Darbe Neyine Gerek?
Bize beylik iki suçlama yapılıyor son günlerde: “Paralel devlet ayaklanması ve arkasındakilere karşı iyi yazıyorsunuz ama, neden yapılan yolsuzlukları yazmıyorsunuz? Neden kayıtsız şartsız Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorsunuz?”
Bu iki büyük iftiradır ve cahillik alametidir. İlki şu; işin doğrusu “henüz yolsuzluk yok, yolsuzluk iddiası var”. O iddia da yargıda. Biz de işin hem tabiî, hem de kanunî açıdan sonucunu bekliyoruz. Mahkeme “evet, yolsuzluk yapılmış” derse, yeri göğü inletiriz. “Hayır, yolsuzluk yok” derse, yapacak bir şey var, hükümete nasihat edip dikkatini çekerek “aman ha olmasın” diye uyarmak. Aslında o uyarıyı hemen yapacağız da, vatanımızı ve milletimizi tehdit eden halihazırdaki tehditler yüzünden elimiz değmiyor.
Gelelim şu ikinci suçlamaya. Herkes haddini bilmeli. Böyle “kayıtsız şartsız desteklemek” gibi büyük ithamlarda bulunmamalı bir Müslümana. Çok ayıp. Bir Müslüman için kayıtsız ve şartsız itaat edilecek ve destek verilecek tek varlık, Allah Teâlâ’dır.
Buradaki “destek”, aynen (in tansurullaheyensurkum/siz Allah’a yardım ederseniz, o da size yardım eder) ayetinde olduğu gibi mecazidir. Bu kaydı düştüm, zira bunu dile dolayacak çok cahil var ortalıkta.
Bir de O’nun verdiği yetki ve açık emirile Resulullah (sav)Efendimize kayıtsız şartsız itaat edilir. O da vefat ettiğine göre, ondan sonra kayıtsız ve şartsız itaat edilecek bir insan ve makam yoktur. “Var” demeyi bir iman sorunu biliriz. Herkes de böyle bilmeli ve densizlik etmemelidir.
Şimdi gelelim asıl meseleye. Toplum uzaktan baktığı zaman masum insanların suçlu gibi gösterilmek istendiğini görüyor. Bu halkın ferasetidir. Bu durum, seçmen nezdinde bu paralel yapı operasyonun dış güçlerce desteklendiği kanaatini pekiştiriyor. Paralel yapı farkında olmadan AK Parti'nin seçmenle kurduğu bağı güçlendirmesine büyük bir katkıda bulunuyor. AK Parti'nin oyları bu operasyondan olumsuz olarak hiç etkilenmedi.
Her seçimde “milli iradeye müdahale var ey millet” diyerek seçmeni yanına almasını beceren AK Parti önümüzdeki seçimlerde de bir önceki seçimden çok daha iyi durumda olacak gibi duruyor.
Cemaat içinde hiç kimse açıktan 'CHP'yi destekleyin' diyemiyor, bu halkı azıcık tanıyorlarsa diyemezler de. Bu yüzden bir hile-i şer'iyye yapıyorlar. “AK Parti dışındaki en güçlü partiye oy verin” şeklinde bir yönlendirmede bulunuyorlar. AK Parti dışındaki en güçlü parti bazı illerde BDP ve MHP, ama bunun dışındaki yerlerde genellikle büyük parti CHP dir. “CHP'ye oy verin” demeden CHP'ye yönlendirmiş oluyorlar.
Şimdi ben buradan Fethullah Gülen Hoca’ya sesleniyorum: “Madem kendi sitenden okuduğuma göre “İslam devletine gerek” yok diyorsun, madem “demokrasi ve laiklikle bir sorunum yok” diyorsun, madem “laik bir düzende dinin % 95i yaşanır, geriye kalan % 5de Müslümana kalmış” diyorsun, madem “Kemalizm ile bir sorunun yok” diyorsun, madem ki “bir parti de kurmayacaksın, Cebrail gelse kursa onu da dinlemeyecek ve desteklemeyeceksin, asla bir partiye girmeyeceksin”, öyleyse ne diye bu işi iyi kötü götürenşu Recep Tayyip Beye ve AK Partiye karşı çıkarsın?
Madem bir İslam devleti ve medeniyeti inşadavan yok, “demokratik laik düzende din sorunsuz yaşanır” diyorsun,bırak o zaman bu işi çocukluğundan beri ömrü siyasetin içinde geçmiş olan Recep Tayyip Erdoğan’a, bırak o yapsın bu işi. Ömründe hiç bir partiye girmemiş sen, ondan daha güzel bir hükümet mi kurabilecek, memleketi ondan daha iyi mi idare edeceksin? Ne diye Müslümanların gördüğü en dindar Başbakan ve hükümet ile kavga edersin? O hükümet ki, dindar, muhafazakar demokrat olduğunu ülkenin bazı büyük sorunlarını çözerek ispat etti.
Neler mi o sorunlar?
Senin “fürûat” dediğin ve çözmeyi gözüne kestiremediğin için teslim olduğun başörtüsü sorunu mesela. Hem okullarda, hem de kamuda bu iş bitti çok şükür.
Meslek liselerine yapılan zulmü kaldırmak mesela.
Okullara Kur’an, siyer, Arapça vs. gibi seçmeli dersler koymak mesela. Darısı mecburi olmasına inşallah.
“İrtica” nöbetleri bitti mesela. Var mı artık yeri göğü inleten, insanı sinir hastası eden aylık periyotlarla ülkenin sosyal barışını tehdit eden irtica yaygaraları?
Ordudan irticacı diye çalışanlar atılıyor mu şimdi?
Dindarlar da artık üst düzey devlet yöneticileri olabiliyorlar değil mi? İnanmıyorsan paralel yapıya sor.
Askerin vesayeti kalktı mı? İkide bir darbe lafı var mı artık?
Çözüm süreci devam ediyor. Belki terör sorunu temelli bitecek.
Ekonomi bugüne kadar gördüğümüzün en iyisi. Memlekette yollar, köprüler, barajlar, demiryolları, hava liamanları vs. yapılıyor.
Şehirler kentsel dönüşümlerle yeniden sağlamlaşıyor, güzelleşiyor.
Sağlıkta sessiz bir devrim yaşandı, şu bu.
Sen veya atadığın birisi hükümet olsanızbunlardan daha iyisini mi yapabileceksiniz?
Senin sistem karşısında duruşun öteden beri bellidir. Ömrün taviz vermekle geçmiş senin. Bir kere dik durduğun görülmemiş. Şimdi sadece dindar Erdoğan’a dikleniyorsun. Sebebini de çok iyi biliyoruz, hiç hayret etmedik. Ecevit’e, Demirel’e, Yılmaz’a, Çiller’e teslimiyet ve hürmet, ama Erbakan’a “münakeret” , Erdoğan’a diklenme. Dindarlarla alıp veremediğin ne senin Allah aşkına?
Şunu da söyleyeyim: Paralel yapı operasyonu başarılı olsa bundan güzel bir hükümet çıkaramaz. Çünkü hiçbir darbeden hayır gelmez. Darbe hükümetlerini sen de gördün, biz de gördük. Allah bir daha göstermesin!
Aksini mi iddia ediyorsun? Öyleyse kur partini, milleti ikna et, oyları al ve göster kendini. Biz “ille de Recep Tayyip” demiyoruz. Evet, fiilî siyasetin içinde değiliz. Bir oyumuz var, vakti gelince ülkemiz ve insanımız için en hayırlı ve faydalı gördüğümüze veririz. Şimdi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Partiyi öyle görüyoruz. Daha iyisi çıkarsa, hiç tereddüt etmez, oyumuzu ona veririz. Bu kadar basit.Sen gel, ikna et, sana verelim oyumuzu cesaretin varsa…
Yok, hala “ben parti kurmam, siyasete de karışmam(!)” diyorsan,önce sözünde dur ve gerçekten karışma, sonra bırakşu uzun adamı da işini rahat yapsın, sen de faydalan, dindarlar da faydalansın, hatta dinsizler de faydalansın!Ülke büyür, gelişir, güçlenir, zenginleşirse dinli dinsiz herkes bundan yararlanır.
Darbe neyine gerek senin?!..