Hatırlatmalar
Yeri gelmişken içimi tırmalayan bir hatırlatmayı da yapayım. Bundan yedi yazı önce Başbakanı Feyzioğluna verdiği cevaptan dolayı tebrik etmiştim. Şimdi de eleştireceğim. Bu bizim adalet anlayışımızdır, sevdiğimize de sevmediğimize de doğru bildiğimizi söyleriz. Bazı nadanların bilmeden yaptıkları yağcılık ve dalkavukluk, semtimize uğramaz çok şükür. Onlar başkalarını da kendileri gibi zanneden zavallılardır.
Her neyse, Başbakan zaman zaman “istişareye açığız” diyor. Yapıyor da. Ama geçenlerde “Almanya’ya gitmeseniz” diyene, hem de grup toplantısında ve canlı yayında “o akılı kendine sakla” demek, istişare ruhuna uyar mı?
Böyle dediğin bir adam veya böyle denilme ihtimalini hisseden bir adam sizinle bir daha nasıl istişare edecek? Ya da istişarede nasıl doğru bildiğini söyleyecek cesareti bulacak?
Beğenmediğiniz bir fikirle karşılaşırsanız, karşıdakini ya ikna eder veya “tamam, sizin görüşünüz de bu, saygı duyarım” dersiniz. Ama hem de grup toplantısında bütün dünyaya duyurarak “Aklını kendine sakla” diye terslemek kabalık olmaz mı? Gönül kırmaz mı? Gelecek istişareleri tehlikeye atmaz mı?
Bir başka mesele daha var, bugünlerde ülkeyi yoracağa benzer. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, “A Haber”de katıldığı canlı yayında 'Alevi Açılımı' konusundaki sorularını cevaplandırırken şöyle diyor: “Cemevi konusu en önemli konu. Sayın Başbakanımızın yaptığı açıklamalarda var. Cemevini ibadethane olarak kabul edemeyiz. Çünkü biz Aleviliği İslam dairesi içerisinde kabul ediyoruz. Alevilerin büyük çoğunluğu zaten bu şekilde kabul ediyor. Kendilerini Müslüman olarak addettikleri için İslam'ın mabedi de mescittir, camidir. Dolayısıyla burada taviz vermemiz söz konusu olamaz.”
Evet, kimilerine acı gelse de gerçek budur. “Size ne? Kim ne kabul ediyorsa etsin, başkası karışmasın” diyenler var. Yok öyle yağma! Sen babanın tarlasından dilediğin gibi ver istediğine. Ama Allah Teâlâ’nın dinine karışma. Onu bozmaya kalkışma. Müslümansan, mabed camidir, mescittir. Gelirsin veya gelmezsin, senin bileceğin iştir, ama mabed olmayan yere de mabed diyemezsin. Evet, yeryüzünün tamamı da icabında mescittir, ama o mecazi manada öyle, kimse saptırmasın.
İşin doğrusu nedir biliyor musunuz?
Cemevi dergah, tekke karşılığıdır. Onu da Kemalizm yasaklamış zamanında. Yiğitsen “bu din ve vicdan özgürlüğü çağında dergah, tekke yasağı olur mu?” desene! “Bırak, kim nerede, ne yapacaksa yapsın, sana ne?” diye devlete, yasamaya seslensene!
Eşeğini dövemeyen, semerini/palanını dövermiş. Kemalizmin sahibi bir sistem var, ona korkundan sesini çıkarma, ama Allah Teâlâ’nın dininin laik devlette sahibi yok diye istediğin gibi kes biç dik, öyle mi?
Yok öyle yağma! Kazın ayağı sizin bildiğiniz gibi değil işte. Hangi iktidar mabedimizi bölerse, ölene kadar lanet okunur ona bu Müslüman halk tarafından.
Beyler, tekrar ediyorum, cemevi tekke/dergah mesabesindedir. Eskiden alevilerin de dergahları vardı. Cemevi dergah yasağına bir çare arayışıdır, o kadar. Eğer siz ve biz bir hayırlı iş yapacaksak bu çağdışı tekke yasağını kaldırmayı isteyelim. Hükümete cesaret verelim. O da bu sorunu kökten çözsün. Yoksa daha bir on sene böyle gideceğe benzer. Nasreddin Hoca ahırda iğne yitirmiş, ama orası karanlık diye, iğneyi sokak lambasının altında arıyormuş. Ara ara, bulursun!
Bir konu daha var. Duyduğumuza göre Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, internet fiyatlarında indirime gidileceğini açıklamış. Sayın.Elvan "internet toptan satışında bir indirime gidiliyor. Bu indirimden sonra internet servis sağlayıcılarının da bir indirime gitmesini bekliyoruz. Yani internet fiyatları daha da aşağı düşecek" demiş.
Bu kaçıncı deyiştir Allah aşkına! Artık laf değil, icraat istiyoruz.
Yok sayın bakan, artık bu laflara inanmıyoruz. Hiç kusura bakmayın, “internet ucuzlayacak” sözü, yalancı çobanın sözüne döndü. Biz bu lafı kaçıncı kere duyduk bu hükümetten?
Hatta birisi bana, “Başbakan sözünde duran adamdır. Bu zamana kadar söz verip de yapmadığı oldu mu?” diye sorsa, “evet, güven veren bir adamdır. Oyları da bundan alıyor zaten” derim ama ilave ederim: “Fakat unutmadık, ‘internet ucuzlayacak’ demişti Antalya’da, sene bilmem kaçtı, ama hala ucuzlamadı.”
Başbakan da insandır, hata yapabilir. Bu sözünü unutabilir de. Ama Bakanın unutması affedilemez. İnternet artık bu çağda önemsiz değildir. Kaldı ki internet ucuzlarsa zarar etmez, sürümden kazanır. Şimdi insanlar üç beş kişi birleşerek kullanıyor. Ucuzlarsa, herkes özel bağlatır, kâr yine aynı olur.
Son bir konu, selam olsun Diyarbakır’lı annelere. Allah Teâlâ hayırlı dualarını kabul etsin. Kadınlar bir kere daha erkeklere yiğitlik dersi verdiler. Son günlerde sersemce işler yapmaya kalkışan PKK inşallah bu anaların çıkışından ders alır da barışa darbe vurmaz. Azıcık aklı varsa, tabanını kaybedecek böyle bir yanlışı yapmaz.
Bu arada bu mübarek anaları hala huzuruna kabul etmeyen bayan Belediye Başkanı Kışanak’ı da kınıyorum. Davranışı anlaşılır gibi değil…