Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Başörtülü belediye başkanlarımız

Başörtülü belediye başkanlarımız

Birkaç başörtülü belediye başkanımız oldu diye, neredeyse kalkıp oynayacağız! Televizyon kanalları bir haftadır görüntülerini verip “Vay be, nereden nereye geldik?” demeye getiriyorlar.

İyi de arkadaşlar, o zaman neden “Bazı Avrupa ülkelerinden önce kadına seçme ve seçilme hakkı verdik” diye, yıllar boyu övünüp duruyoruz?..

Demek ki vermemişiz…

Ya da pek çok hak ve hürriyet gibi, o da kâğıt üzerinde kalmış…

Çünkü kadın, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kendi içinde kategorize edilmiştir…

Başı açıklar…

Başı örtülüler…

Başı açıklar “öz”, başı kapalılar “üvey” evlât sayılmıştır…

Başı açık kadınlar seçer, seçilir…

Başı örtülüler ise sadece seçebilirler…

Bu nasıl demokrasi böyle?..

Ya da şöyle sorayım: “Şefokrasi”den (Şeflik rejiminden) demokrasiye dönüşmek, böyle bir şey midir?

Tam da böyle bir şeydir işte: Kimine sonsuz imkân, kimine sosyal ölüm!

Güya, “Kadına seçme ve seçilme hakkı” vermemizin üzerinden seksen sene geçmiş. Bu süre zarfında bir sürü başı açık kadın valimiz, kaymakamımız, mühendisimiz, hâkimimiz, savcımız, doktorumuz, belediye başkanımız, meclis üyemiz, milletvekilimiz, bakanımız, başbakanımız, meclis başkanımız olmuş...

Ama aynı süre içinde hiçbir başörtülü kadınımız bu görevleri icra edememiş. İzin verilmemiş. Vakıa bir tanesi seçilmiş (Merve Kavakçı), TBMM Genel Kuruluna kadar girmiş hatta, ancak devrin başbakanı Ecevit, “Cumhuriyete meydan okuyan bu kadına haddini bildirin!” diye alı al moru mor bağırınca, haddi bildirilip Genel Kurul’dan kovulmuş. Hakkında bir sürü dava açılmış. Yetinilmemiş, vatandaşlıktan atılmış…

Atılmasaymış, laiklik elden-ayaktan gidecekmiş! Tam vaktinde durumdan vazife çıkarıp, hem laikliği, hem de cumhuriyeti kurtarmışlar, şükürler olsun!..

Peki, şimdi ne olacak? Başı örtülü belediye başkanlarının seçilmesi “meydan okuma” sayılacak mı?..

“Laiklik elden gidiyor” diye, Ulusalcılar “cumhuriyet yürüyüşü”ne çıkılacak mı?..

Hiç sanmıyorum: Çünkü bugünlerde çok meşguller, partilerine verilmemiş oyları sayıyorlar!

Az kalsın unutuyordum: TBMM’sinde bile başörtülü milletvekilleri var. Genel seçimlerde sayıları eminim daha da artacak. Belki de birinden biri bakan filan da olacak.

O zaman cumhuriyet gidip hilâfet mi gelecek?

Yıllarca yazdım, çizdim; dedik ki, “Bu tavır cumhuriyeti anlamamaktır, milleti tanımamaktır, cumhuriyeti inançlarla karşı karşıya getirmektir!” Sağır sultanlar duydu, CHP’lilerle arka bahçelerinde ikamet buyuranlar duymadı.

Cumhuriyetin esenliği(Ecevitçe) ile laikliğin selâmeti bir metrelik beze endekslendi: “Baş örtmek varsa, cumhuriyet yok” dendi.

Şimdi ikisi de var: Cumhuriyet de, başörtüsü de…

Diyeceksiniz ki, “Durum değişti: Laikliğin mimarları bile laikliği ağızlarına almıyorlar artık. Oy gelsin de varsın laiklik gitsin havasındadırlar!”

Haklı olabilirsiniz: Çünkü millet soyut kavramlara göre değil, somut verilere göre oy kullanıyor (hizmete veriyor). Bunu son seçimde CHP bile kısmen fark ettiğine göre, herkes fark etmiştir.

Neyse ne: “Kadına seçme-seçilme hakkı” verilmesinden (11 Aralık 1934) tamı tamına seksen sene sonra, nihayet başı örtülü kadın da bu haktan yararlanmaya başlamış ve belediye başkanı seçilmiştir.

Vatana-millete hayırlı olsun, efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi