TİKA’dan Türkiye Sırbistan Dostluk Köprüsü
Balkan ülkeleri içerisinde, Osmanlı coğrafyasından ilk kopan topraklar, Belgrad olmuştur. Yaklaşık bu tarih, yüzotuzbeş yıl öncesine denk gelir.
Sırbistan, Osmanlı Devleti’nin 14 milyon 838 bin kilometre yüzölçümünde kaybettiği ilk toprak parçalarından birisidir.
Cumhuriyetin kuruluşu itibariyle Balkanlar’daki yara durmamış ve tüm pansumanlara rağmen, 1970’li yıllara kadar çeşitli tarihlerde devam etmiştir.
Çok dinli ve dilli toprakların ortak kaderi; “huzur, güven ve istikrarı” bozarak, kendilerine yer edinen ve arka bahçe gibi kullanan güçlü devletlerin kıskacında olmasıdır.
Bu anlayışın son örneğini Bosna savaşında gördük. Mezopotamya gibi Balkanlar da aynı kaderi paylaşmayı sürdürdü.
*
Sıcak savaşla birlikte soğuk savaşın da hız kesmediği bu topraklarda, on yıl öncesine kadar Türkiye bir türlü istikrarlı politika izleyememişti.
AK Parti iktidarı ile Balkanlar’da yeni bir dönem başladı. İç ve dış mihrakların meydana getirdiği kargaşalara rağmen hükümetimiz, hem içeride hem dışarıda büyük bir enerji harcayarak istikrara devam dedi ve milletimizin büyük desteği ile bu başarı elde edildi.
Balkanlar başta olmak üzere yine Osmanlı coğrafyasının içerisinde yer alan Afrika ülkeleri, yani bir zamanlar bizim olan topraklarda da Türkiye’deki istikrarın ve başarının semeresi görüldü, milletler arası barış ve kardeşlik köprüleri atılmaya başlandı.
İşte bu köprülerin en önemli ayağını TİKA gerçekleştirmektedir.
Doğusuyla, batısıyla, güneyiyle, kuzeyiyle Afrika’nın, Ortadoğu’nun ve Balkanlar’ın ve diğer nice memleketlerin her bir tarafında TİKA’nın kurduğu köprüyle Türkiye’nin varlığını görmek mümkündür.
*
Dünya devletleri içerisinde çok dinli ve çok dilli milletleri, sadece Osmanlı idare sistemi barış ve kardeşlik içerisinde yönetmiştir.
“Önce insan” diyen Osmanlı sistemi, yaratan Allah’a bağlılıklarının bir nişanesi olarak, kâinata ve içerisindeki tüm canlı varlıklara; “ihanet ve düşmanlık” etmedikleri sürece adil davranmış, tüm insani ihtiyaçlarını gidermiştir.
Türkiye adına TİKA’nın izlediği yol da bu anlayışın bir ürünüdür.
Yukarıda belirttiğim 14 milyon 838 bin metrekare coğrafi alan içerisinde ne tarafa gidilirse gidilsin, mutlaka bir Osmanlı eseriyle karşılaşmak kaçınılmazdır.
*
Osmanlı eserleri denilince akla ilk gelen elbet camiler olmaktadır.
Evet, camiler başta olmak üzere kervansaraylar, hanlar, hamamlar, mezarlıklar, kaleler, türbeler, konaklar, suyolları, demiryolları, karayolları, çarşılar, mektepler, medreseler, tekkeler, vakıflar, imaretler gibi benzeri eserler de gelmelidir.
Bunlar bizim ve bizim olmaya devam edecek eserlerdir. Lakin bulunduğu ülkelerdeki bu eserlerimiz; ne yazık ki, yüzyıllardır bakımsızlık ve ilgisizlikten sadece uzaktan seyredilen eski bir yapı olarak kalmış.
Şimdi Türkiye İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı olarak TİKA bu eserlere tarihimiz ve milletimiz adına el vermekte ve hayata döndürmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.