Sivas’a yeniden yargılama?..
-Canınızı sıkmak istiyorum.
Hani şu evlerinden, işyerlerinden, okullarından, ailelerinden, sevdiklerinden kopartılıp, önce sistematik şekilde işkenceden geçirilen; ardından düzmece delillerle oluşmamış suçlarla yargılanıp tutsak edilen ve hali hazırda cezaevlerinde ömürleri çürütülen 28 Şubat mağduru tutsaklar var ya...
Onlar adına.
Yaklaşık 17 yıldır 28 Şubat mağduru tutsaklar için canı sıkılan az sayıdaki insan var ya, onlar adına...
Canınızı sıkmak istiyorum!
28 Şubat darbesini yapan köpeklerin dışarıda özgürce dolaştığı, fakat bu darbeden dolayı hayatı kayan insanların yıllardır zindanlarda çürütüldüğü bir ülkeden yazıyorum size bu yazıyı.
Canınızı sıkmak istiyorum!
Ekonomik ilişkiler ağına hiç dokunulmamış, medya ayağına hiç ilişilmemiş, kendine “sivil toplum kuruluşu” süsünü veren aptal kurumlarına ses çıkartılmamış o meşum darbeyi bitirdiniz ya hani... Diyorum ki; madem o darbeyi bitirdiniz.... Hiçbir suça karışmamış, iftiralarla, düzmecelerle zindana tıkılan onca insanın şu an özgürce dışarıda dolaşması gerekmez miydi?..”
•
Bunca yazı yazdık, nihayet ses gelmeye başladı.
Yukarıdaki satırların sahibi İsmail Kılıçarslan’a teşekkürlerimle.
•
Evet, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun, bütün İBDA mahkûmlarının, Hizbu’t Tahrircilerin, Umut operasyonu mağdurlarının....
Yakup Köse’lerin...
Yapıldığı tespit edilemeyen eylemlerle ilişkisi tespit edilemeyen “mahkûmların” hesabını soruyoruz...
Onca yılın hesabını soruyoruz...
•
Nicedir bu meseleye dikkat çekiyorum;
“Şu hale bak!” diyorum:
“Kimler çatır çatır özgür bırakılıyor...
Ve kimler, hala hücrelerde süründürülüyor!..”
•
Şu hale bakın;
“Sivas Mahkûmları”nın dramına bakın...
Neydi suçları?..
Nasıl, hangi usullere göre tespit edildiler?..
Bir büyük “Şeytan” tuzağına tepki gösteren 25 bin kişinin arasında yer almak, “Vali istifa!” sloganlarına katılmak önce idamlık suç oldu...
Sonrasında, uluslararası mevzuata uyum gereği ağırlaştırılmış müebbed!..
O kararlar hangi ortamda ve hangi şartlar altında verildi?..
Balyoz hükümlüleri adil yargılanma hakkından yeterince yararlanamamış!..
Sivas dâvâlarını yakından takip eden bir kardeşiniz olarak ifade edeyim:
Gariplerin mahkûmiyetleriyle sonuçlanan davalar boyunca hem içerideki hem de dışarıdaki güçler, yargıçları, savcıları, sanık avukatlarını öyle baskı altında tuttu ki...
Bu kadarı ancak “İstiklal Mahkemeleri” döneminde olabilirdi!..
Düşünebiliyor musunuz; “yürüme engelli” bir avukat kardeşimize “Topal herif, bacakların tutmuyor başka yerlerine de bir şeyler olmasın!” yollu tehditler savurdular, hem de duruşma salonunda!..
•
Şimdiiii...
Kime ne diyeceksin?..
Mirzabeyoğlu hâlâ içerde.
Diğer mağdurlar içerde.
Sivas’ın yangını devam ediyor...
Hadi...
Üzerinde tefekkür etmemiz için bir soru...
Cevabı tamamen size bırakacağım...
Zerre yönlendirme yok!..
Sorum şöyle:
Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, büyük mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun yakın dostu olarak bilinir.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da öyle...
Salih Mirzabeyoğlu solcu olsaydı...
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Anayasa Mahkemesi Başkanı da Ahmet Necdet Sezer gibi bir zat...
Böyle bir iklim olsaydı memleketimde...
Salih Mirzabeyoğlu –ve diğerleri- bunca sene içeride kalır mıydı?..