Neden Dindarları Sevemiyor?
Fethullah Gülen kendi adıyla açılan sitesinde “ben asla takiyye yapmam” diyor. Ona göre dinde takiyye olmaz. “O akidesi bozuk şiilerin işidir.”
İşte şu cümleler de bu açıdan takiyye değil, gerçektirler:
“Ben Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri bir dahi olduğunu, idare bir dahi olduğunu, istiklal mücadelesi ile ezilmiş bir milleti yeniden istiklalinin kazandırma suretiyle, ona hürriyeti tattırdığını, ve her şey olmaya müsait hale getirdiğini defaatle arz ettiğim gibi bir kere daha sizin vasıtanızla bütün Türk toplumuna arz ediyorum.” (http://tr.fgulen.com/content/view/223/141/ )
“Devletin başına gelmiş bir insana hakaret ettirmem. Bunu kim yaparsa yapsın. Türk'te yapsa Müslümanda yapsa yakışıksız şeyler bunlar. Dinde her hangi bir insanı yerin dibine batırma gibi vazife ve sorumluluk yoktur. Sövmenin sevap olduğuna dair hiçbir kitapta bir şey yoktur.” (http://tr.fgulen.com/content/view/223/141/ )
Söz konusu M. Kemal olunca “Devletin başına gelmiş bir insana hakaret ettirmem” diyeceksin, ama aynı devletin başına Erdoğan veya Erbakan geçince alay edecek, hakaret edecek, kötü lakap takarak aşağılayacak, beddua edecek, “gebersin” diye etrafına dua ettireceksin öyle mi? İsrail devletinin otoritesini tanıyacaksın, ama kendi devletinin otoritesini tanımayacak, itibarını beş paralık etmez duruma düşürmek için elinden geleni yapacaksın, öyle mi?
Bir siyasetçinin senden saygı görmesi için ille de sosyalist, Kemalist, laik, batıcı, din ve şeriat düşmanı mı olması lazım? Bu dindar siyasetçilere karşıtlığınız neden ve nerden kaynaklanıyor acaba?
Şu işin garabetine bakınız ki elin adamı yıllar yılı İslam’ın içini boşaltarak şeriatsız ve devletsiz bir İslam, batıcıların elinde tırnakları sökülmüş kukla bir İslam için çalışmış, ABD ve İsrail vakıfları ile kol kola girerek ülke ülke iş tutmuş, biz de bu adamı “İslam’a devletini kazandıracak adam” diye, “İslam devriminin ashab gibi altın neslini yetiştiren hoca” diye muhabbet beslemiş, dua etmişiz.
Hakkın hatırı için hiç risk almayan, “müspet hareket etme” adı altında küfre, fıska, harama, günaha ve münkere/çirkine asla tavır koymayan, her kötülüğü “eyvallah” diyerek sineye çeken, sözde “hoşgörülü” ama özde “omurgasız” olan adamları da “Ashab-ı Bedir” gibi “devlet kuran mücahitler” sanmışız.
Dünyanın dört bir yanında kurdukları okullarda meğer Türkçe mecburi ders bile değilmiş, İslam hiç öğretilmezmiş. Bilakis çok iyi İngilizce öğretilirmiş. İngiliz dili, İngiliz kültürü demektir. Demek bunların amacı İslam için değil, yeryüzünde ABD ve Siyonist emperyalizmi için yarın iş başına gelecek iyi elemanlar yetiştirmekmiş. Hem de ülkemdeki fakir fukara Müslümanların paralarıyla?!
Bu ne sinsi plandır böyle?
Fakir fukara Müslümanların paralarıyla dünyada kendisi için iyi eleman yetiştiren ABD ve Siyonist emperyalistleri takdir etmemek mümkün mü? Ya da buna alet olacak kadar gerçeklere kör kalanları kınamamak mümkün mü?
Ve nihayet bu kadar yanılmamıza siz olsanız “aferin” demez misiniz?
Evet, aferin bize…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.