Adına Osmanlı Dediğimiz Cihangir
Tuna Nehri akarım diyor ve akıyor.
Kanuni, “Tuna’ya hâkim olan Garba hâkim olur” diyor ve Macaristan, Romanya, Belgrad, Viyana, Almanya, İtalya, İspanya topraklarını, Osmanlı coğrafyasına katmak istiyor.
Suyun olduğu her yerde Osmanlı vardır. Bereketli toprakların olduğu her yerde Osmanlı vardır. Yeraltı zenginliklerinin olduğu her yerde Osmanlı vardır.
Gaye bellidir. İlahi kelimetullahın gölgesi altında, Allah’ın insanoğluna bahşettiği nimetlerin adilce kazanılması ve paylaşılmasıdır.
Osmanlı bir su medeniyetidir demiştik, Tuna ise Osmanlı’nın bu bereketteki en önemli kaynağıdır ve sahip olması elzemdir.
Bu sebeple II. Murat’tan bu yana, Osmanlı Sultanlarının gayesi, Tuna’ya hâkim olmaktır.
¥
Tuna Nehri, Almanya’nın güneyinden Kara Orman bölgesinden Donaueschingen kasabasından Brigach ve Breg nehirlerinin buluşmasıyla meydana gelir.
Çıktığı yerden 10 ülkeyi aşarak Karadeniz’e dökülen Tuna Nehri, 801.500 km2 toplam alanıyla Volga’dan sonra Avrupa’nın ikinci büyük nehridir.
Bugün Tuna, 20 ülkeden 90 milyondan fazla insan tarafından paylaşılmakta ve akmaya devam etmektedir.
Bu noktada merhum Samiha Ayverdi’nin Tuna üzerine şu güzel sözünü paylaşmalıyım.
-“Adına Osmanlı dediğimiz aslan yapılı cihangir, Rumeli’nin ana damarlarından olan Tuna ile beş asır evvel kıyılmış nikâhıyla haşir neşir olarak yaşadı.”
Sanırım atalarımız Osmanlı’nın 1389 da başlayan Balkanların ve Avrupa’nın fethine çıkışları daha iyi anlaşılmaktadır.
¥
Tuna’nın geçtiği şehirlere hâkim olan atalarımızın; “dil, din ve ırk” ayrımı yapmadan, insana dair kurdukları medeniyeti, Osmanlı’nın Avrupa ve Balkanlar’dan çekilmesinden sonra yok edilebildiği kadar edilse de halen ayakta kalanları da var.
Bu mana en çok kayba uğrayan Balkan ülkelerinden birisi ise Sırbistan.
Günümüzde bir camisi, iki türbesi ile yeri bilinen ama belirli bir emaresi olmayan park haline getirilmiş nice şehitliklerimiz duruyor.
Belgrad’taki ata yadigârı eserlerimiz bu kadar olsa da Müslüman çoğunluğun yaşadığı Novi Pazar ya da Yeni Pazar dediğimiz Sancak bölgesinde, Osmanlı eserleri biraz daha korunmuş ve halen yaşatılmakta.
¥
Şükürler olsun devletimiz, uzun yıllar sonra nihayet millet iradesinin tecelli ettiği bir hükümete kavuştu ve hükümetimiz de sadece Türkiye’de değil, tüm dünyadaki dini, milli ve tarihi eserlerimize sahip çıkmaya devam ediyor.
Bu çerçevede Belgrad ve diğer şehirlerindeki Osmanlı eserleri restore edildiği gibi iki ülke arasındaki anlaşmalar çerçevesinde; eğitim, kültürel ve sosyal faaliyetler de sürüyor.
Başbakanlığa bağlı TİKA, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı, dünyanın her yerinde olduğu gibi Balkanlar’da da hummalı bir şekilde geçmişi yadediyor.
Osmanlı’nın Avrupa’da binlerce fersah uzunluğunda olan hudutları boyunca dizi dizi sıralanmış kalelerin, palangaların, kervansarayların, hanların envanterini çıkarıyor ve sahipleniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.