Vah vah vah!
Şahsen seçim sonuçlarını şöyle okuyorum...
Halkımız, siyaset dışı odakların siyasete müdahale etme, dışarıdan gazel atma, sorumluluk almadan yetki kullanma, kısacası toplum mühendisliği yapma iştahını kursağında bıraktı… Bu tür heveslerle oluşturulan paralel yapıya müthiş bir reddiye çekti…
Siyasetin siyasi aktörler tarafından yapılmasını, bunun dışında bir yapılanmaya asla izin vermeyeceğini açık biçimde gösterdi…
İhanet boyutlarını bile aşan yasadışı dinlemeleri elinin tersiyle itti…
Dedikodulara, tapelere, iftiralara göre değil, somut verilere göre hareket ettiğini, iktidar partisi karşısında blok oluşturulmasını onaylamadığını, itibarsızlaştırma oyunlarına gelmediğini, yapılan icraatları tasvip ettiğini gösterdi…
Kimi liberallerden, bir kısım aydınlardan, bir kısım işadamlarından, bir kısım medyadan ve çeşitli muhalif unsurlardan oluşan “muhalif (muanız) blok”a ve herkese, en büyük gücün kendisi olduğunu ispatladı…
Sonuç olarak…
2014 yerel seçimlerini, AK Parti ezici bir farkla kazandı…
Bu seçimden, şimdiye kadar kazandığı yerel seçimlere göre, oylarını artırarak çıktı…
AK Parti girdiği tüm seçimleri ve referandumları kazanırken, muhalif partiler kim bilir kaçıncı başarısızlıklarına imza attılar…
Bu durumda, başlarını ellerinin arasına alıp neden girdikleri her seçimi, her referandumu kaybettiklerini düşünmeleri gerekir, hazin ki hâlâ hayali yorumlara sığınıyorlar: Oynamaya niyeti olmayan gelin misali “Yerim dar”, “yenim dar” türünden izahlarla kendilerini yine kandırmaya çalışıyorlar…
Zaten ders almayı bilmedikleri için sürekli kaybediyorlar ve kaybetmeye mahkûm bulunuyorlar.
Öğrencilik yıllarımızdan kalma, “Elektrikler kesildi, ders çalışamadım” mazeretini andıran mazeretlerden medet umuyorlar.
“Mazeret” siyasette prim yapmaz!
Malum medyanın kalemşorları, akla ziyan yorumlara sığınıyorlar…
Elmalarla armutları toplayıp, “Erdoğan’ın karşısında yüzde 55 var” diyorlar.
“Züğürt tesellisi”! Çünkü armutlarla elmalar toplanamaz.
En büyük hataları da budur: Homojen olmayan çoğunluk üzerine siyasi hesap yapılamaz. Seçimler nüfus sayımı değil, oy sayımıdır. Oyların partilere dağılımı belirleyici olur.
İşin gerçeği şu ki, AK Parti icraatlarıyla konuştu: Ayrıca üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, kanal İstanbul gibi “çılgın” projelerle umudu diri tuttu.
Türkiye’yi yerli savaş uçağı, yerli savaş gemisi, yerli helikopter, yerli tank, yerli füze yapma aşamasına getirerek yüzyıllardır Batı’nın pompaladığı aşağılık duygusundan kurtardı…
İsnat ve iftiralara rağmen kazanmasının sebebi budur: Kitleler palavraya değil, icraata oy veriyor. Umuda oy veriyor. Kendisini engin ufuklara taşıyacağına inandığı insanlara oy veriyor.
Kılıçdaroğlu bile bunu anlamış olmalı ki, ortalarda gözükmüyor (yerini bilenler insaniyet namına…)
CHP boşuna uğraşmasın. Değil paralel yapı ile tüm dünya ile işbirliği yapsa bile, kendi halkıyla barışmadığı müddetçe nal toplamaya devam edecektir.
Genel Başkanı, parti yönetimini ne kadar değiştirirse değiştirsin, kimlerle ittifak yaparsa yapsın, kimi aday gösterirse göstersin, CHP, bu zihniyetinde ısrar ettiği müddetçe hiçbir şey değişmeyecek, halkın özgür iradesiyle asla seçim kazanamayacaktır.
Bediüzzaman’ın, “Bu asil millet, ihtiyarıyla (öz idaresiyle) o partiyi (CHP) kat’iyen iktidara getirmeyecektir” şeklindeki tespitinin her seçim sonrasında karşımıza çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.