Ahmet Türk

Ahmet Türk

Diyarbakır’ın BOP’un Yıldızı Olmasına Az Kaldı!

Diyarbakır’ın BOP’un Yıldızı Olmasına Az Kaldı!

Köpeksiz köyde değneksiz gezen IŞİD hamlesi ile kendi sınırları dışında kalan bölgeleri de kontrolüne alan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin “resmi ve bağımsız” bir Kürt devleti olma yolunda coğrafi, siyasi ve ekonomik kabullerini hızlandırdığı şu günlerde peş peşe gelişen ilginç gelişmelere şahit oluyoruz.

Birkaç gün önce, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Paris’te görüşen İsrail Dışişleri Bakanı A. Lieberman’ın “Irak gözümüzün önünde parçalanıyor ve bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasının kaçınılmaz bir sonuç olduğu görülüyor” demesi ve akabinde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in birkaç gün önce ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmede “Kürtler defacto olarak devletlerini kurmuş durumda. Türkiye de onlarla petrol ticareti yaparak buna hazır olduğunu gösteriyor” diyerek, İsrail’in müstakbel Kürt devletini ilk tanıyacak ülke olacağını ilan etti… Akabinde senkronizasyon tutturmak zorunda olan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik verdiği bir demeçle, Türkiye’nin de Kuzey Irak kurulması muhtemel olan bağımsız Kürdistan'ı “resmen tanıyacağı” sinyalini verdi.

Siyasi iktidarın şu sıralar en gözde stratejik ortağı olan Musevi kökenli Barzani ve ailesi üzerinden yürütülen ilişkilerin artan trafiğine ve hacmine aldanıp da Türkiye’yi bölgede oyun kurucu sananların gerçeklerle yüzleşme vakti yaklaştı! ABD tarafından Barzani’yi himaye etme şartı ile güvenli petrol taşımacılığı, imar faaliyetleri ve arkası sağlam IKDP otoritesi ile PKK’yı orada biraz frenlemekten başka bir karşılığı olmayan “bal tutan parmağını yalar”dan öte bir önem arz etmeyen politikaları müthiş bir başarı gibi sunanlara kesinlikle aldanmayın! Girişte değindiğim müstakbel Kürt Devleti hamlesi ile alakalı ABD ve İsrail’in çıkışından da anlayacağınız üzere ki, yakında daha bariz bir şekilde anlaşılacaktır, bu bölgede asıl oyun kurucu ülkeler, 1990-1991’de başlayan Körfez Savaşı neticesi Irak’ta “sınır komşumuz” olan ABD ve İsrail’dir! Türkiye ise onlarla kayıkçı kavgası yapıp İslam coğrafyasında mevzi kazanan, lider ülke gazlarıyla iç politik manevra alanını genişletmeye çalışan, zamanında merhum Özal’ın gördüğü rüyaları yeniden görüp “bir koyup üç alacağız” deliğinden tekrardan sokulan ülkeden başkası değil… İnanın bu durumun aksine yazılan ve söylenen her şey siyasi iktidarın illüzyon yaratmadaki başarısının ürünüdür!

Malumunuz ABD’nin bölgesel politikalar geliştirerek stratejik coğrafyalarda söz sahibi olma adına; Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya ile Hazar Bölgesi’ni kapsayan alanda  “terörün türediği kaynaklar” bahanesiyle gözünü budaktan esirgeyemeyecek bir kararlılıkta sürdürdüğü doğal enerji kaynaklarına ve geçiş yollarına hükmetme amaçlı projesinin Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) dir!

Tekrar alevlenen etnik ve mezhep savaşları nedeniyle zorunlu olarak ayrışan ve 3’e bölünen Irak’ta, 1990 yıllardan beri yaşanan her şey Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) ile direk ilgilidir! Suriye’de Esad’ın gidişi üzerine bina edilen hesapların tutmaması ile başka bir sürece evrilen ve Suriye’nin kuzeyinde bizim güneyimizde yeni bir Kürt devletinin peyda olması Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) ile direk ilgilidir!

Olumsuz etkileri nedeniyle her daim sümen altında tutulmak istense de, asıl gündem olma özelliğine ve önemini hiç kaybetmeyen “Çözüm Süreci” adıyla yürütülen proje; hatta ve hatta  “Partili Cumhurbaşkanı” sıfatını iktidar üretecek bir kapasiteye çıkartarak fiili bir Başkanlık sitemine kapı açmak isteyenlerle parlamenter sistem yanlıları arasında geçecek olan müstakbel Cumhurbaşkanlığı Seçimi de, BOP’un politik ve stratejik amacıyla alakalı ve ilintilidir!

İşte bu Çözüm Süreci “egemenlik ve bağımsızlık” haklarımıza verdiği onca ağır hasarlara rağmen yürütülmeye çalışılıyor! Şu anda bu süreç çok ama çok ilginç bir aşamaya geldi:

Tarlasını yağmurun yağacağı yere taşımakta oldukça mahir olduğunu zamanla tecrübe ettiğimiz terörist başı Öcalan ve zor manalarda hele hele seçim arefelerinde Ak Parti’nin boğazı sıkıldığında elinden her şeyin alınabileceğini keşfeden Kandil, yine bir seçim öncesinde, yani Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yeni bir başarıya imza attı! Hükümet “zamana yayalım” dedikçe PKK “acelemiz var” dedi. Neticede manevra alanı daralan hükümet “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi” isimli yeni çözüm paketini kamuoyuna ve meclisin onayına sundu.

Silahlı veya silahsız sınır dışına çıkmadığı halde müzakerelere devam edilen ve eskisinden daha etkili ve hacimli hale gelen hatta “düzenli ordu” moduna geçen ve bu müzakere sürecinde Başbakanın bürokratlarını bertaraf edecek derecede konum ve işleyişini güçlendiren terör örgütünün “statü” talebinin yasal teminata kavuşturulması aşamasına gelindi!

Peki, bu yeni çözüm paketi ne anlama geliyor?
Bu paket, bunca yıl her türlü vahşi cinayetleri ve sabotajları işleyen teröristlere sorgusuz sualsiz af yolunu açıyor. Daha da ötesi kamuoyu hazır kıvama geldiğinde Öcalan’ın affına da yasal manada kapı aralıyor…

Daha başka ne anlama geliyor?
Bu paket, ‘Teröristle görüşen şerefsizdir’ noktasından başlayıp, sonrasında ‘devlet adamları haricinde teröristle görüşen şerefsizdir’ şeklinde kıvıranların ve gelinen aşamada “ne güzel işte! Şehit cenazesi gelmiyor daha ne istiyorsunuz?”argümanından başka sığınacak liman bulamaz hale gelen Müzakere Sürecini yönetenlerin, yarın bir gün gidişatın ters rollerin ise karşılıklı değişmesi ihtimaline karşı, hesap sorulmaması adına, başından beri gayri meşru yürütülen süreci yasal bir zemine oturtma çabasıdır!  

Hülasa,

Yani anlayacağınız “Şark Cephesi”nde değişen bir şey yok!
Şu anda Amerika’nın da 'Büyük Ortadoğu Projesi' var ya, işte bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir. Bunu başarmamız lazım” misyonunun gereği itina ile yapılıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
Ahmet Türk Arşivi