İlahiyat Fakültesine Protestanlığı da bilen hoca getirmek, ahkâm-ı Şeriyye okutmamak, dini reform yapacak, ihtiyaca göre yeni bir din tesis edecek, talebe yetiştirmek icabet ederdi.
Son olarak milletin dini, imanı, ruhu ve akaidi üzerinde müthiş bir baskı, zalimane bir istibdat yapmadıkça, bu büyük davayı yürütmek mümkün değildi.
Garba tapan bu zümre, cemiyetimizi; garbın Hıristiyanlık esasları üzerine kurulan içtimaiyyat ahlakıyatı dairesinde yeni bir şekle sokmaya çok uğraştılar.
Bu sebeple, heyeti içtimaiyemiz arasına ayrılık tohumlarını koydular. Ahlak ve içtimaiyatımızın bağları çözüldü.
Dini imanımız zaafa uğradı. Milli vahdet bozuldu. En sağlam itikatlar sarsıldı.”
……………
Evet dikkat edilirse aynı oyun farklı aktörlerle yine sahnede. Kitap hakkında bilgi için Beyan Yayınları 0212- 512 76 97
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.