M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Diyanet İşleri Başkanına Açık Mektup

Diyanet İşleri Başkanına Açık Mektup

Müslüman ailelerin küçük çocuklarına din, ilmihal, Kur’ân dersleri verilmezse, onların ileride iyi vatandaşlar ve dindar Müslümanlar olarak yetişmeleri nasıl mümkün olacaktır? Maalesef bugün memleketimizde din eğitimi üzerinde insan haklarını ihlâl edici çok ağır ve zâlimâne baskılar bulunmaktadır.

Yaz tatilinde 15 yaşından küçük çocuklara din ve Kur’ân dersi vermek yasaktır. Bu yasağı çiğneyen hocalara hapis cezası öngörülmektedir.

Din eğitimi en geç 7 yaşında başlamalıdır ki, nâfiz ve tesirli olsun. Onbeşinden sonra iş işten geçmiş olur.

Hiçbir Müslüman, küçük çocuklara din ve Kur’ân dersi verilmesine karşı çıkmaz, aksine bunu teşvik ve temenni eder.

Uluslararası evrensel insan hakları metinlerinde ve sözleşmelerinde “Ebeveynin (anne babaların) çocuklarına din eğitimi vermek ve verdirmek hakkı” sarih bir şekilde kabul edilmekte ve güvence altına alınmaktadır.

Küçük çocukların din, Kur’ân, ilmihal dersi almasını istemeyenler militan, bağnaz (mutaassıp, fanatik), harbî, militan, agresif kâfirlerdir.

Gayr-i Müslimler bile Müslümanlara bu hakkı tanımaktadır. İnsaflı ve medenî ateistler de bu haktan yanadır.

Lâik devlet, ailelerin küçük çocuklarına din ve Kur’ân dersi verilmesine karşı çıkamaz. çünkü böyle bir karşı çıkış lâikliğe aykırıdır.

Din eğitimi üzerindeki baskılar Ergenekoncuların işidir.

Hiçbir Sabataycının bu konuda Müslüman çoğunluğa baskı yapma hakkı yoktur.

Bütün Avrupa ülkelerinde Müslümanlar küçük çocuklarına serbestçe din, ilmihal, Kur’ân dersleri verebiliyorlar. Bu iş için dershaneler, kurslar açabiliyorlar.

Din ve Kur’ân derslerini Diyanet’in tekeline koymak yanlıştır.

Diyanet lâik devlete bağlı resmî bir kuruluştur. O, bu hizmeti tek başına yürütemez.

Okullardaki resmî din dersleri bir aldatmacadan ve oyalamadan ibarettir.

Din hürriyeti, din eğitimini, küçük çocuklara din ve Kur’ân dersi verilmesini kısıtlayan, yasaklayan kanunlar âdil değil, gayr-i âdildir.

Diyanet’in elbette bu konuda bir denetleme hakkı vardır ama yasaklama, engelleme, önleme hakkı yoktur.

Bu ülkenin Müslümanları, çocuklarına Kur’ân’a, Sünnete, İcmâ-i ümmete, sevad-ı azama uygun şekilde din ve ilmihal dersi verilmesini istemektedir.

Agresif Evangelistlerin, Siyonistlerin, Dönmelerin, Papalığın, masonların istediği evcil=ehlî, light, sulandırılmış, bir tür hümanizma ve ideoloji haline getirilmiş İslâm gerçek İslâm değildir.

Gerçek İslâm 1400 yıldan beri karnen ba’de karnin ulemâ, suleha, fakihler, müfessirler, muhaddisler, râsih bilginler, kâmil mürşidler yoluyla bize intikal ettirilmiştir.Müslümanlar bundan başka din kabul etmezler.

Kâfirlerin hatırı için Kelime-i Şehadet’in ikinci cümlesi söylenmeyiversinmiş.. Biz böyle şeyleri kabul etmeyiz.

Kâfirler istiyor diye hadîsler ayıklanacak, bir kısmı tedavülden kaldırılacakmış.Biz bunu da asla kabul etmeyiz.

Kâfirler istemiyor diye fıkıh ve ahkam-ı şer’iye ile alâkamızı kesinlikle kesmeyiz.

Şeriat mukaddestir, fıkıh mübarektir.

Biz Müslümanlar, arzu edersek değil 7 yaşındaki çocuklarımıza, 5 yaşındaki çocuklarımıza da din dersleri vermek hakkına sahibiz.

Bu hakkı bize Yüce Allah vermiştir. Bu hem bir hak hem bir vazifedir.

Bu hak, uluslararası evrensel insan hakları ve hürriyetleri metinleri ve sözleşmeleri ile tanınmıştır.

Muhterem Diyanet İşleri Başkanımız!.. Türkiye Müslümanlarının küçük çocuklarına din, ilmihal ve Kur’ân dersleri vermelerini ve verdirmelerini engelleyen, köstekleyen zulüm kanunlarını uygulamayınız.

Halkı rahat bırakınız. Müslümanlar çocuklarına Kur’ân ve din okutmak için kurslar açarlarsa, bunlar kaçaktır diye üstlerine gitmeyiniz.

Din dersleri, ilmihal ve Kur’ân nurdur. Allah nurunu tamamlamak istiyor. Kâfirler istemese de...

En samimî hürmet ve selâmlarımı arz ederim.

Dünya Bizi Aldatıyor...

SEVGİLİ Müslümanlar!.. Bu dünya fanî, gelip geçici bir mekandır, ebedî kalınacak yer değildir. Bu dünya bir tarladır, ekini ahirette biçilecektir. Bu dünya bir imtihan meydanıdır.

Sınava hazırlanan akıllı, vicdanlı, şuurlu bir öğrenci ne yapar. Gezip tozmayı, eğlenmeyi, yan gelip yatmayı bırakır ve bütün gücüyle derslerine çalışır. Ta ki, imtihanda başarılı olsun.

Dünya çok aldatıcıdır. Buradaki servetler, çoluk çocuk, mallar mülkler, lüksler, konforlar, zevk u sefalar, keyifler, başkanlıklar, makamlar, mevkiler, şanlar şerefler, kasalar, masalar hep birer oyalanma ve aldanmadır.

Bunların hepsi gelip geçicidir.

Yaptığımız her şeyden hesaba çekileceğiz. Zerre kadar iyilik yaparsak onun kat kat mükafatını ve ücretini alacağız. Zerre kadar kötülük yaparsak onun da cezasını çekeceğiz.

Ellerimizi vicdanlarımıza koyalım ve şu sorunun cevabını verelim:

İmtihana iyi hazırlanıyor muyuz? Yoksa gaflet içinde miyiz?

Meskenlerimiz bizi aldatıyor.

Binitlerimiz bizi aldatıyor.

çocuklarımız bizi gururlandırıyor.

Paraya, mala, zenginliğe meftun olmuşuz.

Din işlerine cep telefonu kadar önem vermiyoruz.

Ahiret için azık toplamıyoruz.

Başta beş vakit namaz olmak üzere ibadetlerimizi dosdoğru bir şekilde eda etmiyoruz.

Dünya dedikodularına dalmışız, iman ve Kur’ân hizmetlerini aksatıyoruz.

ölümü az hatırlıyoruz ve düşünmüyoruz.

Dine hizmet yolundaki çilelerden ve sıkıntılardan kaçıyoruz.

İmtihana bu şekilde hazırlanılmaz.

Var gücümüzle din, iman, Kur’ân, Sünnet,Şeriat, İslâm ahlâkı, bilgelik, ilim, irfan için çalışmalıyız. Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmalıyız. Tek bir ümmet haline gelmek için ne yapmak lâzımsa onları yapmalıyız. Rahman’a iltica etmeli, Tağut’tan kaçmalıyız. Büyük ve küçük cihad yapmalıyız. Allah’ın bize verdiği nimet ve nafakaları muhtaç kardeşlerimizle paylaşmalıyız. Kâfirleri ve fasıkları değil, örnek Müslümanları model olarak kabul etmeli, onların yolundan ve izinden gitmeliyiz.
Hepinize selâm ve hürmetler ederim...


Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi