Mezopotamya şeytanı!
Irak’taki gelişmelerle alakalı olarak Türkiye’de epey kafa karışıklığı var. Bu kafa karışıklığından birisi de IŞİD’in rolüyle alakalı. IŞİD aslında durumdan vazife çıkartıyor, Sünni intifadasını ve devrimini çalıyor ve kendine mal etmeye kalkışıyor. Birileri de buna çanak tutuyor. Sünnilerin Maliki’ye ve onun ötesinde teşeyyü hareketine ve siyasetine karşı öfkesini ve bilenmesini istismar ediyor. Maliki ile şerikleri ve Tahran’daki patronları da buna gayret ediyorlar. Ne yazık ki, mesele iyi takip edilemediğinden Türkiye’de de IŞİD öne çıkartılıyor. Halbuki, genellikle Arap basını kabile güçlerinden bahsediyor. Doğrusu da budur. Elbette bölgede IŞİD de var. Ama Suriye’deki gibi. İntifada hareketinin tamamı değil, parçası. Vurucu bir parçası. Az ama vurucu bir güç. Gözünü budaktan sakınmıyor. Çarpışma azmi yüksek. Zira ölümden korkmuyor. İşin vahim kısmı şu ki, ölümden korkmadığı gibi öldürmekten de korkmuyor! Kan dessastır ve dolayısıyla lüzumsuz kan davalarından kaçınmak gerekir. Buna riayet etmediğinden adı ‘ruthless/acımasız’ örgüte çıkmıştır. Bununla ilgili algı veya hüküm de yanlış değil. IŞİD’in iki kusuru var. Yöntemindeki sakatlık ve vizyonunun yetersizliği. Bununla birlikte bizdeki değerlendirmeler de ezber. Sahadan ve gelişmelerden kopuk. Ve özellikle siyasetçilerimiz öğrenmek için değil atışmak için malzeme arıyorlar. Hala BOP projesinin bir devamı olarak görenler var. Esasında bunu söyleyenler, vaktiyle de BOP’u anlamadan sakız yapanlardır. Hala da tahlilde yetersiz kaldıklarında BOP kulpuna müracaat ediyorlar. Dolgu maddesi olarak kullanıyorlar! Sözgelimi, Maliki BOP ürünü olmasa bile BOP’çuların bir ürünüdür. Bunu görmediler veya görmek istemediler. Nuri Maliki’yi keşfeden ve Sünnilerin tepesinde boza pişirmek için devreye sokan Zalmay Halilzad olmuştur. Ünlü Afganistan’lı mankurt ve Afgan bozması Neocon. David Ignatius’un ifadesiyle, Maliki’yi Irak halkının başına saran ünlü Neocon isim Zalmay Halilzad olmuştur.
•
Bu adam cibilli Yahudi mi yoksa devşirme Yahudi mi, bilmiyorum. Ama eşi Cherly Benard İslamı evcilleştirme projesinin başındaki isimdi. Condoleezza Rice gibi tehlikeli bir hatundu. Burada bir hatırlatma yapalım: Nispeten insaflı olan isimler Irak lanetinden dolayı şimdi geçmişte işgale destek verdiklerinden dolayı pişmanlar ve nedamet getiriyorlar. Bush ile birlikte kendilerini de suçluyorlar. Bunlardan birisi Hillary Clinton. Samimiyetinin derecesini bilemem ama senatör iken işgale destek vermekten dolayı pişman olduğunu söylüyor. Samimi de olabilir siyasetçi olması hasebiyle hesaplı da olabilir. Bununla birlikte istihbarat konularında Bob Woodward’ın yerini alan David Ignatius da aynı pişmanlığı dile getirenler arasında bulunuyor. Sünni-Şii dünyası işgalden sonra bir daha yüz yüzü bakamaz hale geldi. İşgal araya derin husumet tohumları serpti. Obama ise üstüne tuz biber ekti. Yarayı azdırdı. Döneminde hafiflemesi beklenen Amerikan düşmanlığı Obama’nın iyi sınav verememesinden dolayı kalıcı olarak kötüleşti. Hasar kalınlaştı. Artık tarafların buluşması herhalde öteye kaldı. Artık bundan böyle ABD’nin imajını kimse düzeltemez. Kimse bundan böyle İslam dünyası ile Batı arasında samimi ilişkiler beklemesin. Sisi gibi köşesi olmayanlarla gayri samimi ilişkiler kurabilirler. Bununla İsrail’in suni ömrünü biraz daha uzatabilirler. Lakin bu şöyledir. Her zaman kazanan bir defa kaybettiğinde tam kaybeder. Adalet geciktikçe cezası büyür. Adalet geldiğinde iflat etmez. Hak sillesinin sadası yoktur! Bir vurdu mu, devası yoktur.
•
John Kerry Mısır, Ürdün ve Irak gibi bölge ülkelerini turluyor ve Barzani, İyad Allavi gibilerinin de çağrıları sonucu Irak’ta milli kurtuluş veya milli mutabakat hükümeti formülü için nabız yokluyor. Elbette Nuri Maliki’nin gitmesi yetmez. Irak’taki devlet yapısının gözden geçirilmesi ve buna bağlı olarak anayasanın değiştirilmesi gerekir. İşgalin getirdiği her şey rafa kaldırılmalı. Hem Sünnilere bölge tahsis edilmeli hem de Lübnan’da, Şiilerin devleti kilitleme ve veto hakları bulunduğu gibi (sülüs el muattıl) bu Irak’ta da olmalı. Hatta ileride bu İran’a doğru da genişletilmeli. Gerçek ortaklık olmadan Şiiler artık Sünnileri keyfi olarak yönetemezler. Üzerlerine velayetleri yoktur. Teknokrat hükümet kurulmalı ve Irak işgalin bıraktığı tortulardan kurtularak yeniden inşa edilmelidir. Bu, Sünnilerin yönetimdeki ağırlığı artırılacaktır. İran Irak’ın içişlerine karışmaktan da geri durmalı ve Suudi Arabistan ve Türkiye gibi komşu Sünni ülkeler denge unsuru olarak garantör ülke konumuna getirilmelidir. ABD-İran dengesi yerine bölge ülkelerinin ağırlığının arttığı yeni bir ulus üstü denge kurulmalıdır. Irak, İngiliz ve Amerikan nüfuzuna veda etmelidir.
Irak’la sınırlı kalmadan hatta bütün bölgede İran’ın mezhebi şevketi kırılmalı ve kazanma umudu söndürülerek normale avdeti sağlanmalıdır. Yoksa çevresine ve kendisine zarar vermeye devam edecektir. Yavuz, teşeyyü dalgalarının ve dini dailiğinin ve siyasi yayılmasının önünü Şah İsmail’in şevketini kırarak sağlamıştır. Kazanma umudu sönmedikçe İran fitneden vazgeçmeyecek ve dış güçlere alet olmaya revam edecektir. İslam ümmetinin salih bir uzvu ve yararlı bir organı olamayacaktır.
Irak’ta Maliki’nin yerine teklif edilen isimlerin tamamı ‘Mezopotamya şeytanı’ denilebilecek evsaftadır. Nuri Maliki’den sonra sanki bit pazarına nur yağdı ve Pentagon’un eski siyasi metresi Ahmet Çelebi yine ortalarda arz-ı endam etmeye başladı. Adil Abdulmehdi ve Bakır Solağ da böyledir. Bakır Solağ ölüm mangalarını yöneten adamdır. Tekraren söylemek gerekirse; mesele, Şiilerin kırılması değil şevketlerinin kırılması ve bu suretle,azgınlıktan normal hacimlerine inmesinin sağlanmasıdır. Sünni dünyanın önündeki en temel meselelerden birisi budur. Diğeri de İsrail ve ona destek olan güçlerle final hesaplaşmaya girmektir. Silkelenmek ve gayretimiz, İslam dünyasının makus talihini mesut talihe evirecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.