İsrail’i destekle, cihadı yen!
Beyaz adamın yeni yüküyle karşı karşıyayız. Beyaz adam dünyanın geri kalanını medenileştirmekle görevli ve yükümlüdür. Öteki daima gayri medeni ve vahşidir. Beyaz adam ‘Allah rızası için’ ötekileri evcilleştirme görevini deruhte eder. Bu konuda çektiği sıkıntıların haddi hesabı yoktur! Sömürgecilik şairi Rudyard Kipling beyaz adamın yükünü bir deyimle ortaya koyar “White Man’s Burden”. Kipling Şark ve Garbı buluşma imkânı olmayan zıt kutuplar olarak tasvir etmiştir. Çözüm Şarkın Garp tarafından terbiye edilmesi ve medenileştirilmesidir. Kur’an ifadesiyle adeta Batı ile Doğu arasında tatlı ile tuzlu su denizleri arasındaki gibi geçirmez bir engel ve perde tasavvur etmiştir. Kipling adeta Müslümanları terbiye edilmesi gereken vahşiler sürüsü olarak görür. Batı’nın görevi onları buffalo sürüleri gibi gütmektir. Malları ve mülkleri ganimettir, helaldir. Şimdi bu teori karşımıza yeni şekliyle çıkıyor. Kipling beyaz adamla beyaz olmayan adam arasında bir ayrım ve zıtlaşma teorisi geliştirmişti. Şimdi bu teori, Yahudilerle ve onların muhipleriyle (judaizerler), karşıtlarına yansıtılıyor. Yeni vahşet ve medenilik haritası veya fayı Müslümanlarla Yahudiler arasından geçiyor. Pamela Geller beyaz adamın yerine Yahudi’yi ve onu sevenleri koyuyor. Karşısına da Müslümanları dikiyor. Geller’in ve arkadaşlarının girişimiyle yayınlanan ilanda “Uygar insanla vahşiler arasındaki savaşta, uygarları destekleyin. İsrail’i destekleyin, cihadı yenin” deniyor.
*
Aslında Geller, inkâr etse de bu ilan bir rövanş ilanıdır. Zira, otobüs ilanları öncesinde Filistin için Amerikan Müslümanları (AMP) derneği bir kampanya başlatmış ve hazırladığı stickerler’da Amerikan vergi mükelleflerinin modern dünyada en uzun askeri işgal dönemini simgeleyen İsrail’i finanse ettiğine dikkat çekmiştir. ABD’yi Sam Amcanın kişiliğinde somutlaştırmış ve Sam Amcanın eline de Davud Yıldızlı İsrail bayrağını tutuşturmuştu! Bu da Filistin düşmanlarının veya İslam karşıtlarının yüreğini dağlamış ve ateş salmış. Bunun üzerine rövanş makamında sahneye inen Pamela Geller ve şürekası karşı tezi ilan üzerinden afişlere taşımış. İlanlarda, Amerikan vergi mükelleflerinin orada burada İslam dünyasında cihatçıları finanse ettiği ileri sürülüyor. ABD’nin dış yardımlarının üçte ikisinin İslam ülkelerine gittiğini ve buralarda cihat hareketlerinin mayalandığını ileri sürüyor. Eski Alaska valisi ve Çay Partisinin önemli simalarından ve ‘Dişi Mesih’ lakabı taşıyan Sarah Palin gibiler modern dünyanın İslam karşıtı Amazonlarını temsil ediyorlar. Daha önce de bu tür ilanlardan dolayı mahkemelik olan Geller ‘ifade hürriyeti’ hakkını kullandığı gerekçesiyle davayı kazanmıştı. Bunu bir zafer olarak değerlendiriyor ve mahkemenin bu yöndeki emsal teşkil eden kararından sonra çabalarını yoğunlaştıracaklarını söylüyor. Oysa ki, Köln’deki aşırı sağcıların 25 Mayıs seçimleri öncesinde benzeri bir eylemde kullandığı “İçindeki öfkeyi dışarı çıkar” (Wut im Bauch, lass es raus) sloganı yetkililerce duvarlardan silinmiştir.
Mahkeme İslam ve Müslümanları karalamayı ifade hürriyetine bağlamıştır. Müslümanları karalamak ifade hürriyeti Yahudileri eleştirmek ise Carter’ın ifadesiyle cesaret işidir. Taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar.
*
Geller’in erkek versiyonu olan Geert Wilders de onun gibi Kur’an-ı Kerim’i hedef almış ve Hitler’in Kavgam kitabına benzetmişti. Adeta ‘poşetlik bir kitap’ havası vermek istemiştir. Bununla birlikte İslamfobya konusunda Avrupa, ABD’ye nazaran yaya kalır. ABD, odak haline gelmiştir. Oranın azgınları daha bol. Ayan Hırsi veya Bessam Tıbi gibi ex Müslümanları veya küresel Temerrüt hareketi temsilcilerini ithal ediyor. Avrupa’da yeteri kadar yüz bulamayanlar göçü ABD’ye atıyorlar! ABD İslam düşmanlığının en önemli kalesi haline gelmiştir. Bunu bu ülkedeki yanlış dindarlık anlayışıyla birlikte Yahudilerin etkisine bağlamak yerinde olur. Bu ve benzeri davalarda açık bir şekilde Yahudilerin lehinde karar verilmiştir. New York Metropolitan Ulaşım Müdürlüğü sözcüsü Aaron Donovan, mahkeme kararı karşısında BBC’ye çareleri kalmadığını söylemiştir. Donovan durumlarını şöyle izah etmiştir: “Elimiz kolumuz bağlı. Aşağılayıcı ifadeleri yasaklayan reklam standartlarımızı uygulamamızı yasaklayan bir mahkeme kararı var. Oysa bizim standartlarımız insanları ırk, cinsiyet, din, köken ya da başka sınıflandırmalara dayanarak aşağılayan reklamların yayınını yasaklıyor. Yargıç niyetimizi anladığını ama yasaklama girişiminin anayasaya uygun olmadığını söyledi. “Bu bir anayasa meselesi değil, içtihat meselesidir. İfade hürriyeti Müslümanları ve hatta Kur’an-ı Kerim’i karalama lehinde kullanılmıştır. Stickerda tasvir edildiği gibi, gerçekte de Sam Amca Müslümanlara karşı elinde İsrail bayrağını sallıyor. Beyaz Saray’a yerleşen Obama veya Tom Amca da mankurtlaşarak çoktan Sam Amca’ya dönmüş durumda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.