D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Uzak Türkiye’yi yakına getirmek...

Uzak Türkiye’yi yakına getirmek...

Uzak Türkiye hissi, yıllar önce Van’ın Bahçesaray’ına giderken beni sarmıştı. Aynı duyguyu Artvin’e giderken de hissettim. Artvinlileri tanımak için ille de Artvin’e gitmeye gerek yok! Onlar bütün Türkiye’de, bilhassa da Bursa’da. Halk arasında Bursa’ya Burtvin denilmesi bundan!

Buna rağmen Artvin’deyiz... Müftülüğün daveti üzerine İstiklâl Marşı’nın kabulünün 93. yıldönümünde, bu yıldönümünü ve Mehmed Âkif’i yâd etmek için.

Artvin olağanüstü bir şehir. Tam tabiriyle, “fantastik”, yani hayret uyandırıcı, yani hayalî... Yakından görünmez, anlaşılmaz, illa ki uzaktan bakmalı!

Şehir, engebeli bir dağın yamacına âdeta asılmış gibi... Hani sath-ı mail (eğik düzlem) var ya, işte bu kelime açıklanırken Artvin resmi kullanılabilir! Bu binaları bu yamaçlara dikmek epey maharet gerektirdiği gibi, bu yamaç şehirde yaşamak da bayağı hüner ister.

Yeşillikler içinde yapılar ve keskin virajlı yollar. Hele şimdi bahar başlangıcı: Yeşilden çok beyazı ağır basan çiçekler görünür halde. Şehir içinde gidiş geliş yol bulmak mümkün değil. Bir taraf gidiş, bir taraf geliş. Düz yol da yok. Ya yokuş, ya iniş!

Şehirlerimizden bahsederken Evliya Çelebiye atıfta bulunmak âdettendir. Artvin için bu mümkün değil. Evliya Çelebi şimdi şehrin eteğindeki Livane’den ve kalesinden söz ediyor, Artvin kelimesi Seyahatname’de geçmiyor. Fakat zamane muhayyilesi Evliya Çelebiye atfen bir menkıbe uydurmaktan kendini alamamış. Güya Evliya’ya Artvin’de kahve ikram etmişler, o da kahveyi içtikten sonra fincanını koyacak bir düzlük bulamamış!

İnternette bu söz için Mustafa Armağan’ın kaynak gösterilmesine ne demeli? Artvin’den Ankara’ya döndükten birkaç saat sonra, onun Tarih Atlası programına katılmak için İstanbul’a yolcuyuz.

Evliya Çelebi’ye yakıştırılan söz onun tarzına uyuyor. Hani hatırlayalım: Erzurum’un kışı öyle sertmiş, öyle soğukmuş ki, damdan dama atlayan kediler çatılar arasında dona kalırmış!

Artvin’in bu haliyle bir uğrak yeri değil, ama ona uğrayanlar ve anlatanlar da olmuş. Bilmem ki ilk valilerinden Ömer Bedreddin Uşaklı’nın hangi şiiri Artvin ilhamıyla yazılmıştır?

Yalçın dağlar elinde

Yollarım düğümlenmiş...

Artvin’e Ardahan üzerinden gelen İsmail Habib Sevük, 1937’de geçtiği bu coğrafyayı ve şehri bir hayli tasvir ediyor. Şehir dedik ya, onun ziyaret ettiği sırada nüfusu 3 bini geçmeyen bir yer Artvin... Şehre çıkarken ilk Rus istilası sırasında yapılan kilise dikkatini çekiyor. Biz mi göremedik, bu yapı mı ortadan kalktı bilmiyoruz. Şehrin en eski camisi 19. Yüzyılın ortalarında yapılan Merkez Camii. Halkın yaptığı bu cami yanında Ruslar da halka şirin görünmek için Orta Mahalle’de bir cami yaptırmışlar. 44 yıl, yani Rus işgali sırasında hiçbir müslüman bu camiye gitmemiş!

93 Harbi’nden sonra Rus işgali altında kalan üç liva, sancak var: Kars, Ardahan ve Batum... Bolşevik devriminden sonra Ruslar bölgeyi boşaltıyorlar. Bir süre İngilizler kontrol etmeye çalışıyor. Sonra TBMM Hükümeti Batum’u Sovyetlere bırakarak anlaşma sağlıyor. Batum’dan sonra vilayetin adı bir süre Çoruh.

Çoruh’suz Artvin’den bahsedilebilir mi? Asla! Burada dağlardan sonra en fazla sözü geçen bu deli nehir! Fakat şimdi gem vurulmuş. Müteselsil barajlar Çoruh’u zaptu rapt altına almış. Yakın gelecekte, Artvin gölleriyle meşhur bir vilayet olacak. Muhteşem ormanlarla kaplı dağlardan sonra baraj gölleri bölgeyi cazibe merkezi haline getirecek...

Uzak Türkiye, ulaşılamayan veya zor ulaşılan Türkiye demek. Mevcut hükümet, uzakları yakın etmek için yol işlerine ağırlık verdi. Karadeniz sahil yolu tamamlandı... İstanbul’dan kalkan uçaklarımız Batum’a iniyor, yolcular Hopa’ya taşınıyor. Artvin böylece daha yakın.

Artvin hafızamızda Borçka ile birlikte anılır! Ben bildim bileli bütün yol durumu haberlerinde Artvin ve Borçka geçer!

Buralara ilk yol Sultan Abdülaziz zamanında yapılmış. Cumhuriyet döneminde Artvin Hopa arasına yapılan yol hâlâ kullanılıyor. Tabiî son yıllarda bir hayli tünelle kısaltılarak. Yine de bu ölçüde virajlı yola pek rastlanmayacağını söyleyebiliriz. En azından ben böylesini hatırlamıyorum. Borçka’da yapılan 5 kilometrelik Türkiye’nin ikinci uzun tüneli bittiğinde, ki son 200 metreye gelinmiş, uzak Türkiye bize biraz daha yaklaşacak.

O günler çok uzak değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi