14 Mayıs Demokrasi Bayramı mı?
14 Mayıs 1950’de, 27 yıllık CHP iktidarı son buldu. DP %53 oyla tek başına iktidar oldu ve tek parti dönemi sona erdi. DP, 7 Ocak 1946’da, Ertegün’ün cenazesinin Missouri zırhlısı ile İstanbul’a getirilmesinin ardından CHP’den, İsmet Paşanın seçip görevlendirdiği kişiler tarafından kuruldu ve dört yıl sonra 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerde DP, 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren, ilk defa serbest seçimle iktidarı kazanan partidir. DP sırasıyla 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini kazanmış ve on yıl boyunca (1950-1960) iktidar olmuştur. Demokrat Parti, 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ile iktidardan düşürülmüş ve 29 Eylül 1960’ta kapatılmıştır.
Aslında DP bir projeydi.. Varlık temeli, ABD’nin “Yeni Türkiye”yi dizayn etme çabasının ürünü olmasıdır.. Sovyetik görünümünden demokratik bir çehreye dönüştürülmesi gerekiyordu.. Ölümü gösterip hastalığa razı edeceklerdi..
Zaten 46 sonrası ondan fazla parti kurulmuştu. Bu işler halka bırakılamayacak kadar önemli idi.. DP CHP’nin elinin altında, dişine uygun icazetli bir siyasi oluşum olacaktı..
DP, Serbest Cumhuriyet Fırkası gibi bir kontrollü muhalefet arayışının ürünü idi.. İktidar kendi muhalefetini de kendi elinin altında tutmak istiyordu.. Onun için kendi içinden ayırdığı bir ekibe bu görevi verdi..
Menderes bir dönem Mustafa Kemal’in özel kalem müdürlüğü yapmış bir isim... Bu görev verilmeden önce bu yönde bir çıkışı yok. Yumuşak yüzlü, munis biri. Menderes aslında hareketin yüzü olacaktı. Derin DP Bayar! Polatkan ve Zorlu ise, bu işin hamalları..
Demokrat Parti’nin ikinci döneminde Sanayi Bakanlığı yapmış Sorbonne mezunu eski siyasetçimiz. 1960 ihtilalinde diğer DP milletvekilleri ile birlikte Yassıada’da yargılanmış ve hapse mahkûm edilmiştir. Menderes hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı, İşletmeler Bakanı, İktisat ve Ticaret Vekili, Basın-Yayın ve Turizm Vekili, Sanayi Vekili.. “Batıya Kalkan Tren” isimli bir eseri var. İngiliz Boraks Consalidates’in Türkiye mümessili..
CHP’lilerle DP arasında tek fark var. İkisi de temelde bizi aynı yere götürmek istiyor. Biri sopayla, biri havuçla.. Bugün de Neoconlar bizi sopayla terbiye etmek isterken, Fuller bizi havuçla terbiye etmek istiyor.. Bugünkü paralel din / paralel devlet yapılanması da aslında yeni, bir havuç politikasının ürünü.. Çünki biz havucu çok seviyoruz. Havuç yiyenler zamanla tavşanlaşıyor, Tom Amca’laşıyor..
Bugün de klasik, CHP’nin avukatlığını üstlendiği, Kemalist, ulusalcı derin devletten, yeşil sermayenin ve ılımlı İslamcıların da içinde yer aldıkları yeni bir derin yapılanmaya geçiş sözkonusu.. Bugünki Ergenekoncular, dünki 60 ihtilalini yapan adamlara benziyor..
Dün Menderes üzerinden bizi ehlileştirmek isteyenler, bugün cemaat üzerinden aynı şeyi yapmak istiyorlar..
Menderes de, DP de, AP de, Demirel de bir projeydi aslında.. Demirel’e en çok yakışan sıfat “Morisson Süleyman”. Ama Nurlu Süleyman, İslamköylü Süleyman, Çoban Sülü diye pazarladılar.. Bir anda tepeden indirilip getirilen Demirel gelmeden partinin başında emekli bir general olan Ragıp Gümüşpala vardı ve bir sabah odasında ölü bulundu. Kimse de bu işin üzerine çok fazla gitmedi/gidemedi..
Menderes halkın büyük teveccühü karşısında, “siz isterseniz Hilafeti bile getirebilirsiniz” diyordu.. Onun kafasındaki Hilafetin ne olduğu konusunda kafamda net bir fikir yok.. İngilizler ve Mustafa Kemal boşuna Hilafeti dondurup kaldırmadılar.. Menderes entelektüel derinliği olan biri değil. Cesur biri de değil, duygusal ve popülist biri. Halkın olağanüstü teveccühü DP’yi aldı götürdü.. Aslında CHP’nin karşısında kim olursa olsun olacağı buydu. Mustafa Kemal tehlikeyi başından gördüğü için kendi kurdurduğu partiyi kendi kapattı. Ali Fuat Cebesoy olayı böyle bir projeydi aslında..
Milletvekili olarak başladığı siyasi yaşamında Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucularından birisi oldu ve sonrasında İzmir suikastı sanığı olarak orgeneral rütbesindeyken İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılandı. Aslında partide Mustafa Kemal’in silah arkadaşları ağırlıktaydı. Kazım Karabekir Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Adnan Adıvar bu ekipteydi.. Kurucular arasında askerler ağırlıkta olsa da liberal çizgiye yakın bir oluşumdu aslında.. Partiye tek parti ve tek adam siyasetine karşı olanların teveccühü büyüktü.. Programında “Parti dini inançlara saygılıdır” görüşünün yer alması cumhuriyet karşıtlarının parti içinde toplanmasına neden oldu. Şeyh Said ayaklanmasında, partinin bazı yöneticilerinin de rolü olduğu gerekçesiyle, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 5 Haziran 1925’te kapatıldı. Cebesoy, 1939’dan sonra siyasete dönerek, TBMM Başkanlığı, Bayındırlık Bakanlığı yaptı. 1948’den itibaren siyasete DP’de devam etti. 27 Mayıs darbesinden sonra Yassıada Mahkemeleri’nde yargılandı.
Mustafa Kemal de kendi muhalefetini oluşturmak istedi ama, hemen vazgeçti. İki tecrübe de başarısızlıkla sonuçlandı. 1’incisi Cebesoy tecrübesi 2’ncisi Fethi Okyar’ın Serbest Cumhuriyet Fırkası. 12 Ağustos 1930 kurulan parti 17 Kasım 1930 da kapatıldı.. Mustafa Kemal yakın arkadaşı Fethi Okyar’a yeni bir parti kurmasını istedi. Çünki toplumun tek bir kesimine yaslanan bir partinin geleceği olamazdı.. Mustafa Kemal karşı kanadı da bir şekilde kontrol altında tutmak istiyordu.. Parti “Cumhuriyet ve laiklik ilkelerine, devrimlere bağlı ve saygılı” idi, ekonomide liberalizmi savunuyordu, devletçiliğe karşı ama Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemedi Mustafa Kemal. Son deneme 1946’da yapıldı ve korkulan oldu.. Halk muhalefetin kimliğine ve kadrosuna bakmadı, tek partiye karşı iktidara en yakın olanı seçti.. Bana kalırsa DP’ye verilen oylar DP ya da adaylarına değil, CHP’nin karşısında olan kimse ona verildi.. Yani DP’ye verilen oylar değildi o oylar, CHP’ye hayır oyları idi..
Sonuçta yine batıcılar kazandı.. ABD sandık yarışından kazançlı çıkanla yoluna devam edecekti.. Onlar açısından.. Bir kısım çevrelerin DP’yi kutsamaları, aslında batılılar açısından paralel yapı açısından bir umud meydana getirmiş olamaz mı!
Sonuçta sandık kuruldu, halk o günki şartlarda, ölümü görüp hastalığa razı oldu. “Fil avcıları” gelinen noktadan memnundular.. Ama gel zaman-git zaman vadesi doldu, vakit tamam oldu ki, bunlar da oldu.. Ve şimdi, hayat devam ediyor. İmtihan oluyoruz!. Görelim Mevlam neyler.. Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.