Heterodoks siyasi çizgi
Türkiye keskin bir yarışı hükümetin zaferiyle kapattı. İnşallah çatlak sesler sona erer. Muhalefet yenilgisini hazmeder. Bu elbette bir temenniden ibarettir. Muhalefet içinde hâlâ Fatih Hilmioğlu kafasıyla düşünenler çıkabilir. Bununla birlikte, halkın tercihi bir kez daha sandığa yansımıştır. Gerilim ve çekişme aksine AK Parti’nin işine yaramış ve yerel seçimlerde oylarını artırmıştır. Muhalefet fiili koalisyona rağmen başarılı olamamıştır. Ankara’da zımni olarak CHP-MHP artı Hizmet koalisyonu yaşanmıştır. İstanbul için de aynısını söylenebilir. Bu koalisyonun sandığa yansıması, CHP’nin lokal olarak oylarını artırmış ama; Türkiye genelinde bir etkisi olmamıştır. Her türlü ‘puştluk’ denenmiş ama tutmamıştır. Kılıçdaroğlu CHP’yi gerilere düşürmüştür. Ankara’da yerel bir TV’nin sunucusu olan Nahit Duru, 2009 mahalli seçimleri arifesinde Mehmet Haberal’ın kendisine Ankara, İstanbul, İzmir, Adana gibi illerde AK Parti’nin oyunu azaltmak için her türlü “puştluğu” yapma talimatı verdiğini ifade etmiştir. Aynı sahnede konuştuğu kişi Kılıçdaroğlu’nun ise, karşıdan “tabii tabii” diye mırıldandığı görülmektedir. 2014 seçimleri ‘bu puştluğun’ cephe halinde fiiliyata dökülmesine sahne olmuştur. Bununla birlikte ‘puştluk koalisyonu’ metropollerde AK Parti’yi zorlasa da sonuç alamamıştır. Seçim sonuçlarının duyurulmasında da yine cızırtı yaptılar ama; sırtlarını mindere gelmekten kurtaramadılar. Bundan ders alırlar mı, şüpheliyim.
•
Seçimlerden sonra CHP içinde hesaplaşma kaçınılmazdır. Kılıçdaroğlu CHP’yi gerilere düşürmüştür. Vaat ettiği atılımı geçekleştirememiştir. Aldığı ödünç oylarla rağmen varlık ve başarı sağlayamamıştır. CHP liderliğinin ‘hödüklüğü’ ortaya çıkmıştır. Herhalde bunun birinci derecede sorumlusu Kılıçdaroğlu pişkinliği bırakır, makamı daha ehil olanlara devreder. Her türlü paralel yapının taşeronluğunu yapmış ve hizmetine girmiştir. Bölgesel anlamda yürüttüğü İran eksenine paralel siyasetini halk tasvip etmemiştir. Dışişlerinin dinlenmesinde dahli varsa hesabı sorulmalı ve cezası neyse kesilmeli ve yaptığı parazitler yanına kâr olarak kalmamalıdır. Muhalefet ve Hizmet hareketi yerel seçimi referanduma ve güvenoyuna dönüştürmüşlerdi, çığ gibi altında kaldılar. Güven oylamasında hükümet kazanmış ama; paralel yapı ile muhalefet kaybetmiştir. Seçim akşamı (30 Mart 2014/22.15) El Cezire Kanalında seçimlerden sonra hükümetin bölgesel politikalarını gözden geçirip geçirmeyeceğini sordular. Hükümetin yanlış değil doğru pozisyonda olduğunu hatırlatarak ‘niye bölgesel politikalarını gözden geçirsin?’ diye karşılık verdim. Asıl CHP zalimlerden yana payanda olma politikasını gözden geçirmelidir. Aksine İran ekseni ve Obama politikalarını gözden geçirmelidir. CHP, Şii eksenli sekterizm politikalarını bırakmalıdır. İzlenen politikalar kavrulmuş zulümdür ve milli birlik ve beraberliğimizi dinamitlemektir.
•
Cemaat veya Hizmet de içine girdiği heterodoks siyasi çizgiyi bırakmalıdır. Bu heterodoks çizgi, CHP’ye eklemlenmektir. Bu ehli din ve diyanetin uzak durduğu ve tasvip etmediği bir yaklaşımdır. Paralel yapı hem CHP, hem de sadeleştirme konusunda Bediüazzaman’ın asil çizgisine ters düşmüştür. Boyunun ölçüsünü de almıştır. Bu politikanın bölgesel açılımı da vardır. Bölgesel anlamda heterodoks çizgi, Mısır’da Nur Partisi tarafından yürütülmekte ve bu yapı da Sisi’nin darbesine destek çıktığı gibi cumhurbaşkanlığı adaylığını da desteklemektir. Fethullah Hoca’nın Sisi’yi tebrik ettiği Tevfik Diker tarafından ileri sürülmüştür. Mısır’da bu heterodoks siyasi çizgiyi Ali Cum’a ve benzerleri sürdürmektedir. Cum’a hem İsrail’e, hem de Sisi’ye açık kişiliğiyle bilinmektedir! Heterodoks çizginin Suriye’de de yansımaları vardır ve Baş Müftü Bedreddün Hasun bunlardan birisidir. Dinini dünyaya satmış adamlardan birisidir.
30 Mart hezimetinden sonra Cemaat/Hizmet, bu çarpık çizgisini gözden geçirmelidir. Bu ne demektir? Bu asli çizgiye ve Risale-i Nur mesleğini ve prensiplerine geri dönmesi ve kendi çizgisini asil çizgi ile mukabele ederek yanlışlarına veda etmesidir. Mehmet Fırıncı ağabeyin dediği gibi Fethullah Gülen, Risale-i Nur’un hizmet prensiplerine ve düsturlarına sadık kalmamış ve riayet etmemiştir. Bu da çizgi sapmasını beraberinde getirmiştir. Bu düsturlara sadık kalmadığından dolayı ortaya müşevveh /çarpık bir yapı çıkmıştır. Bu yapı dini bir cemaatten ziyade güç merkezi görüntüsü vermektedir. Bundan dolayı sözkonusu yapı seçimler öncesinde adeta siyasi partiler gibi siyasi kampanyalar yürütmüş ve onun dışında siyasetin yapısına müdahale etmiştir. Eleştiri hakkını aşmıştır. Elbette bir cemaat olarak hükümet veya hükümetler veya parti veya partiler hakkında çekinceleri olabilir ve bunu eleştiri bazında ortaya koyabilir. Bu hem bir hak, hem de yerine göre görevdir. Lakin eleştiriyi fiiliyata dökmek, yani yıkıcı bir kampanya haline getirmek ve siyasetin doğasına müdahale etmek kabul edilemez. Bu sadece AK Parti hakkında değil, herhangi bir parti hakkında da doğru olmaz. Zaten AK Parti hakkında yaptıklarını 28 Şubat sürecinde Erbakan Hocaya karşı da yapmışlardı. Gülen kendisini kâinatın merkezine yerleştirdiğinden dolayı kendinde her şeye müdahale hakkı görebilmektedir. Bu seçim hezimetinden sonra Cemaat-Hizmet önce din adına liberal söylemi terk etmelidir. Liberallerle yolunu ayırmalıdır. Kendisini güç merkezi haline getiren her türlü araçtan vazgeçmelidir. Normalleşmeli ve güç merkezi olmanın parçası olan basın ve yayın organlarını umuma açmalı ve siyasetin dışında tutmalı; olmuyorsa tamamen bu alandan çekilmelidir. Cemaat, siyasete alet etmeden münhasıran eğitim faaliyetlerine odaklanmalıdır. Fethullah Hoca’nın merkezi yönetimi yerine kurullar/heyetler tarafından yönetilirse yapı normalleşebilir. Ehl-i iman da bu alandaki dönüşümlerinde onlara yol göstermeli ve yardımcı olmalıdır. Ak kara ortaya çıkmıştır ve daha fazla direnmenin gereği yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.