Mısır’da Âl-i Firavun’a karşı direnmek cihaddır
Asrımızda Suriye’de Nemrud’luk, Mısır’da ise Firavun’luk hortlamıştır. Suriye’de, Mısır’da iktidarlarını Müslümanların kanları üzerine bina etmeye çalışan idarecilerin durumları Nemrud ve Firavun’un durumundan pek farklı değildir. Rabbimiz buyuruyor:
“Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helâk etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim kimselerdi..” (Enfal Sûresi/54)
Kirli ve kinli olmak, firavunların vazgeçilmezleridir. Öfke denizinde boğulmak, çağdaş firavunların müşterekidir. Musa (as) ile Firavun arasındaki mücadeleyi sembol kabul edip hadiseleri bugüne bağlamaya ve Mısır olayını izah etmeye çalıştığımızda şuna şahid oluruz. Firavun (çiviler/direkler sahibi), muktedirleri temsil eder. Mısır’da olup bitenlerde Firavun rolü Sisi’de! İktidar sahiplerinin daima iki yardımcısı vardır. Sermaye ve teknoloji. Zalimler zulmederken, daima ‘teknolojik imkânları’ (beşeri imkânlar, bürokratik güç yani Haman) ve ‘sermayeyi’ (yani Karûn) yanlarında bulurlar. Esasında zulmü, hep sermaye sahipleri teşvik eder. Çünkü onların temel yaklaşımı “sen çalış ben yiyeyim”dir. Nitekim Firavun’u azdıranlar; üçüncü sınıf vatandaş haline getirilmiş İsrailoğullarını köle gibi kullanan tacirler ve imalat sektörü idi. Yani Mısır burjuvazisi! Firavun tek başına olmadığı gibi Sisi de tek değil. ‘inkar-ı uluhiyeti’n temsilcisi olan Sisi yalnızca Firavun’un maskesidir. Sisi’nin elinde tuttuğu ‘hükümdarlık asası’ İsrail’i temsil eder. Üzerinde oturduğu taht ise Batı Hegemonyası! Bu tahtın zahirde görülen dört ayağı var: ABD, AB, BM ve NATO… ‘Karûn’un, günümüzdeki karşılığı Suudi Arabistan’dır, Dubai’dir yahut ‘darbe yaptı’ diye Sisi’ye para gönderen Arap devletleridir. Yahut onların da asıl efendisi olan Siyonist baronlardır… Haman bürokratik gücü, Bel’am dini gücü, Samiri ise teknolojik imkânlar demektir! Haman ismi, heymenetten gelir. Heymenet/muheymenet medeniyet, yani insan eseri olan, ‘beşer eliyle var edilmiş imkânları’ temsil eder. Yabancı dillerdeki ‘human’ kelimesi de aynı kökten gelir… Bir anda sayısız insanı öldürebilen silahlar, tanklar, tüm yok edici araçla gereçler, bu ‘haman’ adı altında toplanır… Bunların kullanılmasına o karar verir. Bunlar aynı zamanda Medeniyet dediğimiz olgunun imkânları içinde sayılırlar… Kıssadaki Hz. Musa’yı zahiren temsil eden, Muhammed İsa Mursi! Mısır özelinde, Kur’an’daki Musa ve Firavun kıssası içinde yer alan ‘Beni İsrail’, bugünkü Mısır’ın ‘sünni halkı’ (-Belki de İhvan-ı Müslimin demek lazım-)’dır. Kendi yurdunda parya edilmiş fakir ve vefakâr Mısır Müslümanları!… İslâm’ın bu ‘zeki mahdumu’, şu olaylarda hakiki bir şuur içinde hareket ederek hem zekâsını, hem hizmetteki kabiliyetini gösterdi… Böylece ihvanu’l mü’minin ve ihvanu’ş şeyatin çarpışması hayat meydanındaki yerini aldı.
Mısır’da Firavunlar ayak diretiyorlar. Mısır Savunma Bakanı ve Silahlı Kuvvetler Komutanı Abdülfettah El Sisi, Mısır halkının iradesini hiçe sayarak kanlı laik askerî bir darbe gerçekleştirmiştir. Mısır’da gerçekleşen kanlı laik askerî darbe, şeytan Amerika’nın iradesiyle gerçekleşmiştir. Bu kanlı laik askeri darbe’nin hedefi, şeytan Amerika’nın terör örgütü İsrail’in güvenliğini sağlamak ve İsrail’in Gazze ablukasını muhkemleştirmektir. Mısır’da İhvan-ı Müslimin üyelerine ateş eden Mısır Ordusu, adeta şeytan Amerika’nın ordusu haline gelmiştir. Mısır Savunma Bakanı ve Silahlı Kuvvetler Komutanı Abdülfettah El Sisi, kanlı laik askeri darbe bildirgesini okurken ortaya konulan manzara insanlık âlemine bir kez daha Âl-i Firavun’un ayakta olduğunu göstermiştir. Firavun, Karun’uyla, Haman’ıyla, Belâm’yla, Samiri’siyle Âl-i Firavun (Firavunlar Âliesi)du. Mısır Savunma Bakanı ve Silahlı Kuvvetler Komutanı Abdülfettah El Sisi, Mısır’ın Müslüman halkının iradesiyle Mısır Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi yerine Adli Mansur adlı terörist bir Hıristiyanı Mısır’ın Müslüman halkının başına geçirmiştir. Mısır Firavun’u Abdülfettah El Sisi için Muhammed el-Baradai Haman konumundadır. Mısır Kıpti Ortodoks Kilisesi Patriği Tovadros, Mısır Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah es-Sisi’nin yanında yer alan Karun, Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib ise Bel’am hükmündedir. Nur Partisi Genel Sekreteri Celal Merre Samirî hükmündedir. Mısır’da İhvanu’l Müslimin’in mensuplarını idama mahkûm eden yargıçlar da Firavun’un kasapları hükmündedirler.
Firavunlara yardım edenler, Firavunlardan sayılırlar. Altını çizerek diyorum ki; Ahkâm-ı İslâm’a göre Mısır’da ordunun yönetime el koymasının ardından geçici cumhurbaşkanlığına getirilen Adli Mansur’u tebrik eden Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabi ve arkadaşları, Mısır’da gerçekleşen kanlı laik askeri darbeyi destekleyen Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz, Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib, Nur Partisi Genel Sekreteri Celal Merre bugün ölseler cenaze namazları kılınmaz. Çünkü bunlar Âl-i Firavun’dandırlar. Âl-i Firavun’dan olanların cenaze namazları kılınmaz. Firavunların yanında yer almak, onları te’kid ve teyid edip desteklemek, bütün zamanların ve mekânların en büyük cinayetidir.
Mısır Savunma Bakanı ve Silahlı Kuvvetler Komutanı Abdülfettah El Sisi’nin kanlı laik askeri darbesinden sonra Mısır’da yaşananlar tamamen laik vahşettir. Bu laik vahşetin arkasında, şeytan Amerika vardır. Dünyada hiçbir vahşet yok ki, arkasında şeytan Amerika ve katil İsrail olmasın. Acil eylem; dünya Müslümanlarının Şeytan Amerika ve katil İsrail’in düşmanlığı konusunda söz ve işbirliği yaparak Amerika’sız ve İsrail’siz bir dünya için harekete geçmeleridir. İşlerini, meşreplerini, idarelerini ve idarecilerini başta Şeytan Amerika olmak üzere Batı’nın iradesinden, siyasetinden, sevdasından arındırmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.