Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Bir “Amiral Gemisi”nden, acaba kaç “jilet” çıkar?

Bir “Amiral Gemisi”nden, acaba kaç “jilet” çıkar?

Bir “otobüs”te gidiyorsunuz... Ya direğe tutunmuşsunuz, ya da “kayış”lara asılıyorsunuz... Sizin dalgınlığınızdan faydalanmak isteyen bir “cepçi”, usulcacık elini, “cebinize” sokuyor... O elin cebinize gittiğini fark ettiğiniz anda; ani bir reflekse, elinizi “cebinizdeki elin” üzerine koyuyor ve “tam bir suçüstü” yapıyorsunuz!..

Adamın suratına bakıyorsunuz...

Hiç oralı değil!..

Pişkin pişkin sırıtıyor!..

“Bu ne?!?.. Elinin, benim cebimde ne işi var?” diyorsunuz, “yılışarak” cevap veriyor;

“O, benim elim değil ki!”

Fesübhanallah!..

Gel de kafayı yeme!..

Şu hâle bakın;

Adamı “suçüstü” yakalamışsınız ama, kalkmış; yılışık yılışık “o, benim elim değil” diyor!..

Böyle “olay”larla mutlaka karşılaşmışsınızdır... Sadece “cepçi”leri değil, “jiletçi”leri, “tırnakçı”ları ve “yankesici”leri de görmüşsünüzdür!..

Yakalandıklarında; “O el, benim elim değil” derler!..

Hem de sırıtarak!..

Ulan, işte “suçüstü” yakalanmışsın, “benim elim değil” demenin alemi ne?..

HEP AYNI TAKTİK!

“Paralel Yapı” da böyle!..

Adamları “suçüstü” yakalıyorsun, ama “inkâr” edip, “Bizim Paralel’le ilgimiz yok!.. Hadi, Paralelci olduğumuzu ispatla!” diyorlar.

Gerçekten, gel de ispatla!..

Adamın alnında “Paralelci” yazmıyor ki!.. Yaptığı iş, tam da “Paralelci işi” ama, ispatlayamazsın!..

Adam, “Paralelci değilim” diyorsa; kalbini yarıp, bakamazsın ki!..

Ama “açık” veriyorlar!..

“Paralelci” dediğinde “inkâr” ediyorlar ama “Paralelciler suçüstü yakalandığında” da, hemen onlara “sahip” çıkıyorlar!..

Ya da;

“İşler sarpa saracak” gibi olduğunda, anında “satıyorlar!”

Bu ahval ve şerait içinde;

Adana’da “MİT’in TIR’larına yönelik ihanet operasyonu”nu gerçekleştiren Savcı Aziz Takçı’ya, şimdi gel de “Paralelci” de!..

Diyemezsin!..

Bir defa, “badem bıyıkları” yok!.. Ehh, alnında da “Paralelci” yazmadığına göre, “Paralelci” olduğunu nasıl ispatlayacaksın?!?..

Zor iş vesselâm!..

HÜRRİYET’E “PARALELCİ” DESEN!

Meselâ, Hürriyet gazetesi!..

Aydın Doğan’ın “Amiral Gemisi” Hürriyet, 17 Aralık’tan bu yana, “Paralelcilerle aynı paralelde” yayınlar yapıyor “Cemaat’le müttefik” olduğunu açıkça deklâre ediyor ama, şimdi; “Hürriyet de Paralelci” desen, Aydın Doğan’ın avukatları, hemen “dâvâ bombardımanı”na başlarlar!..

“İftira” derler, “hakaret” derler, “müvekkilimizin itibarı” derler, derler oğlu derler; basarlar dâvâyı!..

O zaman ne diyeceksin;

“Pardon!”

“Ama, haberleri veriş tarzınız Paralelcilerle aynı paralelde” deseniz, kabul ettiremezsiniz!..

Kabul etseler de, etmeseler de; “Hürriyet’in önceki günkü manşeti”nden bahsetmek istiyorum...

Başlık, aynen şöyle:

“Ben bu hesabı ödemem!”

Ne hesabı?..

Kim ödemiyor?..

Niye ödemiyor?..

Hürriyet, “Yalova’nın yeni Belediye Başkanı CHP’li Vefa Salman’ın, 6 oy farkla kazandığı başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, önünde 75 bin porsiyonluk yemek faturası bulduğunu” yazıyor ve haberin devamında özetle şöyle diyordu:

“Yalova’da başkanlık koltuğuna oturan CHP’li Vefa Salman, 3 Ocak-3 Nisan arasında belediyeye kesilen 972 bin TL’lik 74 bin 700 porsiyon pilav üstü kavurma, kahvaltı ve kokteyl faturasıyla şoke oldu. ‘Bunları ödemem’ diyen Salman, İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş istedi.

CHP’li Vefa Salman’ın 6 oy farkla belediye başkanlığını kazandığı Yalova’da fatura krizi çıktı. Makamına oturur oturmaz eski AK Partili başkanın seçimden önce belediye adına verdiği 74 bin 700 porsiyon yemeğin ve dağıtılan küçük hediyelerin faturasıyla karşılaşan Salman, bu masrafları ödemeyeceğini açıkladı.

Yeni belediye başkanı, pilav üstü kavurma, kahvaltı, kokteyl, protokol ağırlaması olarak belediyeye kesilen faturaların yanı sıra diğer bazı ihalelerle ilgili inceleme yapılması amacıyla İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş talep etti. (...) 74 bin 700 porsiyona ulaşan yemek faturalarının toplamı 972 bin 78 lirayı buldu.”

Anlaşılan o ki;

Hürriyet, “Antalya’nın intikamı”nı almaya çalışıyor... Antalya’nın CHP’li Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, seçimleri kaybedince, “imarla ilgili evrakları yakarken suçüstü olmuştu” ya, Hürriyet de, buna “misilleme” olarak, Yalova’yı çekmiş manşetine!..

Sanki, “Siz Antalya’yı haber yaparsanız, biz de Yalova’yı dilimize dolarız” der gibi!.. Antalya’da “AK Partili Başkan”ın iddialarına karşılık, Yalova’da da “CHP’li Başkan”ın iddiaları!..

Tam bir “misilleme”,

Tam bir “intikam” taktiği!..

O YEMEKLER MUHTAÇLARA!

Ne var ki; her zaman olduğu gibi, yine baltayı taşa vurdular!..

Çünkü efendim;

CHP’li Belediye Başkanı Vefa Salman’ın, “ben bu hesabı ödemem” dediği “fatura”larla ilgili olarak açıklama yapan AK Partili Belediye Başkan Adayı Yakup Koçal demiş ki;

“Bu pilav ve et meselesi tamamen kara propagandadır... Çünkü, Yalova Belediyesi’nin verdiği 3 türlü yemek vardır...”

“Biz yıllardır her gün 250 fakir aileye 3 öğün sıcak yemek veririz.

Bir de şu anda Yalova Üniversitesi’nde okuyan 250 öğrenciye her gün sıcak yemek verilir.

Üçüncü olarak; belediyenin çalışmalarının istişare edildiği, anlatıldığı, sivil toplum örgütleriyle veya mahalledeki vatandaşlarla yapılan toplantılardı bir de orada yemek verilir...

Bunu da Yalova halkı zaten bilmektedir... Dahası; bu tür harcamalar, Belediye Meclisi’nden oybirliği ile geçmektedir.”

Demek ki, neymiş;

CHP’li Başkan’ın “ödemem” dediği yemekler; “Her gün 250 aileye, hem de 3 öğün verilen yemekler”miş!..

Demek ki, neymiş;

O fatura, “Yalova Üniversitesi’nde okuyan 250 öğrenciye her gün verilen sıcak yemekler”in faturasıymış!..

Demek ki, neymiş;

O yemekler “STK temsilcileri”ne ve “vatandaş”lara verilen yemeklermiş!..

Bunu da, hem “Yalova halkı biliyor”muş, hem de “Belediye Meclisi’nden oybirliği ile geçiyor”muş!..

Bunları bile bile, Vefa Salman’ın yaptığı, elbette “çirkin siyaset”tir!..

Peki, Hürriyet’in yaptığı ne?..

Kendilerine “Paralelci” denilmesinden hoşlanmayan “Cemaat medyası”nın uyguladığı “Algı Operasyonu”nu aynen taklit etmek!..

Şimdi; “Siz de mi Paralelcisiniz?” diye sorsanız, kesinlikle reddederler!..

Ama, manzara ortada!..

Hep aynı taktik!..

BU GİDİŞLE “JİLET” OLUR!

Yanarım, yanarım da;

Bir zamanlar “Amiral Gemisi” denilen Hürriyet’in, “kahvehane gazetesi” diyerek aşağıladığı Sözcü ile, “aynı günde, aynı paralelde ve aynı manşetle” çıkmasına yanarım!..

Şu hâle bakın;

Hürriyet, CHP’li Başkan Vefa Salman’ın; “Ben bu hesabı ödemem” sözünü manşete çekiyor, “Paralelcilerin Sözcü’sü”de, aynı olayı; “Yemeği AKP verdi, fatura CHP’ye geldi” başlığı ile manşet yapıyor!..

Vah Hürriyet vah!..

Hürriyet bu kafada giderse; korkarım ki, iflâh olmaz ve dünkü Arşiv sayfamızda denildiği gibi; “Amiral gemisi” kızağa çekilir, parçalara ayrılır ve “jilet” yapılır!..

Gerçi; “jilet” olsa da “kullanılır!”

Şekil değiştirip, araziye uymaya başlayan Cemaat mensupları, bu “jilet”leri, “badem bıyık”larını kazımada “kullanırlar!”

Aydın Doğan’ın avukatları, bu yazdıklarımı sakın olarak “hakaret” olarak algılamasınlar!.. Bu yazdıklarım; aslında “Hürriyet’teki arkadaşlara bir kıyak”tır!..

Zira;

Hürriyet gibi bir “Amiral Gemisi”nin, parçalara ayrılıp da, “jilet” olmasına gönlüm razı olmaz!..

Ama, bu akılla giderse de;

“Jiletçi”lere “jilet” olacaklar!..

Sahi, merak ettim;

Bir “Amiral Gemisi”nden, “kaç milyon jilet” elde edilir acaba?..

Merakım şundan:

Aydın Doğan zarar etmesin!..

Bari, “sermaye”yi kurtarsın!.. Gülen “ictihad” yaparsa, “Kedicik” de fetva verir!

Adnan Oktar; uzun süredir “A9 stüdyoları”nda yaptığı programı “evine” taşımış!..

Ne var bunda?..

“Stüdyo”yu da, “evi” gibi kullanmıyor muydu?..

Neymiş; “evinde kızlı-erkekli fasıl” yapmış, bunu da “A9’da” yayınlamış... Kendisi, zaten “kızlı-erkekli modasının mucidi” değil midir?.. “

Fasıl”a gelince; ne yapsın Adnan Oktar?..

Avrupa Birliği, Türkiye için “fasıl” açmayınca, Adnan Oktar “fasıl” açmış, çok mu?..

Adnan Oktar’ın “Kedicik”lerinden Tuba Öymen; A9’da yayınlanan “fasıl”a tepkiler gelince; “Kur’an’da müziğin, dansın, eğlencenin yasaklandığı bir hüküm yoktur” diye “fetva”(!) vermiş... Fetullah Gülen’in “Hocaefendi” olarak anıldığı ve hâşâ Peygamber Efendimiz’in “şarkılı-türkülü Türkçe Olimpiyatları’na teşrif ettiğini” iddia ettiği ve sürekli “ictihat” yaptığı bir ülkede, “Adnan Oktar’ın kediciği” de, elbette “fetva”(!) vermeye başlar!

Kur’an-ı Kerim’i neresinden okuduysa!..

“Olayın finali”ni özetleyen cümleyi, Adnan Oktar sarf etmiş: “Ben CHP’yi çok kaliteli bir parti ve Türkiye’nin güvencesi olarak görüyorum... Laikliğin güvencesi olarak görüyorum!”

Ben, bunun üstüne ne diyeyim?..

Memlekete-millete hayırlı olsun!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi