Tarikat Yasağı ile Demokrasi Bir Arada Olmaz!..
Din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyetinin olmadığı bir ülkede demokrasi de yoktur, insan hakları da.
Din hürriyeti lâfla olmaz. Din hürriyeti kısıtlama kabul etmez. Din hürriyeti ya % 100 vardır, yahutyoktur.
Din hürriyeti olması için dinî eğitimin serbest olması, dinî cemaat ve tarikat kurmanın yasaklanmamış, kısıtlanmamış olması gerekir. Demokrasinin anavatanı ve beşiği olan İngiltere’de böyledir.
Masonluk da bir tarikattir. O serbest ve hür olacak, İslâm tarikatları yasaklanacak. Böyle demokrasi, böyle eşitlik, böyle insan hakları olmaz!..
Şarlatanlar “Tarikatları Atatürk yasaklamıştı...” diyecekler. Peki, soruyorum: “Aynı Atatürk mason localarını yani tarikatlarını da kapattırmamış mıydı?”
Türkiye’de tam ve gerçek bir demokrasi olması için İslâm tarikatlarının serbest olması gerekir.
İslâm tarikatlarının, din eğitiminin, Müslümanların dinlerini yüzde yüz yaşamalarına imkân veren bir hürriyetin olmadığı yerde gerçek demokrasi yoktur, Sabataycı demokrasisi vardır. Böyle bir demokrasi biz Müslümanların işine gelmez. Biz gerçek demokrasi istiyoruz, kendi vatanımızda en az Sabataycılar kadar hür ve eşit olmak istiyoruz. Bu isteğimiz bir suç mudur?
Osmanlı devleti, 622 yıllık uzun tarihinde tarikatlarla birlikte var olmuştur.
Bugün tarikatlar resmen yasak ama herkes bir tarikata mensuptur. En iyisi bu tarikatları serbest bırakmaktır.
Serbest bırakılan tarikatlar elbette kontrol edilecek, denetlenilecektir.
Nasıl?.. İslâm dinine göre, “Meclis-i Meşâyih” tarafından.
Lâikçilerin, jakobenlerin, dinsizlerin, ateistlerin, İslâm düşmanlarının, Sabataycıların, Ebû Cehil’lerin, Ergenekoncuların Turuk-i Aliye-i İslamiyeyi kontrol etmeye hakları yoktur. Böyle bir kontrol eşyanın tabiatına aykırı olur. Katoliklerin, Dr. Moon dininin, Siyonistlerin İslâmî müesseseleri kontrol etmeye hakları yoktur.
Tarikatlar (gerçek tarikat olmak şartıyla) ahlâkın, yüksek karakterin, doğruluk ve dürüstlüğün, faziletin, insanlığın, insafın hizmetindedir. Tarikatli bir Türkiye güçlü, temiz, şeffaf, âdil, örnek, nurlu bir Türkiye olacaktır.
Harbî, agresif, militan, insafsız, zalim İslâm düşmanları ellerini ve dillerini tarikatlardan uzak tutsunlar.
Genel ve Radikal Bir Temizlik ve Islahat Lazımdır
Can alıcı soru şudur: Bu ülke, bu halk, bu devlet nasıl düzelecek?.. Sivil ve demokratik bir anayasayla mı?.. Böyle bir anayasa elbette lazımdır, zarurîdir ama sadece bununla topyekûn bir düzelme olur mu? Olmaz!
A’dan Z’ye kadar bozulmuşuz, kokmuşuz, çürümüşüz...
Politika kirlenmiş... Eğitim iflas etmiş... üniversiteler resmî ideolojinin fidelikleri haline getirilmiş... Büyük medya kartelleşmiş, tekelleşmiş, mafyalaşmış...ülke 500 milyar dolarlık borca batırılmış...Sosyal adalet diye bir şey kalmamış...Siyasette, iktisat ve ticarette, medyada, toplumda ahlâk ayaklar altına alınmış.
Bütün bunların düzelmesi için iyi bir anayasanın yanında başka şeyler de olması gerekir.
Birkaç sorum var:
Birincisi: 14 yaşında fıkırdak bir kız çocuğu, manken olmak için evden kaçar...Ailesi polise müracaat eder. Bir ay bulunamaz. Bir ay sonra yakalanıp teslim edilir. Bu müddet zarfında 40 kişi kızın ırzına geçmiştir. Bir İslâm toplumunda böyle rezalet olur mu?
İkincisi: Kafanız karışık, yorgun ve dalgınsınız. Küçük el çantanızı otobüste unuttunuz. İçinde paranız, kıymetli evrakınız, kimliğiniz, cep telefonunuz var. Bu çantanın size geri dönmesi ihtimali kaçta kaçtır?
üçüncüsü: çok açık bir haksızlığa uğradınız. Mahkemeye başvurmanız gerekiyor. Dar gelirlisiniz, avukat tutacak gücünüz yok. Yaşlısınız, yıllarca bekleyemezsiniz. Hakkınızı nasıl arayacaksınız?
Her yerde haksızlık var... Ahlâksızlık ve faziletsizlik diz boyu değil, gırtlağa kadar çıkmış değil, boyumuzu aşmış vaziyette... 300 milyar dolar kara/necis/haram para birikimi olduğu söyleniyor... Rüşvet suistimal, irtikab, ihtilâs, saçı bitmedik yetimlerin hakkını yemek almış yürümüş...
Bir kuru anayasa bunlara ne yapacak?
Sadece kanun bir işe yaramaz. Kanunun yanında bilgi, kültür, ahlâk, fazilet ve hikmet de lazım.
Şeref lazım, namus lazım, haysiyet lazım...
Bir milletvekilinin çok yüksek emekli maaşı alması için iki sene hizmet görmesi gerekiyor. Geçenlerde yeni bir kanun teklifi hazırlandı, bir gün milletvekilliği yapanlar da emekli maaşı alsınlar diye... Böyle bir şey adalete, eşitliğe, vicdana, insafa sığar mı?
Bir ülkede YETERLİ bilgi, kültür, ahlâk, fazilet, hikmet/bilgelik, yüksek karakter, mürüvvet, fütüvvet, vatanseverlik, doğruluk, dürüstlük yoksa zavallı sivil anayasa ne kadar işe yarar?
Türkiye’yi düzeltmek, kurtarmak, yükseltmek istiyorsak, ucuz reçeteleri bırakalım ve dört başı mâmur planlar programlar, ıslahat (iyileştirme) projeleri hazırlayalım.
Bu işin başı da genel bir temizlik ve şeffaflıktır. Pislik ve kokuşma ile ıslahat birlikte yürümez.
Ucuz ve kolay reçetelerle kendimizi aldatmayalım...