“Ağır Abilik” Ona Kaldı
Yazısını Habervaktim sayesinde okuduğum Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan, yine halet-i ruhiyesini ibraz eden ifadeler kullanmış. Ee, neylersin, zamanında ehilleri birer birer gidince, gazetede “ağır abilik” ona kaldı. Şu filozofvari sözleri düşünmeden yazdığını söylemek mümkün değil herhalde:
“Muhalefet cephesi kaybetmiş görünüyor; gerçekte kaybeden idealist yaklaşımlardır, ahlakçılıktır; siyasetin daha yüksek, daha doğru ve daha dürüst bir seviyede yürümesini bekleyen çocuksu iyimserliktir.
Ülkemizin ve siyasi hayatımızın geleceği adına bu tesbit, hiç de hoş bir durum değil. Siyasetimizin bundan sonraki safhaları yine yüksek tansiyonda, bıçak sırtında cereyan edecek. Halktan “olur” alan bu stratejinin Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne türlü gerilimlere yol açabileceğini düşünmek bile sıkıntılı.”
Neresinden bakarsanız bakınız, yanlışlık ortada.
Eğer kaybeden muhalefet cephesi kazanana göre “idealist yaklaşımlardır, ahlakçılıktır; siyasetin daha yüksek, daha doğru ve daha dürüst bir seviyede yürümesini bekleyen” kesim ise, bu “çocuksu iyimserlik” değil, basbayağı akı kara, iyiyi kötü, batılı hak gösterme hamakatidir. Hakikate “kör kesilmek”tir. Acaba saydığı güzel vasıfları, bizim de yücelttiğimiz o değerleri, muhalefetin hangi partisinde bulmuş? CHP de mi, MHP de mi, BDP de mi?
“Yok, benim muhalafetten maksadım “camiadır”, “paralel yapıdır” diyorsa o zaman onu konuşalım.
Peki, bu yapının idealist yaklaşımı nerde?
Eğer bunlarda idealistliğin zerresi olsaydı, hadi ondan vazgeçelim, yeterli miktarı olsaydı, şöyle düşünüp oy verirlerdi: “Biz bu zamana kadar Ak Partiyi destekledik. Muhalefetin siyasetini yer yer tenkit ettik. Bu düşüncemiz ve yaptıklarımız doğruydu. Ama şimdi Başbakan ile anlaşmazlığa düştük. Fakat ilke bazında düşünecek olursak, onun politikaları hala muhalefete göre daha doğru. Öyleyse bu seçimde yine Ak Partiyi destekleyelim. Böylece bir sürü kazancımız olur:
1- İdealistlik bunu gerektirir. Biz dava adamıyız. Menfaatimize göre ilke değiştiremeyiz. Bu bizim samimiyetimizi gösterir.
2- Böyle yaparsak halkın sevgisini ve desteğini kazanırız. Başbakan daha ileri gidemez.
3- Bu bizim menfaatimizedir de. Çünkü sonuna kadar savaş olmaz. Bu bir yerde fiili barış teklifimiz olur. Kavga istemediğimiz belli olur. Böylece zaten iktidarda kalacak olan bu partiden faydalanmaya devam ederiz.
4- Muhalefet bizim ilkelerimize uzaktır. Sırf menfaat uğruna, daha önce karşı çıktığımız, hele de CHP gibi genlerine din ve Müslüman millete düşmanlık girmiş bir partiye halk biz istedik diye oy vermez.
5- Halk bizim CHP, MHP ve BDP ye oy verdiğimizi unutmaz. Bunu her fırsatta başımıza kakar. Biz bu halktan fedakarca hizmet ve himmet beklediğimize göre, halkın unutmadığı bir yanlışın altından kalkamayız.
Peki, bu yapının, bu “camia” veya “paralel yapının” ahlakçılığı nerde? Devletin kanunlarını hiçe say, insanların özel hayatına gir, ses ve görüntü kaydet, sonra da bunu şantaj amaçlı kullan. Bu mu ahlakçılık? Bunu savunuyor yazar ve ahlaksızların kaybettiğine üzülüyor.
Ha, bu “camia” veya “paralel yapının” hepsi böyle değil elbette ve onlar zaten inandıkları gibi yaptılar, gidip Ak Partiye oy verdiler.
“Siyasetin daha yüksek, daha doğru ve daha dürüst bir seviyede yürümesini bekleyen” aslında iyi eder ve bunu desteklerse bir gün daha iyi bir düzeyi de görebilir. Ama bunu bekleyeceği yeri bilmelidir insanda akıl ve tecrübe varsa. Eğer siz bu erdemleri, varlığını milletin değerlerine düşmanlık üzerine kurmuş partilerden beklerseniz, işte o zaman bu “çocuksu iyimserliktir.”
Ahmet Turan Alkan’a tavsiyem, kibri, ucbu atıp mütevazi ve engin gönüllü olmasıdır. Öyle olursa, özür dileme durumlarına düşmesi de azalacaktır hiç şüphesi olmasın. Zira en büyük hatasavar, güzel ahlaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.