Bunlar da Zalim Değilse
Yazının başlığı son devrin İslam büyüklerinden Ali Ulvi Kurucu hocamızın “Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Ali Ulvi Kurucu Hatıraları 1” kitabının 179’uncu sayfasından.
Merhum Kurucu hocamız şunları anlatıyor:
“Müslümanlara, Kur’an-ı Kerim’i öğretmek için camilerde veya evlerde ders veren ve ders okuyanlara, tazyiklerin, takiplerin, davaların ve tevkiflerin arttığı, ezanın kanun zoruyla Türkçe okutulduğu ve namazda okunan Kur’an âyetleri yerine Türkçesinin okutulması için hazırlıkların yapıldığı zamanlar, hakikaten çok sıkıntılı, üzüntülü, buhranlı günlerdi.
Bu günlerde, amcam ve babamla konuşup dertleşirken, dedemin şöyle dediğini hatırlıyorum:
‘Yahu camilerimiz ellerimizden alındı. Allah’ın ismi celilini anmak, huzur-i izzetinde secdeye varmak için yapılan ibadethanelerimiz ot deposu, asker kışlası oldu.
Bütün bu tahribatların karşısında hâlâ, sanki bir şey olmamış gibi, bu yapılanları mubah gören, bu aziz milletin ruhuna bu darbeleri indirenlere hüsn-i zan eden, bu işleri mazur görenler var.
Bakara sûresindeki âyet-i kerimelerde, gayet açık olarak beyan olunuyor ki;
- Mabedleri yıkan, buralarda Allah’ın anılmasına mani olan kimselerden daha zalim kim olur?
Evet, eğer bunlar da zalim olmayacaksa, zalim kim olur? Âyet-i kerimeler güneş gibi açık iken, hâlâ bu işleri ve yapanları mazur göstermek isteyenlere şaşmamak mümkün değildir…
Demek ki, onlara, Allah’ın bildirmesi de, şehadeti de kâfi gelmiyor. Zalim, bunlar değilse kimlerdir?
Sonra bakınız, bu takipler, tevkifler, kimlere karşı icra olunuyor? Meyhaneciler serbest, kumarhaneciler serbest, bütün kötüler, günahkârlar serbest, bütün günah yerleri açık...
Tevkif edilenler, ehl-i iman, Allah dostları… Memleketin imanını, vicdanını, ahlâkını, tarihini korumak ve devam ettirmek isteyenler, takip, tazyik ve darbeler altında.
¥
Yoksa Yunan mı Bizi Denize Döktü.
Bu halleri, hürriyet, istiklal şenlikleri yapılan günlerde görmek, insana daha çok acı veriyor…
Bir tarafta hürriyet bayramları! Peki, hürriyet kimin hürriyeti? Türk milletinin hürriyeti… Kimden aldı bu hürriyeti?
Dün Cihan Harbi’nde, dinine, mukaddesatına yürüyen Avrupalılardan… Sonra? İstiklâl Harbi’nde Yunanlılardan…
Hürriyetini almış bir millete, bu esaretler, bu takipler, tazyikler, tevkifler tuhaf geliyor.
İnsan şunu sormaktan kendini alamıyor:
Bu işler kimleri razı etmek için yapılıyor?
Dün varlığımızı, vatanımızın, istiklâlimizi, dinimizi, imanımızı, tarihimizi, ırzımızı, namusumuzu çiğnemeye gelenlerin gönlünü almak için mi, onların hoşuna gitsin diye mi yapılıyor bütün bu zulümler?
Eğer onlar bunu istiyor, biz de onları razı etmek için bu işleri yapıyorsak, hürriyet bayramlarının, şenliklerinin manası nedir?
Biz, Yunan’ı denize döken millet değil miydik yahu?
Yunan denize mi döküldü, yoksa Yunan mı bizi denize döktü?
¥
Bu sözler üzerine söz düşmez. Kimlerin kimlerle kucaklaştığı ortada.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.