Cevşen Okuyan Papaz!
Yılını tam hatırlamıyorum. Ramazandı, Lütfi Kırdar salonunda lüks bir iftar ziyafetine davet edilmiştim. Gittim. Ne kadar çok davetli vardı. Üzerleri pırıl pırıl örtülerle kaplı müzeyyen masalar. İftar ziyafetine sadece Müslümanlar çağrılmamıştı. Çeşitli patrikler, papazlar, monsenyörler… Yemekler yendikten sonra konuşmalar yapılmıştı. Yemek yediğim masaya yakın bir yerde Papalığın Türkiye temsilcisi Teslisçi papaz oturuyordu. Onu da konuşturmuşlardı. Bir ara cebinden küçük bir kitap çıkartmış, “Sevgili Müslüman kardeşlerim, bu nedir biliyor musunuz?” diye sormuştu. Sorunun cevabını kendisi vermiş, “Bu bir Cevşen duasıdır ve ben bunu her gün okuyorum” demişti. Papaz bu sözleri sarf edince salon alkıştan yıkılmıştı. Kimdi bu alkışlayanlar? Birtakım cahil ve gafil Müslümanlardı!
Geçen sene biraz tavsadı ama neydi o eski papazlı, patrikli iftarlar…
Doğrusu dinlerarası diyalog ve hoşgörü konusunda birileri çok ama çooook ileri gitmişti.
Dinlerarası Diyalog inancını ve doktrinini tenkit edenlere bozguncu muamelesi yapılıyordu.
Bendenizin Hıristiyan bir komşusu olsa istersem, uygunsa onu ziyafete çağırabilirim ama iftara çağırmam. İftar, oruç tutan Müslümanların akşam yemeğidir.
İftar ziyafetlerine sadece gayr-i Müslimleri değil, din düşmanı bazı ateistleri de çağırmışlardı.
Diyanet bunlara ses çıkartmamıştı.
On dört asırlık İslam tarihinde görülmemiş aykırı ve acayip işler yapılmıştı.
Bugün Cemaate cephe almış bazı reformcu ilahiyatçılar bu akıl almaz Diyalog faaliyetlerini yakın zamana kadar alkışlamışlardı.
Gayr-i Müslim ruhaniler, liderler Müslümanları desteklerse, gerektiği takdirde onlara teşekkür ziyafeti verilebilir ama iftar ziyafeti değil.
Antalya’da içinde cami, kilise, sinagog bulunan Dinlerarası Diyalog parkı merasimle açılmıştı.
Mardin’de tarihî Kasımiye medresesinde çanlar çalarak, ezanlar okunarak ne acayip ve korkunç bir diyalog yapılmıştı.
Bir tv programında Sultanahmed Camii gösterilmiş, kubbenin arkasında yavaş yavaş bir haç yükselmeye başlamış, haç büyümüş büyümüş büyümüş, camiin üzerine hakim olmuştu.
Osmanlı devletinde bir ara nüfusun belki de yarısı Hıristiyan’dı ama böyle diyaloglar yapılmamıştı.
Kur’an, Sünnet, Şeriat patrikli, papazlı iftarlara izin verir mi?
Bırakın patrikleri ve papazları, Kur’an içkili ve fuhuşlu lüks mekanlarda iftar edilmesine izin verir mi?
Ramazan yaklaşıyor. Merak ediyorum, bu yıl da böyle mekanlarda böyle iftar ziyafetleri tertip edilecek mi?
İsraflı ve lüks iftar ziyafetleri İslam’a, Kur’an’a, Sünnete uygun mudur?
Bazı belediyeler, geçen yıllarda olduğu gibi, mübarek yatsı ve teravih zamanlarında kadın erkek karışık vur patlasın çal oynasın şenlikler, etkinlikler, eğlenceler yapacak mı?
Cevşen okuduğu için Papalık temsilcisi papazı iftarda çılgınca alkışlayanlar…
Nereye gidiyoruz?
* (İkinci yazı)
Suyun Kristalleri
Marketten iki şişe su alınız. Aynı marka… Birinin yanında iyi, hayırlı sözler edilsin, besmele çekilsin, dua okunsun… Ötekinin yanında gıybet ve dedikodu edilsin, kötü sözler… Sonra özel metodlarla bu iki suyun kristallerinin fotoğrafları çekilsin. Birincisinde, kar kristallerine benzeyen güzel, harika, nefis şekiller görülecektir; diğerinde çamurlu bir bulanıklık. Bir Japon bu anlattıklarımı yaptı, kitabını yazdı, dilimize de çevrildi. İçinde ibretli fotoğraflar var…
Her şey böyledir.
Resulullah Efendimiz, Besmele ile başlatılmayan hayırlı şeyler ebter=kısır olur buyuruyor.
Hayırsız, haram şeylere Besmele ile başlamak küfürdür. Mesela alkollü içki içerken Besmele çeken kâfir olur.
Yemeğe Besmele ile başlanırsa bereketli, hayırlı, şifalı olur.
Sofrada üç kişilik yemek var, dört kişi başına oturdular ve Besmele çekerek yemeye başladılar. İnşaallah hepsi doyar.
Sofrada dört kişiye yetecek yemek var. Üç fâsık, cahil ve gafil oturdu, Besmele çekmediler, doymazlar.
Besmele hayırlı hayatın anahtarıdır.
Besmele, selam gibi, Müslümanın parolasıdır.
Sâlihlerin yanında yüksek sesle Besmele çekilmez, riya olur.
Medenî Müslümanın günlük hayatında en çok sarf ettiği kelimeler şunlardır:
Selamünaleyküm… Bismillahirrahmanırrahim… Elhamdülillah… Teşekkür ederim… Efendim…
Selam mü’minden mü’mine olur.
Müslüman selamsız kelam etmez. Önce selam, sonra kelam…
Hadîs meali: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükr etmemiş gibi olur.”
Bir insandan bir iyilik gören, onun perde ve vesile olduğunu bilir ve bu iyiliği yaptıranın Hak Teala olduğunun bilincinde olur.
Yine suya dönelim: Bir bardağa temiz su koyunuz ve Fatiha suresini okuyup bu suya uzaktan üfürünüz. Su şifa ve ilaç olur. Kur’an şifadır, inkar eden dinden çıkar.
Nefesi kuvvetli salih ve âbid kişilerin okudukları sular çok zaman inşallah biiznillah hastaları ayağa kaldırır.
Bazı duaların koruyucu hassaları vardır. Sabah üç kere, akşam üç kere Besmele duası (Bismillahirrahmanirrahim… Bismillahihayrilesma… Bismillahillezi la yadurrumaismihişey’enfil’ardvelafissema… Ve Hüvessemiülalîm) okuyan kimse nice afet ve felaketten korunur. (Muteber dua kitaplarına müracaat ediniz.)
Besmeleli Müslümanlar olalım… Bütün hayırlı, meşru, mübah işlerimize Besmele ile başlayalım… İnkarcıları, ateistleri, kafirleri, Deccalperestleri, Süfyanîleri dinlemeyelim. Onlar bizimle alay eder, bize gerici der. Tevbe edip imana gelmezlerse sonları pek kötüdür.