Put Kıran Sorular
Geçen yazımızda “İslam karşıtlarının İslam’ı yok etmek için, Müslümanlara “kâfir olma” yerine, “din dışı bir hayat yaşamayı” teklif etmiş olmalarından bahsetmiştik. Daha doğrusu teklif değil, cebir ve şiddetle dayatmalarından.
Evet, bu dayatmanın araçları arka planda cebir ve şiddet, ön planda yaldızlı demokrasi, laiklik, insan hakları, aydınlanma ve özgürlükler gibi kavramlardır. Tam bir nifak hali yani. İçi başka, dışı başka. Hani derler ya “dışı seni yakar, içi beni”, işte öyle bir şey…
Ancak “şeriat”ın karşısında asıl vurucu kavram “laikliktir”. Amaç, Müslümana, Müslümanca bir hayat yerine, dini önemsemeyen, hatta öteleyen, yok sayan, din dışı bir hayat yaşatmaktır. Yani Allah’ı hesaba katmadan, Allah’tan bağımsız, keyfince ve özgürce dilediği gibi yaşamak!
Çağ, “insanın özgürlüğünden” bunu anlamaktadır. Ya Müslümana verilen özgürlük?
Ya şeriatı öğrenme ve yaşamaya özgürlük?
Yeni meşhur ifadeyle “din, inanç fikir, ifade ve inandığını yaşama özgürlüğü?
Hayır! Yıllardır bu alanda özgürlük yok.
Aksine baskı var, inkar var, aşağılama var, işkence var…
Yalan mı?
Artık yeter!
Bu ayıp bitmelidir!
Bu toz duman içindeki kör dövüşü, yerini ilme ve hukuka bırakmalıdır.
Çok şükür bırakıyor da. Şimdi herkes işin aslını araştırıyor. Sistemin sahipleri ne kadar kafa karıştırırsa karıştırsın, medya ne kadar çarpıtırsa çarpıtsın, üniversite ve okullar ne kadar örtmeye çalışırsa çalışsın, yargı ne kadar kinini kusarsa kussun, artık halk, özellikle de gençlik soruyor, sorguluyor ve araştırıyor:
Artık başta Milli Eğitim olmak üzere Medya’nın, kamusal alanın ve sokağın “kafirleştirme” veya bir başka ifadeyle “mankurtlaştırma” muamelesinden geçmiş halkın beyninden etrafa yağmur gibi sorular yağıyor ve cevapların oluşturduğu sızıntılarının birleşmesiyle kabaran nehirlerden sulanan memleket ovaları, vadileri yeniden yeşererek yeşilleniyor hamdolsun.
İşte o bereketli soruların bazıları:
Şeriat nedir?
Şeriat İslam mıdır?
İçerik, kapsam, iman ve uygulamada şeriat ile İslam arasında ne gibi farklar vardır?
Bir Müslüman şeriatı ret edebilir mi?
Şeriatı inkar, şeriata hakaret, kişiyi küfre götürür mü?
Şeriat, çağdaş hukuk anlayışına, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı mıdır?
Şeriat, modern yaşama biçimine ters midir?
Şeriat, laikliğe ne kadar aykırıdır? Aralarında müştereklik var mıdır? İnanç özgürlüğünü ne denli korumuştur şeriat?
Şeriat, saltanat ve krallık mıdır?
Şeriat, insanı, özellikle de kadını ezmiş midir?
Şeriat, akla ve ilme karşı mıdır?
Şeriat, teokrasi midir?
Şeriat, uygulamada çok mu katı ve şiddetlidir?
Şeriat, şiddet ve terör müdür?
Şeriat, özgürlüğe aykırı mıdır?
Şeriat, Arapçılık mıdır?
Şeriat, Arap emperyalizmi midir?
Şeriatsız İslam olur mu?
Şeriatta reform yapılabilir mi?
Sorular, sorular, sorular…
Ve bu sorular elbette cevap isteyen çok ciddi sorulardır. Çünkü doğrudan iman, insan ve hayat ile alakalıdır. İnsan, zihnindeki bu sorulara doğru cevaplar bulamazsa, hatta inkar olmasa bile bu konuda şek ve şüpheler taşıyorsa, o insanda iman yoktur demektir. Çünkü iman kesin inançtır, şek, şüphe kaldırmaz. İmanın zan ve tahminle, tereddütle işi yoktur. Şek, şüphe ve tereddütle, zan ve tahminle iman asla yan yana olmaz.
Gerçekten bu sorular iman açısından hayatî sorulardır ve cevabı muhakkak bilinmelidir. Öyleyse öğrenmeye başlamak gerekir.
Ama nerden?
Ben sizin gibi imanı tam olanlar için olduğu kadar, kafalarında bu sorular cirit atanlar için de yazdım bu kitabı. Bu “Sistem ve Şeriat” isimli eseri. Daha çok da siz okuyup anlatasınız, davamızı tebliğ edesiniz diye.
Kitabı yayınevinden temin edebileceğiniz gibi, bizim kitaplarımızın mevcutları için bir “online satış” sitesi yapan Fatih Nar kardeşimin sitesinden de çok rahat erişebilirsiniz. İşte o adres:
http://www.1cok.com/K2838,kitap-dergi.htm
aynı adrese bizim özel sitemizden de ulaşabilirsiniz. http://www.cemalnar.com/
Bizi çok sevdiği yazılarımızı sürekli okumasından ve sık yorum yazmasından belli olan birisinin bir önceki tanıtımlarımıza “reklamlar” demesi, bir aşağılama olsa bile, hakkımız olmadığı anlamına gelmez herhalde.
Eh, herkes cibiliyeti gereği kendine yakışanı yapar elbette.