“Kutsal Damacana” ittifakına devam!
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’den “çatı adayı” formülü!..
“Yine fedakârlık” yapacaklarmış.
Üç adet üçgen çizmiş…
Meşhur Bahçeli hesaplarından biri; “sağ” ve “sol”daki üçgenlerin içindeki Erdoğan karşıtlarını bir araya getirip yeni bir üçgen oluşturmuş.
Bu dâhiyane formülle Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasını engellemek mümkün olabilecekmiş.
(Sayın Bahçeli, ilköğretim matematik derslerinin her daim ilk konusu olan “kümeler”e iyi çalışmışlar.
“Saat” gibi bir “kesişim kümesi” hesabı!..
Lâkin figür olarak üçgeni seçmeleri hiç de iyi olmamış…
Kendilerinin de yer aldığı “üçlü koalisyon”un bu aziz milletin başına neler getirdiğini hatırlatmanın mânâsı yoktu.
Üçgen bu bakımdan çok çok kötü bir seçim!..
Kanaatimce şekil olarak başka şeyler, mesela “daire” ya da “yamuk” çizselerdi çok daha muvafık olurdu.
Naçizane kanaatimi arz etmiş olayım!)
•
Devam edelim…
Kemal Kılıçdaroğlu, bu teklife “Mansur Yavaş olabilir.” Diyerek destek verdi;
“Haşim Kılıç(daroğlu), Feyzioğlu, Baykal, Boyner ve Sami Selçuk” da olabilirmiş.
Bu isimlerden herhangi biri ya da bulunabilecek bir başka isim Erdoğan’a rakip olabilir mi?..
Çok çok zor.
Erdoğan aday olursa çok büyük ihtimalle Cumhurbaşkanı olur.
•
“Paralel yapı” medyası ve onun kuyruğuna takılan “iri” medyaya baktığınızda Sayın Erdoğan’ı “adaylığa” itmek istediklerini görüyorsunuz…
Bunun sebebini tahmin etmek zor değil:
Erdoğan AK Parti’nin başında kaldığı müddetçe seçim kazanabilmeleri ve çok arzu ettikleri CHP-MHP koalisyonunu gerçekleştirebilmeleri mümkün değil.
Bunun denemesini ellerindeki bütün güçleri kullanarak yerel seçimde yaptılar, olmadı.
Erdoğan liderliğinde girilecek ilk genel seçimde AK Parti’nin “bazı adayların sıkıntılı olmasından dolayı” yüzde 45’te kalan oyunu yüzde 50’nin çok üzerine çıkarması kuvvetle muhtemel.
Bir ümit:
“Erdoğan Köşk’e çıkarsa, yerine gelecek isim kim olursa olsun AK Parti yerel seçimde elde ettiğinden çok daha düşük oy alır… Bu takdirde CHP-MHP koalisyonu kurulabilir…”
Olabilir mi?..
CHP, açısından bir problem yok.
CHP’liler Sayın Bahçeli’den DSP ile koalisyon döneminde Başbakan Bülent Ecevit’e hiç itiraz etmediğini gördüler.
Elinin altındaki başbakanlığı “sol”a teslim etmiş bir genel başkandır Sayın Bahçeli.
Dolayısıyla kendileri açısından tam manasıyla denenmiş bir isimdir.
İşin o tarafında zerre sıkıntı yok!..
•
Paralel yapıya gelince…
O da yerel seçim öncesinde yaptığı vahim hatalardan dolayı köşeye sıkışmış durumda; Erdoğan’ın mümkün değilse Cumhurbaşkanı da olamadan, ama en “kötüsü” Cumhurbaşkanı olarak devam etmesinde kendisi açısından büyük yarar görüyor.
Sayın Erdoğan’ın yerine kim genel başkan olursa olsun bir şekilde anlaşabileceğini ya da olmazsa, şimdiden “uzantıları” aracılığıyla dillendirmeye başladığı “kukla başbakan” nitelendirmesiyle “komplekse” sokabileceğini düşünüyor.
Hayli zamandır AK Parti’yi çatlatmaya çalışan yapı, her seferinde “Recep Tayyip Erdoğan’ın müthiş enerjisine” takılmıştı.
Şimdilerde “ampule” Köşk’ten gönderilecek enerjinin, kaynaktan gönderilenden daha az tesirli olacağını değerlendiriyorlar.
•
“Çatı aday” arayışı, CHP-MHP ve paralel yapı açısından, AK Parti’yi devirme ve memleketi 2001 krizi ortamına sürükleme arayışının adımlarından biridir.
Bu arayışa, seçim öncesinde maalesef ellerine geçmiş olan büyük avantajları, “paralel yapı” oyununa gelmelerinden dolayı kullanamayan “bazı” Meclis dışı partileri de dahil etmek istemeleri dikkat çekicidir.
•
Sayın Başbakan, “Erdoğansız bir AK Parti’yi ilk genel seçimde büyük oy kaybına uğratmak istediklerini” mutlaka görüyordur.
•
Hatırlayacaksınız; Sayın Başbakan geçtiğimiz günlerde “Ters köşe olabilirsiniz” demişti.
Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na aday olursa ve genel seçim de “vaktinde” yapılırsa kimse “ters köşe” olmaz.
•
Demem o ki;
“Acele verilmiş hükümler” çoğu vakit yanıltır.
Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olma ihtimali ve genel seçimlerin vaktinde yapılma ihtimali çok daha güçlüyse de…
Bu konudaki kararı “millet” verecektir.
AK Parti’nin bugüne kadar hiç yanıltmayan “kamuoyu yoklamaları” yani “nabız” çalışmaları belirleyici olacaktır.
“Taban”ın bugünlerde görüşünü net bir şekilde ortaya koyması gerekmektedir.