İlim Adamına Hürmet ve İtimat
İlim adamlarının bir hususiyetleri günü iyi tahlil etme ve yorumlama ise, bir başka güzel özellikleri de geleceği şimdiden zann-ı galiple görme, sezme, tahmin etme ve ona göre önceden tavır ve tedbirler alma, vaziyeti planlama, olumsuzluklara hazırlık yapma, fırsatları iyi değerlendirmedir.
Mesela televizyonlarda malî istatistikler verirler, bir kısım rakamlardan, puanlardan bahsederler. Biz bunlardan sıkılır, rastladığımızda kanal değiştiririz çoğu zaman. Ama bir iktisatçı için bunlar hayatî önem arzederler. Çünkü bu rakamlar, ülkenin iktisadî vaziyetini bildirdiği kadar, yakın geleceğini de gösterirler. Rakamlar, hastanın nabzını tutan doktor gibi, ehlinin elinde sanki bir aynadır. Bu ayna paslı olabilir, mercekli olabilir, görüntüyü tam veremeyebilir yani. Ama hiç yoktansa, çok şeyler verirler.
Bu durum, evet, bir doktorun hastasının tansiyonunu ölçmesi, ciğerini dinlemesi, kimi tahliller istemesine benzer. “Tahlil ne işe yarar ki?” diyecek birisi var mıdır bu çağda? O tahlillere bakarak ehil bir doktor hastasının sağlığının bugününü bildiği kadar, yarınları için de önerilerden bahsedebilir, sizce bu yadırganır mı?
Tarihçiler, sosyologlar, hukukçular, ahlakçılar gibi dini ve ictimaî ilimlerde mahir olanlar da, o ilimlerin kendilerine verdiği bir şuurlu bakışla, bir ferasetle, halden istikbale bir projektör tutar, bir ışıldakla geleceği görür gibi konuşurlar. Dedikleri de çıkar çoğu zaman.
Bu bir kehanet midir?
Hayır!
Bu, hastanın labaratuar tahlilleri gibi, ilim adamının elindeki ilmî belgelerin, kaide ve kuralların, kanunların gereğidir. Zan, tahmin, atma ve propagandadan bambaşka bir şeydir.
Ancak burada acı bir hakikat daha var. Hani atasözüdür, “erken öten horozun başı kesilir.” İlim adamları da gelecekte yaşanması kuvvetle muhtemel gerçekleri görünce, bunu bir bilgi, bir rapor, bir tespit, bir kitap, bir konferans şeklinde insanlara arz ediyorlar. Fakat o hakikatler bize göre “erken” olunca, tutup binbir emekle zor yetişen o ilim adamlarını dinleyecek ve geleceğimizi onun sunduğu ışık altında düzene koyacak yerde, sırf bize göre “erken öttü” diye başını kesiyoruz.
Aman Allah’ım, hakikat adına ne korkunç bir manzara!
Biz de “erken öterek” başları kesilme riskine rağmen, milletini tehlikelerden korumak ve mutluluğunu sağlamak amacıyla konuşarak, yazarak millete yol gösteren alimlere selam edip kıyam duruyoruz.
Allah Teâlâ Müslümanları, “tabiî önderleri” olan alimlerden mahrum bırakmasın! Amin.